Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Şubat '07

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Neden(4)?

Yukarıda söylenenlerin ışığında, Osmanlının Balta Limanı Antlaşması’ndan sonraki yaşadığı süreci biz şu anda oldukça hızlı bir şekilde yaşamaktayız. Balta Limanı Antlaşması ile başlayan çöküş süreci o dönemde Sevr ile son bulmuştur. Acaba Sevr’in de bir simetrisi mevcut mu?

Şimdi yakın tarihimize izninizle bir göz atalım ve Batı’nın Küreselleşme adı altında gelişmekte olan ülkeleri nasıl kıskaca aldığını tartışalım.

1978 yılında ABD Hazine Bakanlığı, IMF ve Dünya Bankası “Washington Uzlaşması” adı verilen bir belge üzerinde anlaştı. Bu anlaşma ana hatları ile tüm dünyanın serbest ticarete açılmasını sağlayacak, kamunun ekonomiden eline çekmesi için gerekli politikaları üretecek, özelleştirmeye hız verecek prensipleri içermekteydi. Ne ilginçtir ki bu belgenin teknik ayrıntıları 1979 yılında Turgut Özal tarafından Türk iş insanlarına ve ekonomistlere Otel Pera’da ki bir sempozyumda anlatıldı!!!

O dönemde Afganistan Rus işgali altına girmişti ve Batı’nın Rusya’yı “Yeşil Kuşak” ile çevirme stratejisi delinmişti. Hemen önlem alınmalıydı. İran’da Humeyni devrimi 1979 yılında gerçekleştirildi ve radikal dinciler iktidar oldu. 1980 Yılında ise ülkemizde Washington uzlaşmasının ilk uygulandığı program olan 24 Ocak kararları devreye sokuldu ve 12 Eylül askeri darbesi oldu. Bu darbe sanki aşırı dinciler ile teröre karşı yapılmış bir darbe gibi önceleri lanse edildi ama sonrasında görüldüğü üzere darbe sola karşı yapılmıştı. Yani komünizmin başını ezmek için yapılan bir darbeydi bu!!! Ve Türkiye büyük bir hızla Türk-İslam sentezi adı altında dini yönü ağır basan bir sisteme doğru sürüklendirildi. 1981 yılında da Yunanistan deyim yerindeyse apar topar AET’ye 10. üye olarak alındı. Böylelikle Rusya ile Batı ve Enerji kaynakları arasında ki “Buffer Zone” tamamlanmış oldu…

Gelelim yine ülkemize…

ANAP iktidarı ile uygulanmaya başlanan ekonomik politikaların temeli yine “Düşük kur-yüksek faiz” ile birlikte özelleştirme, küreselleşme ve borç alarak büyüme üzerine oturtuldu. Burada Sn. Ege Cansen’den alıntı yapmadan geçemeyeceğim;


•Yaklaşık 160 yıldır, Türk ekonomisine hakim olan zihniyet “Borç almazsak yaşayamayız, borç alamazsak kalkınamayız” şeklindedir.

•Bu aynen sigara tiryakisinin, sigara içmezsem hayat bana cehennem oluyor demesi kadar doğru ve yine onun kadar yanlıştır.

•Yıllardır gözlemlediğimiz üzere dış para girişiyle ayakta duran ekonomimiz, dış para girişi yavaşladığında ve bir de tersine döndüğünde, allak bullak olmaktadır!!!!

•Yabancı para içeri, ekonomi yukarı – yabancı para dışarı ekonomi aşağı

•Bu olgu kendi kendini ispatlayan bir kehanet olarak Türk halkının bilinçaltına her seferinde daha da kuvvetli ve acı bir şekilde yerleşmektedir.”

Özal tarafından uygulanmaya başlanan ekonomik ve siyasi programın temelini oluşturan liberal kapitalizmin iki sihirli kelimesi vardı: Özelleştirme ve küreselleşme.

Soğuk savaşı kazanan liberal kapitalistler artık geleceği tasarlamaya ve yönlendirmeye hazırdı. Üstelik 45 yıl süren Soğuk Savaş’ın galip tarafıydılar. Onlarda büyük bir şevkle hedef seçtikleri ülkeleri “özeleştirmeye” ve “küreselleştirmeye” başladılar. Yani özlerinde mevcut olan sömürgeciliği küresel bir boyuta taşımaya başladılar.

Çok uluslu şirketlerin akıl hocalığında başlatılan özelleştirme hareketi “daha güzel bir hayat” özlemi içine sokulan kitlelere her türlü derdin devası olarak sunuldu.

1980'lerin başında, 12 Eylül İhtilali’nin toplumsal yapımızı “uygunlaştırarak” uluslararası güdümlü liberal-kapitalist operasyona hazır hale getirdiği ülkemizde Özal vasıtasıyla uygulamaya konulan özelleştirme hareketi, hiçbir ciddi tartışma süzgecinden geçirilmeden bütün sorunlarımızı çözecek “sihirli bir formül” olarak sunuldu ve kabul ettirildi.

Hem hepimize sürekli olarak vurgulandığı ve bilinç altımıza işlendiği gibi Özelleştirme sayesinde

Mülkiyet halka yayılacak, Zarar eden kuruluşlar kâr etmeye başlayacak, Halk, ekonomiye doğrudan doğruya katılacak, Ekonomiye canlılık gelecek, Sanayileşme hızlanacak, KİT’ler artık devlete yük olmayacak, İstihdam artacak, Devletin vergi geliri artacak, Yolsuzluklar azalacak idi.

Diğer taraftan, devletin elindeki işletmeler bilerek ve kasten yenilenmeleri durdurularak, ödenekleri kısılarak, partililerle doldurularak cılızlaştırıldı, milletin başına bela olmuş birer kambur haline getirildi. Böylece toplumda “nasıl olursa olsun bunlardan bir an önce kurtulalım” kanaati oluşturuldu ve böylece insanlarımız bu operasyona hazır hale getirilerek milli dirençlerimiz törpülendi.

Devam edecek....

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara