Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '07

 
Kategori
Siyaset
 

Ne oldu da Kanaltürk yayınları düzeldi?

Ne oldu da Kanaltürk yayınları düzeldi?
 

Sık televizyon seyreden biriyim. Asla ''bir kanalın sesini kısayım, az açayım, ötekinin sesini çok açayım'' düşüncesinde olmuyorum. Komşuları rahatsız etmeyecek şekilde, sadece kendim duyacağım kadar açarım sesini. Ama her kanalın sesi aynı düzeyde açıktır.

2-3 gün öncesine kadar ''Kanaltürk'' kanalının sesini ne kadar açsam, netice alamıyordum. Ya ses çıkmıyor, ya da gelip gidiyordu.

Dolayısıyla seçim sonuçları açıklanıncaya kadar Kanaltürk yayınlarını seyredemedim.
Ben kısmadığıma göre ''Kim kısıyordu bu kanalın sesini?''
Seçim biter bitmez şakıyan bir bülbül gibi güzel çıkmasa kanalın sesi,
''mutlaka teknik eksiklikleri vardı düzelttiler'' diyeceğim.
Ama şimdi ''AKP Hükümeti kanalın sesini kıstı. 5 yıl daha iktidarda kalmayı garantiledikten sonra tekrar açtı.'' diye düşünüyorum.

Yazık oluyor Türk Milleti'ne tabiî. Bizler de demokrasinin tüm erdemlerinden istifade etmeyi, bizi yönetecekleri kendi özgür irademizle seçim sandıklarına attığımız oylarla seçmeyi arzu ediyoruz.

Görünen o ki, böyle olmuyor.

Partilerin bir de ''Kadın Kolları'' var. Ne işe yarıyor? ''Kadınlarımızı politikaya kazandırmak için uğraşıyorlar, kadın haklarıyla ilgileniyorlar vs'' diye düşünebiliriz. Aslında böyle olması gerekir.

Ama görünen o ki böyle olmuyor.

Bence ''Kadın Kolları'' sadece bir partinin oy potansiyelini artırmak için kullanılıyor. Gençlik Kolları da var. Ama erkekler bir seçmenin evine rahatça giremezler. Kıskançlığa neden olurlar. Türk örf, adetleri devreye girer... Kadın kolları temsilcileri rahatlıkla, bilhassa ''varoş'' tabir edilen semtlerdeki evlere giriyor, erzak ve her türlü yardımı götürüyor, (kaynağı belli değil. Parti destekçisi devletler ve iş adamları olabilir.) evde oy verebilecek aile fertlerinin isimlerini kaydediyor. İş bitmiyor seçim gününe kadar sık sık ziyaret edilip,

''- Bize oy vermeyi unutmayın ha! Sakın ha! Allah sizi cehennemde yakar ha!'' gibi sempatik sözlerle vatandaşı tedirgin ediyorlar.

Bir kısım vatandaş,

''- Bunlar bize epey yardım ettiler, çocuğumuzun okul masraflarını üstlendiler, erzak getirdiler vs. Allah razı olsun. Niye bunlardan başkasına oy vereyim de su koyvereyim?'' diye düşünüyor.

Bir kısım vatandaş da,

''- Bir sürü yardım getirdiler. Bu yardımları sadece oy almak için getiriyorlar, vatandaşı düşündükleri yok. Aslında ben bunları günahım kadar sevmem ama elimiz mahkûm, mecburen bunlara oy vereceğiz. Başımıza iş açabiliriz. Baksana her şeyimizi kaydettiler, sık sık da gelip tenbih ediyorlar 'Sakın ha bize oy vermeyi unutmayın!' diye. Bunlara oy vermezsek başımıza iş açarız, verelim gitsin, ne kaybederiz.'' düşüncesindeler.

Bunun adı DEMOKRASİ değil. Bunun adı POLİTİKA da olamaz! Siz koyun adını!
Kimbilir daha ne dümenler dönüyor da fark edemiyoruz.

Yıllardır anlayamadığım bir şey var. Aslında anlıyorum da anlamamazlıktan geliyorum.
POLİTİKACILARIMIZ NEDEN BU KADAR BÜYÜK BİR İSTEKLE ÜLKEYİ YÖNETMEYE TALİP OLUYORLAR?
Çok mu seviyorlar bu ülkeyi? Bizlerden çok sevenler mi politikacı luyor? Yoksa kendi menfaatleri gereği, çıkar çevreleri için mi hükümeti yönetmek istiyorlar?

Politika gerçekten çirkin bir şey mi? Ama devletleri de yönetenler politikacılar... Bu durumda politikacılar biraz daha şahsi menfaatlerinden sıyrılıp, idealizmi ön plana çıkaramazlar mı?

Neyse Kanaltürk'ün sesinin tekrar açılmasına sevindim.
Ama onlar da bir şeyler öğrenmişlerdir herhalde.
Eleştirinin de bir sınırı var. İktidardaki hülkümeti eleştirmenin de bir adabı var.
Bence yanlış yaptılar. Çok ağır hakaretlerde bulundular Belki de seslerinin kısılmasını hak ettiler. Bilemem.
Perde arkasını çok incelemedim.
Ama bildiğim bir şey var, DEMOKRASİ sınırsız özgürlük demek değildir. Her şeyin bir sınırı vardır.

Kanaltürk'ün bundan sonra eleştirilerini daha demokratik yapmasını bekliyorum. CEVİZ KABUĞUNU tekrar seyredebileceğim içi seviniyorum.

Politikacılarımızın da ''ÇİRKİN POLİTİKACI'' imajından kurtulmak için bir şeyler yapmaları gerektiğini düşünüyorum.

Herkese, dosta, düşmana saygı ve sevgiler.
Mustafa Mumcu 25. 07. 2007 / 12:45

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..