Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '08

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Nasıl beslenelim de hain kilolardan kurtulalım?

Önce evdeki bütün kibrit kutularını çöpe atın!!!
Sonra kalori cetvellerini yırtın!!!
Küçük tabakları üst rafa kaldırın, büyükleri indirin!!!
...ve yemek yiyin, sakın aç kalkmayın sofradan!!!
Yoo şaka yapmıyorum, ben kendi yaptıklarımı size anlatıyorum... Yıllarca kalori cetvellerini ezberledim, artık öyle bir noktaya gelmiştim ki annem yeni yaptığı çorbadan bir kepçe tabağa koyarken ben içindeki malzemelere bakıp 1 kepçenin kaç kalori ettiğini kafadan hesaplar olmuştum. İlk ciddi perhiz denememde günde 350-450 kalori alarak tam 4 ay yaşadım. Etrafımdakiler nasıl ayakta durduğuma bile şaşarken ben neden kilo veremediğimle ilgileniyor ve her geçen gün bir önceki günden daha az yemem gerektiğini düşünüyordum. 4 ayın sonunda sadece 7 kilo verebildimdi!!! İsyan bayraklarını benden önce metabolizmam çekince (6 ay adet göremedim) babamın -ki kendisi de doktordur- zoruyla bir endokrinoloji uzmanı profesöre gittik. Yığınla test yapıldı, tiroid, pankreas, böbreküstü bezlerinin tüm testleri normal çıktı! Bunun üzerine hayatımda hiç unutamayacağım ve beni o yaşta (19) çok ama çok derinden etkileyen bir açıklama yaptı profesör; "kızım senin metabolizman yavaş, yapacak bir şey yok, bir gün 750 kalori, bir gün 1000 kalori alacaksın, ömür boyu böyle besleneceksin, kilo da almayacaksın çok fazla ama vücudun da hormon salgılamayı unutmayacak". Doktorun yanından çıkınca üniversite hastanesinin bahçesinde avazım çıktığı kadar bağırdığımı hatırlıyorum, "bu doktor 750-1000 kalorinin ne demek olduğunu biliyor mu?" diye...
Keşke şimdi o profesörle bir daha karşılaşsam da hastalarına beni örnek göstermesini isteyebilsem.

Sonradan kalori cetvellerinin vücudumuz için hiçbir anlam ifade etmediğini öğrendim. Çünkü beynimiz ve diğer bazı organlarımız bizim irademiz dışında da çalışabiliyorlar sanıyorum. Biz kalori kısıtlayıcı perhizler yapmaya başlayınca onlarda içeride haberleşmeye başlıyorlar; "yemek gelmiyor yeterince" diyor midemiz beynimize, beynimiz "eyvah hemen kırmızı kıtlık alarmı vermeliyim, tüm organları haberdar etmeliyim" diyor. Organlar "savaş çıktı, besin yok, elimizdekiyle idare etmeliyiz" diyorlar veee siz kaç kalori alırsanız o kadarı ile yetinmeye başlıyorlar. Ne kadar iyi niyetli, ne kadar azla yetinmesini bilen bir vücudumuz var değil mi? Sonra ne oluyor, sonra siz kalori hesaplamaktan, kibrit kutusu boyutlarında peynir yemekten, tartmaktan, ölçüp biçmekten çok sıkılıyorsunuz ve mutlaka ama mutlaka diyeti bozuyorsunuz. Vücudunuza bir süredir alışık olmadığı besinleri/kalorileri göndermeye başlayınca bu seferde şöyle bir konuşma oluyor içeride; "bizimkisi savaş ganimeti buldu herhalde" "evet, evet, hemen bunu depolayalım, kıtlık zamanı gelince kullanırız". Azla yetinmeyi öğrenen vücudunuz geleni depolamaya başladığı ve hala az kalori ile işini gördüğü için siz eskisinden de daha kilolu hale geliyorsunuz.

Bu yazdıklarım doktorlara abartılı, saçma, çarpıtılmış gelebilir ama ben 20 yılı aşkın sürede kendi vücudumla benzer durumları çok yaşadım. Bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum, ben doktor ya da diyetisyen değilim, kimsenin sağlığı ile oynamak istemem, bilgiye en kolay ulaşılan çağdayız, herkes istediği tıbbi kaynaktan araştırabilir, ben sadece kendi yaşadıklarımdan çıkarımlarımı yazıyorum.

Uzun sözün kısası, yediğiniz besinleri sağlıklı gruptan seçmediğiniz sürece kısıtlı yemekle kilo veremezsiniz. Az yiyerek kilo veremezsiniz. Aç kalarak kilo veremezsiniz.

Sağlıklı besinler dediğim, GI değeri 50'nin altında olanlardan doyana kadar yerseniz, hem vücudunuza kıtlık alarmı verdirmezsiniz hem kan şekerinizi zıplatıp insülin salgılatmazsınız hem de kilolarınızdan bir bir kurtulursunuz.


 
Toplam blog
: 25
: 1648
Kayıt tarihi
: 24.01.08
 
 

Annem çok dua etmiş "abisinden çok çektim ne olur bu iştahlı olsun" diye; olmuşum da.... 1 yaşınd..