- Kategori
- Şiir
Natürmort çığlık

alıntı
Mağara ağzıydı
karanlık
yorumsuz
tek bir damlayla bilerdi
dikitlerin dilini…
Kayda düşerdi
iki hidrojen bir oksijen
kayaları delerdi
inanamazsınız…
Taa baştan beri
taa sabır küpü
cennetin ve cehennemin
bakir kördüğümü…
Çarmıhtan söker gibi
isa’ nın ellerini
öyle kandı işte
öyle gözyaşı…
O korku artık hiç gitmeyecek gözlerinden…
O banisi saf kan sahra bejinin…
hiç biri yok şimdi siluetinde
sade çöl…
Ama akşam …
Bir de sabah…
Kanını akıta akıta kızgın kumlara
az saba yeli
arkası ölümcül yas…
Tunçtan lahit gibi dikiliveriyor karşına
içinin sessizliği…
Damlıyor dikitlere
iki hidrojen bir oksijen
dinmiyor kutsanmış gözyaşları…
Kozanın en güzel kelebeği
iniliyor ince ince
sızılıyor sessiz sessiz
toplanıyor gözdağı verir gibi
umarsız bir tetikten patlar gibi
bak bir nasıl çığlık
kükrüyor
iki hidrojen bir oksijen
dövüyor gözlerinden
leylak rengi şafakları…
Acı bu…
bu babasız yetim sebilliği
kim öper mil çekilmiş gözlerinden
kan revan yarayı…
Kim sever kızıl saçlarından
ana telaşı…
Ben ölem…
Beni işlesinler nakış nakış toprağa…
Ne çok laftan ibaret sevmeleriniz
ne çok kinden ibaret gülmeleriniz
ne çok iki hidrojen bir oksijen
timsahlığınız…
Kurutup kaldırsan da tozunu
kandan kına yakılmaz…
Elleriniz ondan vahşi
tırnaklarınızdan kan damlar…
Natürmort değil
kurt çıkıyor o yüreğin içinden
kevgirden geçiyor sevdiklerimiz…