Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Ne Sarıgül kurtarabilir ne de ben..

Ne Sarıgül kurtarabilir ne de ben..
 

Cumhuriyet dönemi sonrasında ülkede her on yılda bir kırılma yaşandı ve hala yaşanmaya devam etmektedir.

60 ihtilali dahil askeri darbelerin tümü serbest piyasa ekonomisine geçiş hazırlığı için Washington tarafından gerçekleştirilen, belleklerden silinmeyen ve topluma derin yaralar açan cunta dönemleriydi.

Farkındaysanız 80 darbesi sonrasında serbest piyasa ekonomi modeline geçildi ama her on yılda bir gene ülkede kırılmalar yaşandı ve hala yaşanmaktadır.

Örneğin 94 ekonomik krizi gibi..

2001 ekonomik krizi gibi..

2008 global kriz gibi..

'Askeri darbelerin Washington tarafından gerçekleştirilen cunta dönemleriydi' derken esas darbeleri hazırlayanlar dünyadaki egemen güçler yani yeraltı dünyası olduğunu belirtmek istiyorum.

Egemen güçler piyasa ekonomisi model uygulayan ülkelerde askeri darbelerin tekrarlarını istemezler çünkü askeri darbelerin hazırlıkları yukarıda da belirttiğim gibi serbest piyasa ekonomisi modeline geçilmesi için yapılmış oloduğundan dolayı eşyanın tabiatına aykırı durum söz konusudur.

Ee..

Esi besi yok!

Kırılmalara devam..

Bana göre en önemli kırılma dönemi Haziran direnişi diye adlandırılan Gezi direnişidir.

Önceki yazılarımda da söyledim yine de söylüyorum.

Sarıgül'ün başarılı olmasını isteriz zira baronlar ülkedeki yönetim biçimini yönlendirenler olduğunu düşünuyorum.

Dünya'daki ekonomi bağlantıları gerçekleştiren ben değil baronlardır. 

Dolayisi ile menomen gibi görünen Sarıgül modeli siyaset de bitmiştir ülkede.

Can Ataklı da aday adaylığını açıklamıştı biliyorsunuz.

Ataklı Şişli'ye yakışacağını düşünuyorum. 

Sarıgül'e dönersek..

Evet, medya gücü güçlü olacaktır seçim öncelerinde Sarıgül'ü İstanbul Büyükşehir Başkanı seçilebilmesi için ama yeterli olabileceğini sanmıyorum.

Doğrudur halkla birebir temas halinde olduğu Sarıgül'ün. 

Seçmenin dikkate alacağı özellikle başsağlığı gibi önemli günlerde her zaman önlerde boy gösterdiğini ve sanatçılar ile yakın temasta olduğunu biliyoruz.

Kısaca medya anlamında oldukça artıları mevcuttur.

Bütün bunlar yeterli midir derseniz.?

Yeterli idi, Gezi direnişi gününe kadar.

Gezi çocukları yerel yönetimlerin gelir amaçlı değil, hizmet amaçlı olmaları için de direndiler, sadece üç-beş ağaç için değil.

Oran ve orantılar diye bir ders var matematik'te.

Yeni dünya düzeni ile birlikte sermaye akışını hazırlayan da hızlandıran da hatta akışı durduran da duruyor gibi gösteren de dünyanın büyük şirketleridir. Bu şirketlerin kolları çoğu ülkelerde muvcut olduğu gibi ülkemize de uzanmaktadır.

Dünya ekonomisini ellerinde tutan büyük şirketler hele gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin ekonomi nabzını iyi tutmak zorunda zira kendi çıkarlarına ters gelen bir durum ile karşılaşmak istemezler.

Bu nedenle yöneten ve yönetilen arasındaki oran ve orantıyı dengede tutmak isterler.

Bugüne kadar gelir amaçlı olan yerel yönetimler bundan böyle hizmet amaçlı olmalıdır ki, büyük şirketler ve seçmenler arasındaki denge sağlanmış olsun.

Dünyadaki şirketler bireylerin varlığıyla ayakta kalabildiğine göre bundan böyle hiç birşey eskisi gibi olmayacağını öngörmek doğru olur diye düşünürüm..

 
Toplam blog
: 2327
: 450
Kayıt tarihi
: 03.07.07
 
 

25.05.1960 doğumlu. Üniversite terk. Müzik, seyahat ve tiyatro sever. Antalya Devlet Tiyatrosu'nd..