Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '17

 
Kategori
Eğitim
 

Neden sorgulayan özgüveni yüksek bir nesil yetiştiremedik? Ezberci Eğitim dayatma mıdır (3)

Neden sorgulayan özgüveni yüksek bir nesil yetiştiremedik? Ezberci Eğitim dayatma mıdır (3)
 

Başarılı olmak bir düşünce biçimidir. İnanan ve isteyen her insan dilediği konuda (çok çalışma ile) başarılı olabilir.


Dünya üzerinde bizim kadar akıllı, basiretli ve girişimci bir halk daha yoktur. Pasifleştirilme adına bu yanımız bilinçli olarak köreltilmiştir. Buna verdiğimiz bir örneği tekrar ederek kaldığımız yerden devam ediyoruz.

…Türkiye’ye bakın, beğenmediği hükümeti halk geri yolluyor, başkasını seçiyor, demokrasi bu, hiçbir İslam ülkesinde bu yok. Demokrasi, bir de tabii tarihten gelen de bir Avrupalı olmak var, yani 700 sene sen Avrupa’dasın, bana bir tarihçi söylemişti Almanya’da çok iyi bilen, “Türk nüfusunun yüzde 30’u Balkan kökenlidir” dedi, doğrudur.

Biz ordumuzu Yeniçerilerden kurduk, Yeniçeriler kimlerdi, 7 yaşına gelmiş Hıristiyan çocuklarıydı, milyonlarca, ne oldu bunlar, İstanbul’a geldi, Adana’ya geldi, Türk hanımla da evlendi, kimisi Boşnak’tı, kimisi Hırvat’tı, onun için dikkat ederseniz biz Avrupa’da olmayan bir insan yapımızda var, biz İmparatorluğun arkası olduğumuz için Hırvatistan’dan Hindistan’a kadar 70 tane millette burada karışmış. Tabii Türk en güçlü element olmuş içinde, dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğunu kurmuşuz.

...Bir taraftan tabii Rusya’nın yanında Avrupa ile bütün enerji kaynakları arasında olan bütün transit yolları bizden geçiyor. Hele bu “Nabuka Projesi” gerçekleşirse ki gerçeğe değinelim Türkiye enerji açısından da anahtarı elinde olan bir ülke olacak, bunun Avrupalı farkında...

Geçenlerde bir toplantıda çok doğru, biraz espri ile bir Alman anlattı...

-“ben Türkleri çok seviyorum, ama biz Türklerle baş edemeyiz, anlayan çok insan var, çok çalışkanlar, çok yaratıcılar, çok dinamikler ve çokta güce dayanan insanlar, Avrupalı böyle olamaz” dedi.

Dikkat ederseniz buraya geliyor, bir manav dükkânı açıyor, bir de bakıyorsunuz 10 tane, 20 tane manav dükkanı oluyor, dedi. Adam Cumartesi çalışıyor, Pazar çalışıyor, sohbeti güzel.

Geçenlerde ben Viyana Kayserili bir manavla tanıştım, manav olmuş, adamın aklına gelmiş ben karpuz satacağım Viyana’ya diye, bir kamyon kiralamış beş sene önce, bakın şimdi bir mukayese ediyorum şimdi; adam alıyor halden karpuzları topluyor, atıyor kamyona, tam gaz gidiyor, arabada uyuyor, Viyana pazarına, Viyana’da satıyor karpuzlarını alıyor parayı cebine dönüyor, bir kere daha gidiyor. Dedi ki, Abi, önce bir kamyonla başladım kira, sonra satın aldım, şimdi 17 kamyonum var”.

Yalnız Viyana değil, Stockholm’den tutundan, Münih’e kadar satıyormuş,

-“abi bir teşkilat kurdum, 100 kişi yanımda çalışıyor” dedi, nerelisin dedim, işte Kayseri’nin bilmem ne köyünden dedi. Arkadaşlar Avrupalı böyle değil, ben içlerinde yaşıyorum. Şimdi Avrupalı o kamyona bindiği zaman 8 saati bir dakika geçerse mesai diyecek duracak, ondan sonra diyecek ki işverene “ben burada yatmam, dört yıldızlı otel istiyorum” diyecek, gidecek dinlenecek, o Viyana ile İstanbul arasında bir tur atar ve patrona öyle bir fatura çıkarır ki, patron “ben bu işin altından kal(ka)mam” der, bu adam iki-üç sefer yapıyor ve kamyonunda uyuyor, işte Türk insanı bu.

