Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Ne et kaldı ne balık

Ne et kaldı ne balık
 

et


Ortalığı boş bırakmaya gelmiyor.. Şöyle 3-4 gün bir tatil yapalım dedik, balığın en çeşitli ve bol olduğu yerlerden biri olan Bozcaada’ya gittik. Geldik ki, fırsattan istifade et fiyatlarıyine olay yaratmış!...

Biz Bozcaada’da balık fiyatlarının ne kadar uçmuş olduğunu yazamadan, et fiyatları gündemi almış götürmüş bile. Bilica’nın açtığı çukur bile unutulmuş gitmiş!.

‘’Et yüzü görme, kemik yala’’ diye bir klasik intizarımız vardı. Şimdilerde milletçe kemik yaladığımızdan, espri de anlamını yitirmiş durumda.

Dört tarafı denizlerle çevrili güzel yurdumda balık da ucuz değil ki, aç halkına ‘’ekmek bulamıyorsan pasta ye’’ buyuran Fransa Kralıliçesi M.Antoinette'e uyup da ‘’et bulamazsan, balık ye o zaman’’ diyebilesin. Bir zamanlar fakirin ekmeğiydi o. Palamutun çifti 25 kuruşken, ‘’off..yine mi balık?’’Diye büyüklere isyan ederken bu günler asla aklımıza gelmezdi.

Bozcaada’da barbunun kilosu 70 liraydı!. O da kıyak geçilmiş fiyatı!.

Bu millet koca kış hamsiyi 5-10 istavriti 7-8 liradan aşağı alamadı ki… .Koca kış, tezgahta balık bana baktı, ben balığa… Oysa yakalanan tüm balığın yarıdan çoğunu hamsi, sonra da istavrit oluşturuyor.

Birileri ‘’et yüzü görme, kemik yala’’ derken, birileri de ‘’ kılçık yüzü görmeyelim’’ diye mi uğraşıyor acaba?...

Bu et meselesi geçen kurbandan beri var. 6 ay geçti, sorun çözülemedi. Demek ki o kadar basit değil.

2009 Aralık ayında Mecliste yeni çek yasası kanunlaşmak üzereydi. Kanun yapanlar hep son dakika kararlarıyla, sürekli önerge vererek, bir şeyler ilave ediyor, bir şeyler çıkarıyorlardı. Oysa 6 aydır mesele komisyonda oyalanıp durmuş, tamam diye Genel Kurula gelmişti.

Ben olayı tesadüfen gördüm. Muhalefet partileri de Adalet Bakanına cevaplaması için soru yöneltiyordu fakat soruları cevaplayana daha doğrusu konusu olmadığı için cevaplayamayana baktım o Adalet Bakanı değildi!. Onun yerine vekaleten Tarım Bakanı gelmişti!.

Şimdi bu et fiyatlarına ait soruları da Gençlik ve Spor Bakanlığına mı yöneltmek lazım?.

Bu saatten sonra biz et yemesek de olur ama gençlerin zeka ve fizik olarak gelişmesi için buna ihtiyacı var. Adres espriydi ama pek de yanlış olmadı. Devletin ‘’sağlıklı nesiller’’ yetiştirmesinin görevleri arasında yeterli beslenmeyi sağlama mecburiyeti de var.

Hatırladığım kadarıyla yılbaşında, Tarım Bakanı yeteri kadar kesimlik hayvan olduğunu, spekülatörlere gereken dersin verileceğini söylemişti. Bir şey değişmedi. İthal da yapılmadı. Kimse ders falan almadı. Sonunda Başbakan bile isyan etti. Hayvan az ise ithal yapın, yok yeterliyse, bu pahalılığın sebebini bulun dedi. Şimdi Tarım Bakanı et fiyatlarını yükseltenleri arıyor!. Bir 6 ay daha boşa gitti.

Haydi diyelim balığı yanlış avlanma yüzünden kaybettik!.. Üretici, bir şey kazanamadığından hayvan yetiştirmekten vazgeçti. Bunu da anladık.

Ya kuru soğana ne oldu?. Büyük ikramiye mi çıktı?. Çuvalı 3 lirayken, kilosuna 3 lira vermeye devam ediyoruz?.

Haydi et, Kanada’dan getireceğiz, balık zaten Singapur’dan gelmeye başladı. O da pahalı, ayrı mesele de, soğanı da dışardan getirmek biraz komik olmayacak mı?. her şeyin çözümü ithalat mıdır?. Topraklar boş ve insansız, meralar hayvansız, sofralar ete, balığa hasret, bu işsizliği nasıl aşacağız o zaman?. Çare?.

Tarım ve hayvancılık plan ve politikamızı yeniden adamakıllı gözden geçirmekte fayda var.

Her şey azalıyor, her şey pahalılaşıyor. Vatandaşın feryadına kimse aldırmıyor. Başbakan talimat veriyor, 2 günde çözüme kalkışılıyor!. Bu kadar basitse neden aylardır çözülmüyor?...

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..