Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Ne güzeldir paylaşmak

Ne güzeldir paylaşmak
 

Sevgiyi Paylaşmak


Merhaba değerli okuyucularım! Bugün, uzun zamandır yüreğimin bir köşesine çöken ve orada yuvalanan bir burukluğun sesini yansıtmaya kararlıyım. Kararan gönüllere, somurtan suratlara ve âdeta üstümüze basıp geçercesine yanımızdan geçerken bizi yok sayarak görmezden gelen kişilere inat, insanı insan kılan değerlerin içinde yer alan -ki bence en kıymetli olanı- “paylaşım” ile ilgili bir şeyler yazmak, yazarak paylaşmak istiyorum. Bu sayede bir nebze de olsa paylaşmanın verdiği huzuru, güzelliği ve hayatı daha bir anlamlı kılışını fark edip o farkı yaşayarak bu ayrıcalıkları karşılıklı olarak taaa yüreğimizde hissedelim istedim.

Genelde paylaşmak deyince akla ilk gelen maddiyat oluyor. Yani somut kavramlar. Öncelikli olarak da “para, pul” deriz ya, işte onlar. Paran varsa paylaşırsın ya da paran varsa alır, aldığını paylaşırsın. Daha olmadı önceden para verip aldığın bir şeyi paylaşırsın. Kısacası bu tür paylaşımların kaynağı kesinlikle maddiyattır. Ah o para ah… dünyayı parmağında oynatan…

Şöylesine bir baktığımızda, gücümüzün yettiğince her şey elimizin altındayken ve onlara hükmedebileceğimiz kesinken bir de görüyoruz ki iş tam tersine dönmüş: Bu mal-mülk hırsı bizi avucunun içine almış, bize hükmeder olmuş. İşte ne oluyorsa o andan sonra oluyor. Somut kavramların dünyevîleşme ve maddiyatçılık tohumları öylesine serpilip gelişiyor ki paralelinde menfaat, hırs, bencillik, hasetlik vb. soyut kavramları da olabildiğince filizlendirip geliştiriyor. Öylesine bir noktaya geliyor ki insanlar arasında sanki sadece böylesi ilişki nedenleri var diye düşünür oluyoruz. Oysa öylesine soyut kavramlar var ki o sözcüklerin söylenişiyle bile âdeta yüreğimize meltem esintisince huzur doluşuyor. Bunlar ne mi diyorsunuz? Sevgi, umut, kardeşlik, barış, özgürlük, mutluluk, dostluk, güzellik, sağlık… Sayabildiğinizce sayın. Hele ki dua ve sabr, paylaşımların en güzeli ve anlamlısı değil midir? Birisi ya da birileri için dua ederken yaşadığınız duyguların içtenliğinin, güzelliğinin ve yüreğinizdeki huzurun tarifi mümkün müdür? Umutları, hayalleri, özlemleri, paylaşmanın güzelliğini hiç yaşadınız mı? Ya hüznü ve beraberinde sevinci yaşayıp, birileriyle paylaşmaya ne dersiniz? Hele hele kardeşliği, dostluğu yaşamak ve o duygularla bezenmiş yürek atışlarını paylaşmak… Ne olursa olsun, tıpkı aldığınız havayı paylaştığınız gibi tüm güzel hasletlerinizi paylaşmaktan vazgeçmeyin. İnanıyorum ki bu paylaşımlar insanî ilişkilerimizdeki sıcaklığı, samimiyeti; yüreklerimizdeki o tarifsiz coşkuyu körükleyecek, onun tükenmesine izin vermeyecektir.

Dedik ya mutlaka bir şeyler bulup paylaşalım. Ben de bu söz uyarınca saygımı, sevgimi ve sizlerin varlığıyla duyduğum onuru yine siz dostlarımla, değerli okurlarımla paylaşmak ve içimden, gönlümden geldiğince “MERHABA!” demek isterim. “Merhaba!” ile başlayan paylaşımların ne denli etkin ve yapıcı olduğunu kim inkâr edebilir ki?

Evet, ben durup dururken sadece “merhaba” demek istedim. Belki "Düğün değil, bayram değil, bu da nereden çıktı?" diyenler olabilir. Aslında o hep vardı, ama biz onu sanki dışlar olduk, kullanmayı unutur olduk. Yazık ki gün geçtikçe artık insanların âdeta “merhaba” dememek için bayram ve tatilleri bahane ederek birbirlerinden uzaklaştığını, kaçacak bir yerler aradıklarını görür olduk. Halbuki dostları aramak, onlarla bir şeyleri paylaşmak, yaşama yön ve çeşni katmak daha anlamlı ve güzel değil midir? Hiçbir sermayesi olmayan sadece üç hecelik bir "merhaba" sözcüğünü neden birbirimizden esirger olduk. Millet olarak en güzel hasletlerimizden olan sıcakkanlı ve sevecen tavrımıza ne oldu? Devşirme kültür onları da yozlaştırıp dumura mı uğrattı? Hayır, buna “evet” demeye hakkımız yok.  Çünkü o kültürü savunacak olan da, sahiplenerek gelecek nesillere aktaracak olan da bizleriz? Neden başkalarını suçlamanın kolaylığına sığınarak kendimizi aklamaya çalışıyoruz? Neden kendimizi hep olayların dışında gibi görüyoruz? Neden elimizi taşın altına uzatmaktan korkuyoruz? Neden, neden?

Hiç tanımadığınız birine sırf insan olduğu, insana saygı duyduğunuz için tebessüm ederek bir “Merhaba, iyi günler!” demeyi denediniz mi? Bakkalın, manavın, kasabın ya da bir işçinin, çöpçünün yanından geçerken ya da otobüse binerken sürücüye, hafifçe başımızı eğerek selam verişimiz eşliğinde söyleyeceğimiz “merhaba” sözcüğü bize ne kaybettirir ki? Hele hele varoşlarda sık görünen, pencerede oturup dış dünyayı o daracık çerçeveden seyre dalan, elindeki tespihten başka sığınağı olmayan yaşlı bir nineye dünyadan bir mesaj verircesine “Merhaba, nasılsınız?” demenin ne anlama geleceğini hiç düşündünüz mü? İşte bunlardır yürek dolusu sevgiyi paylaşmanın ilk adımları. Eğer henüz denemediyseniz ve karşıdan yansıyan sıcaklığın verdiği hazzı yaşamanın ne denli insancıl ve mutluluk yansıtıcı olduğunu yaşamak ve yaşatmak istiyorsanız, lütfen yarın ilk karşılaştığınız kişiye “Merhaba!” diyerek güne başlayın. Gününüzün ne denli mutlu geçeceğini ve gönlünüzde gün boyu size tarifi olanaksız bir enerji verecek sevgi tomurcuklarının açacağını göreceksiniz. Böyle olmasa bile söyler misiniz, ne kaybederiz ki? Denemeye değmez mi? Almayı değil önce vermeyi deneyin. Bir buğday danesi verip dolgun başaklarca mutluluk, huzur, sevgi toplayacağınızı göreceksiniz.

Ben şu an dostlarımı düşünüyorum. Bir şarkı, bir resim vb. hiçbir şey aracılığıyla değil. Onlarla, gönlümden geldiğince tüm sevgimi, saygımı paylaşıyorum. Bundan daha güzel bir paylaşım varsa lütfen söyleyiniz. Sizleri, beni okuma zahmetine katlanan değerli okuyucularımı, dostlarımı, arkadaş ve akrabalarımı kısacası herkesi sevdiğimi bilmenizi isterim. Bundan dolayı sizlerle sevgimi paylaşıyorum. Bir insanın bundan daha güzel bir serveti olabilir mi? Paylaştıkça artan onca manevî zenginliklerden gayrı maddî bir şey götüren birini gördünüz mü, duydunuz mu? Dilerim güzel paylaşımlarla elde ettiğiniz manevî zenginlikler artıp eksilmeyen mirasınız, yükünüz olsun.

Dostunuz, kardeşiniz, arkadaşınız ya da hangi sıfatla olursa olsun gönlünüzün bir yerlerine yerleştirdiğiniz bir kişi olarak sonsuz selam, sevgi ve saygılarımı paylaşıyorum. Merak etmeyin bu paylaşım benden hiçbir şey eksiltmeyecektir. Aksine paylaşacak duygular arttıkça paylaşımlarım da artacaktır.

Selam ve saygılarımla

Tahsin MELAN

 
Toplam blog
: 87
: 3041
Kayıt tarihi
: 07.09.06
 
 

Çankırı doğumlu (1954). İlk ve ortaokulu tamamladıktan sonra liseye Ankara'da devam etti. Özel ti..