Bana dedi ki, “ben bundan korkuyorum, bu her tarafı istila ediyor kelimesi doğru değil, öyle gün gelir ki hâkim olur her tarafa” dedi.

Bugün Almanya’daki istasyonlardaki gazeteciler, zerzevatçılar, manavlar, yüzde 95 Türklerin elindedir. Gidin bugün bir Alman manava rastlayamazsınız, bunlar işçi olarak giden insanlar ve onların çocukları. Bizler çok güçlü ve dinamik bir milletiz, bir de dikkat edin hiçbir ülke bizi işgal edemedi, işgal etmeye kalkanlarında ağzının payını verdik.

Geldiler İstanbul’u işgal ettiler, dört sene sonra Atatürk’ün büyük lafı, “geldiği gibi giderler”. Bütün Müslüman dünyası koloni oldu, kendine güvenen, Orta Asya’dan gelip de Viyana’ya kadar güçlü olan, o yüzden Almanlar, Avrupalılar bunun farkında.

Onun için genç, tabii eğitilmesi gereken, böyle bir toplum Avrupa için sağlık aşısıdır. Ben Türkiye’nin geleceğini çok parlak görüyorum, inşallah iç darbelerle şunlarla bunlarla, demin dediğim ideolojik görüşler bu gelişmemizi durdurmaz, Türkiye çok iyi yerlere gidiyor.

30 sene önce Almanya’dan buraya her işçinin sırtına yüklediği televizyonları bugün biz yapıyoruz, Almanya’da 100 televizyonun 40’ını Türkler yapıyor, beyaz eşya elimize geçti. Biraz daha yaşlılar bilirler, bu ülke 50 sene önce toplu iğne yapamıyordu, bakın İstanbul’daki vitrinlere, Avrupa’da bile yok, kendimize güvenelim, ben o mesajı veriyorum güvenelim kendimize.

…NATO’nun ismi biliyorsunuz “North Atlantic Treaty Organization”, “Kuzey Atlantik Birliği” şeklinde, o zamanda yine bu Fransızlar, Hollandalılar diyor ki, “yahu Türkiye müracaat etti ama alamayız”, neden, “ne zamandan beri Türkiye, Kuzey Atlas Okyanusu etrafında”, Amerika diyor ki, “bizim istediğimiz yerde, bizim ihtiyacımız var, onların da bize ihtiyacı var” deyip şak diye alıyorlar.

Onun içinde biz Müslüman toplumuz, fakirmiş, inanmayın bunlara, 10 sene sonra, 15 sene sonra Akdeniz’de Çin denizaltıları dolaşmaya başlarsa, İran’ın elinde Atom Bombası olursa filan, bize öyle bir ihtiyaçları olur ki…” (1)

İçerikte vurgulanan nedir?

- ….Orta Asya’dan gelip Viyana önünde çadır kuranların çocuklarının doğru eğitilmesi durumunda bu gençler, hem “Avrupa için sağlık aşısı”, hem de Türkiye’nin geleceği için parlayan yıldızlar olacaktır…

-Bu gençlik yakın tarihe kadar ne yapmaktadır?  Gelişmiş batılı ülkelere işçilik değil mi?

-Nerede: Çanakkale, Kut’ül amare, Milli Mücadele, (Gazi) Antep, (Kahraman) Maraş;

-Nerede: Dönemin dünyanın en güçlü devletlerine,  tüm kıstırılmış, imkansızlıklarına karşın asla teslim olmayan ruh?

-Evet… nerede, 20’li yaşlarda yeni bir çağ açan Fatihlerin ruhu?

-Nerede mi?

-Bunu ve nedenlerini tek tek sıralayacağız. Öncelikle de “ışığı sönmeyen evler”den?

 

Devam edecek

-Ezberci Eğitim veya  Endoktrizasyon’un arkasında yatan nedir?

 www.canmehmet.com

Resim:

(1)  “TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ Avrupa Birliği’ndeki Son Seçimlerin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi, Vural ÖGER  Alman Sosyal Demokrat Partisi milletvekili ve Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi Üyesi’ne aittir. Konuşmanın tamamı için bakınız:

http://www.rekabet.gov.tr/File/?path=ROOT%2F1%2FDocuments%2FPer%25c5%259fembe%2BKonferans%25c4%25b1%2BYay%25c4%25b1n%2Fperskonfyyn112.pdf

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..