Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Nasıl sevmek ve sevilmek istersiniz ?

Nasıl sevmek ve sevilmek istersiniz ?
 

Sevgi sahip olduğumuz ve en kıymetli şeydir bizim için. Sevmek ve sevilmek de öyle tabi ki ! Sevgi nedir diye söze başlasak, herkes kendince, kendi bildiğince bir şeyler söyler. Her anlam kendince doğru, kendince de değerlidir. Hani “taş yerinde ağırdır” derler ya, öyle bir şey işte.

Uzun zaman önce okuduğum bir yazıda “sevgi üç türlüdür “ diyordu. Birinci tür sevgiler “eğer türü” sevgilerdir. Sevgiyi verdiğinizde, belli beklentilerin karşılanması karşılığında, verdiğimiz sevgi türü için söylenmiş. Bu biraz, şartlı sevgi oluyor. Aslında hiç de yabancı değiliz. Çocukluğumuzdan beri bu tür sevgilerle büyütülmüşüzdür. Örneğin, “yaramazlık yapmaz, uslu ve terbiyeli bir çocuk olursan, seni sever ve senin annen olurum” gibi. Ya da, eğer derslerine çok çalışır, sınıfını geçersen seni severim, yoksa.. “ gibi. Ya da şöyle giyinirsen, böyle davranırsan, şöyle olursa seni severim gibi… Ya da bana tek taş yüzük alırsan, seni severim gibi.. Örnekler yabancı gelmedi değil mi ? Bunlar o kadar çoğaltılabilir ki ?

Bu tür sevgiler, tamamen ego duygusu içinde yaşanan sevgilerdir. Karşılık beklenilir ve karşılık alınmazsa sevgi hissedilmez yada hissedilmemesi için beyin bu alana kanalize olur. Bu bencillik temeline kurulan sevgilerle bezenmiş bir hayatın içine evlilik de girerse, bu tür evlilikler uzun sürmeyecektir. Nitekim bu tür örneklerde her toplumda muhakkak görülmüştür. Çünkü “eğer” ile başlayan diyaloglar, aksak ilişkilere, aksak ilişkiler de kısır döngülere dönüşür. Karşılığı alınmayan ilişkiler sevgisiz, sevgisiz olan ilişkilerde de hayal kırıklığı ve umutsuzluk yaşanır. Ve var edilmeye, karşılığı olması gerektiği düşünülen sevgi de derin bir nefrete dönüşür. Psikolojik çöküntüler ve sosyolojik anlamda bir kaosa dönüşür bireylerin hayatı.

İkinci tür sevgiler ise “çünkü” ile açıklanan sevgilerdir. Seni seviyorum, çünkü.. ile biten cümleler. Çünkü ne ? Seven kişi, sevdiği insanı bir şey yaptığı yada seven kişiyi onare ettiğinde, onun maddi yada manevi bir şey sahip olmasına neden olduğu için sever. Örneğin; Seni seviyorum, çünkü çok güzelsin. Seni seviyorum çünkü, sen çok iyisin. Seni seviyorum çünkü çok güçlüsün. Seni seviyorum çünkü çok başarılısın. Seni seviyorum çünkü çok zenginsin. Yok bu en son cümle direkt olarak söylenmese bile ağızdan başka bir şey çıkar ama aslında bilinç altında yatan böyle bir fikirdir. Bu örnekler de çoğaltılabilir. Mesela; seni seviyorum çünkü, bana güven veriyorsun. Senin yanında olmak beni mutlu ediyor. Seninle vakit geçirmekten çok mutluyum. Senin yanında sıkıntılarımı, dertlerimi unutuyorum. Seni seviyorum, çünkü beni eğlendiriyorsun gibi..

Sevgi hitabet cümlesinin içine çünkü giriyorsa, burada kısmen bencillik hissedilse de, aslında biraz da karşı tarafa yani sevilen kişiye bir takım değerler yüklüyoruz demektir. Seni seviyorum, çünkü beni mutlu ediyorsun. Demek ki, sevilen kişi, seven kişiyi mutlu edebilecek öz değerlere sahip. Bu ister fiziksel olsun, isterse duygusal. Var olan bir şey yüzünden seviliyor demektir. Bu da sevilen kişinin biraz da ruhunu okşamaz mı ? Aynı zamanda bir megalomanik yükleme de yapar. Beni seviyor, çünkü ben yakışıklıyım. Çünkü ben başarılıyım. Çünkü ben vazgeçilmezim gibi.. Bu da işin biraz da tehlikeli tarafı aslında. Tersine bir ego yüklemesi oluyor gibi. Hatta, birey üzerinde farklı yüklemeler de yapabilir. Mesela, “madem beni bu kadar seviyor, o zaman herkes de beni sever “ düşüncesi hakim olabilir. Ama gerçek olan bir şey var ki, seven kişi, sevilen kişideki gerçek değerleri gördüğü için seviyor demektir. Kişi kendi üzerinde oluşan bu psikolojik etkiyi dengeleyebilirse, megalomanik bir durum da ortaya çıkmaz diye düşünüyorum.

Peki üçüncü tür sevgi türü nedir ? Bu sevgi türü de sevgi cümlesinin içine “Rağmen” kelimesini yerleştirmemizdir. Ne bir koşula bağlı, ne de karşılığında bir şey beklenir. Ne eğer kadar, şartlandırıcı ve beklentili, ne de çünkü türü kadar, kişinin cezp edici özelliklerine bağlıdır. Beklentisiz, yalın bir sevgi türüdür. Bu tür sevgi de, birey insan olduğu için sevilir ve değer verilir. Bir şey olsa da, olmasa da sevilir. Bunda belki de görülmeyen niceliklerin etkisi de vardır. Ama, sevmek için koşul değildir. Koşulsuz ve beklentisiz sevilir. Hemen hemen her ülke toplumlarında vardır bu tür örnekler aslında. Çiftlerden biri çirkin, diğeri güzeldir. Biri kısa diğer uzundur. Hatta, biri cüce, diğeri vormaldir. Bu en son örnekte olduğu gibi bizim ülkemizde de bir ilişki gündeme geldi geçtiğimiz yıllarda. Erkek cüce, kadın ise normaldi. Birbirlerini seviyorlardı ve evlendiler. Şimdi çocuklarını aynı sevgi çemberinde büyütüyorlar. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile. Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor.

Yaşadığımız hayat içinde, nelerle karşılaşırsak karşılaşalım. Yaşam tarzımız, konumumuz ne olursa olsun. Her insanın, sahip olduğu değerler kadar yaşaması gereken ve olması gereken sevgi türü budur aslında. Kendinizin hiç kimsenin sahip olamayacağı bütün değerlere sahip olduğunu düşünün. her şeyiniz var. Para, mal mülk, mücevher, arabalar, evler, giysiler, bitmeyen çeşitlilikte yemekler. İstediğiniz anda, istediniz yere gidip gelebiliyorsunuz. Ama ne kadar sevilirsiniz. Varlığınız ve sahip olduklarınız kadar !. Ve ne kadar mutlu olabilirdiniz? her şeyiniz olabilir ama “rağmen” türü bir sevgiye ve sevilmişliğe sahip değilseniz !... Dünya çeşitlilikle dolu ama zaman çok kısa. Bu kısa zamanda nasıl bir sevgiye ihtiyacımız var acaba ?

Şimdi başınızı, önünüze alın. Ve nasıl bir sevgi türü istediğinizi düşünün.

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..