Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Neden Geldim İstanbul’a

Neden Geldim İstanbul’a
 

Günlerdir bunu düşünüyorum. Param yoktu, işim de yoktu ilk geldiğimde.

1965 yılının bir ağustos ayıydı. Valizimi aldım geldim. Bir o fakülte, bir bu fakülte. Kuyruklar, ön kayıtlar. Tıp Fakültesine kayıt yaptırmadığım için ağabeyimin beni Beyazıt’ta İstanbul Üniversitesinde bırakıp gitmesi. Benim yol iz bilmememe karşın annemin halasının oğlunun Fatih’teki evine yürüyerek gidip; “Ben sokakta kaldım” demem. Bir ay boyunca kayıt için koşuşturmam. Sonunda Matematik bölümünde karar kılmam. İlk gelişim böyle İstanbul’a.

Sonra 18 yıl Ceyhan, Zonguldak v e Karamürsel’de dolaştıktan sonra yine geldim İstanbul’a. Hay Allah kahretsin yine işim de yok, param da yok. Neyse karşıma Hikmet Doğay çıkıyor da Büyük Dershanede çalışmaya başlıyorum. Artık işim de var, param da…

1985 te konuşlanıyorum İstanbul’da taaa 2002 yılında göçmen kuşlar örneği güneye göç edinceye dek.

Ama bu kent insanın bedenine şırınga ile zerk edildiği için kolay vazgeçemiyorsun. Arada sırada gidip havasını bir koklayayım diyorsun.

Her yer beton yığınına dönüşse de denizi görüyorsun, sahilde güneşin batışını seyrediyorsun.

Dört buçuk saatte Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçiyorsun. Istırap haline dönüşen kıtalararası yolculuk yine de seni mutlu ediyor. Gideceğin yere varınca içinden “ole” diye bağırmak geliyor sevinçten.

Muhteşem görüntüsü ile boğazı seyrederek köprüyü geçerken zamanı pek göz önünde bulundurmuyorsun. Bir tarafta nazlı nazlı kırıtan Kız Kulesi, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Çırağan diğer tarafta antenlerle kirlenmiş Çamlıca tepesi…

Dilinde bir şarkı “Neden geldim İstanbul’a.” Arap saçına dönmüş trafik seni çıldırtsa da bu kent aşk galiba. Bir tutulan bir daha vazgeçemiyor. İşi de olmasa, aşı da olmasa, parası da olmasa bu kente koşuyor insanlar. Bir zamanlar “Taşı, toprağı altın diye” gelse de insanlar, şimdilerde tutkudan mı geliyor ne…

En azından ben öyle geliyorum. Kalabalığını, trafiğini, tozunu, lodosunu, boğazını, martılarını, zorluklarını özlüyorum.

Şimdi bana kapıda “Neden geldin İstanbul’a?” diye sorarlarsa ne diyeceğim.

Kargaşasını özledim desem yüzüme öyle bakarlar…

Trafiğini özledim desem, deli mi bu derler…

Kalabalığını özledim desem, hadi git oradan derler…

Dostlar var onun için geldim desem, şaşırırlar, dostluk mu kaldı derler…

Aşığım bu kente desem, âşık olacak başka yer mi bulamadın derler…

Tüm sevdiklerim bu kentte olduğu için geliyorum bu kente desem, sevgi ne diye sorarlar mı acaba?

Ben şimdi ne yapacağım. Aklım karıştı. Ben güneye gidip gidip gelmek istiyorum.

Göçmen kuşlar örneği…

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..