- Kategori
- Güncel
Ne mutlu, memurum diyene!...

İlkokul, ortaokul yıllarımı anımsarım.
Eskiden, memurlar gözde insanlardı.
Rahmetli babam da memurdu; adliyede başkatipti. Savcı olamadığı zaman savcı, yargıç olmadığı zaman yargıçtı. O bakımdan ben, kimilerinin gözünde “savcının oğlu”ydum.
Hiç unutmam; memleketimiz İspir’deyiz:
27 Mayıs 1960 sabahı. Sokağa çıkmak yasağı var. Köşe başlarını jandarmalar tutmuş. Beni sokakta gören bir jandarma sertçe uyardı. Arkadaşı, “Ula, o Savcı Bey’in oğlu” dedi.
Yıllar sonra anladım ki, babamın memur olmasının getirdiği bir ayrıcalığım varmış!
Eskileri anımsayınca, ayrıcalığım neredeyse her alanda varmış!
1960 öncesi; Artvin’in Yusufeli ilçesi’ne bağlı Ersis bucağındayız.
Bir gün arkadaşlarla, Ersis’in dışına çıkmıştık. Dönüşte, seyir halindeki bir kamyona gizlice bindik. Şoför farkına varınca, kamyonu durdurdu hepimiz indirdi. Başladı bizi sorgulamaya:
“Kimin oğlusun?”
Soruyu yanıtlama sırası bana geldi:
“Başkatip Murat Çelik’in!”
“Haydi, sen bin!”
Ben bindim; bir de, babasını tanıdığını bir arkadaşı bindirdi. Arkadaşlarımız orada kaldı, biz iki arkadaş kamyonla Erisis’e döndük.
*****
Bugün eşimle memur, memur emeklisi olmanın gururunu yaşadık!
Hükümetimiz bizi bir kez daha mutlu etti; maaşlarımıza zam yaptı.
Memurlar, memur emeklileri, bu yaz daha bir mutlu!
Yaz tatili armağını gibi bir zam!
“Ne mutlu Türk’üm diyene"lerin azaldığı bir ortamda, yeni sloganımız şu olmalı:
"Ne mutlu, memurum diyene!"