Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '15

     
    Kategori
    Dünya
     

    Neden Syriza?

    Neden Syriza?
     

    Yunanistan hakkında bir tabir okumuştum; zayıf halkanın da zayıf halkası diyordu. Gerçekten öyle. Yunanistan neoliberalizmin yarattığı buhranı Avrupa'da en derin şekilde yaşayan ülke. Dolayısıyla sınıf çelişkilerinin en keskinleştiği de ülke. Öyle bir ülkeden bahsediyoruz ki; sokak mücadelesinin, grevlerin sürekli devam ettiği hiç durgunluk kazanmadığı buna paralel olarak işsizlikte artışın da devam ettiği, bir türlü azaltılamadığı bir ülke ve böylece çelişkilerin daha da keskinleştiği bir ülke. Bu keskinleşen çelişkiler Yunanistan halkını kısır sosyal demokrat-merkez sağ dönüşümlü iktidarlardan umudunu yitirmeye ve sistemin tam dışında olmayan ama sistemin tam da içinde sayılamayacak Syriza'ya yöneltti. Bu büyük bir ilerlemedir.

    Peki Yunan halkı neden başka bir sistem dışı sol örgütlenmeyi tercih etmedi? Neden KKE değilde Syriza?

    1 ) Syriza soyut bir sosyalizm vaadiyle hareket edip gelin bizi destekleyin her şeyi sosyalizmde çözeceğiz gibi kaba bir yaklaşımda bulunmuyor. Kitleleri mücadeleye çekecek, kitlelerin yapılabileceğine inanmasını sağlayacak somut vaadler ortaya koyuyor. Ne diyor? Bedava elektrik ve ulaşım diyor. Devlet tarafından acil olarak üç yüz bin kişilik istihdam yaratılacak, asgari ücretler eskiden olduğu gibi yeniden 751 euro seviyesine gelecek diyor. Bu söylediklerini de ekonomik olarak reel bir tutumla temellendiriyor.

    Ekonomik olarak iki nokta üzerinden temellendiriyor politikalarını; birincisi vergi oranlarının arttırılacağı ve vergilerin sıkı bir şekilde takibe alınacağı açıklandı. Yunanistan'ın özellikle takibe alma konusunda daha önce sıkıntıları olduğunu biliyoruz. İkincisi Çipras ''1953'te Almanya'nın borcunu sildiniz, bizimkini de sileceksiniz. Bizimle yeniden masaya oturmaya mecbursunuz.'' şeklinde bir açıklama yaptı. Belki borçların tamamı silinmez ancak bu borçların önemli bir kısmı silinip, ödemesi uzun vadeye yayılır ayrıca kısa vadede dış borç faizi ödenmezse (7.5 milyar euroluk bir rakamdan bahsediyoruz) istihdam ve asgari ücret konusundaki reformlar yapılabilir.

    2 ) Syriza KKE gibi kaba bir AB karşıtlığı yapmıyor. Doğrudan yapılacak bir AB ve Euro karşıtlığının kitlelerin kafasında soru işareti yaratacağını, kitlelerin desteğini azaltacağını bilen Syriza ortaya koyduğu program temelinde AB ile ilişkisini ele alıyor. Syriza eğer oluşturduğum programı AB içinde yapabilirsem bu bir kazanım olur düşüncesinde. Yok eğer oluşturulan program AB ile yapılamaz, AB borçlar ve ekonomik reformlarla ilgili yapılacaklar konusunda taviz göstermez, kendi baskıcı tutumunu diretirse bu sayede kitlelerin AB ile ilerlenemeyeceğini kavrayacağını ve böylece kitlelerin de kafasında sistem dışına çıkmak fikri oturduğunda AB ile ilişki kesilir düşüncesinde. Diğer taraftan şu ihtimal de yok değil; Syriza iktidar süresince sağa doğru yönelim alıp, savunduklarına ihanet edebilir. Ama şunu da unutmamak gerekir; kitlelerin nefesi Syriza'nın ensesinde olacak. Dolayısıyla böyle bir şey kolay değil. Hatta tam tersi kitlelerden aldığı güçle hareket eden Syriza Avrupa'nın merkezinde bize yeni bir Venezuela örneği yaşatabilir.

    3 ) Syriza KKE gibi sekter, tek tipçi bir parti değil. Syriza içinde Maoistinden, Troçkistine, ekolojik komünistine çeşitli sosyalist öznelerin olduğu, daha aşağıdan yukarıya ve katılımcı bir yapı içinde olan bir parti. Artık kabul etmek gerekir ki 20.yüzyılın başındaki Rusya'daki örgütlenmeyi taklit ederek kitlelere ulaşılmıyor. Kitlelere sosyalistlerin içinde geniş bir birliktelik yaratıp, kısır iç çekişmeleri bırakarak, kitleleri hem mücadeleye katacak hem de aynı zamanda sistem dışına yol almalarını sağlayacak programlar ortaya koyarak, içine katılan her bireyin kendini değerli bir özne hissetmesini sağlayacak ve çağı yakalayan bir dil kullanarak ulaşılabiliyor. Syriza ve Podemos işte bu gerçekliği kavrayışın örgütleridir. Podemos doğrudan isyan hareketinin içinden çıkmış, Syriza ise varolan isyanı kapsamayı başarabilmiştir. Avrupa'nın diğer ülkeleri ve Türkiye'de de tıpkı Yunanistan ve İspanya'da olduğu gibi geniş bir öfkeli, sisteme tepki duyan bir kesim var. İşte yapılması gereken de bu kitleleri kapsayacak örgütlülüğü yaratabilmektir. Emeğin, ezilenlerin, oligarşi karşıtlarının örgütlülüğünün yaratılması dileğiyle...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 58
    Kayıt tarihi
    : 01.07.14
     
     

    Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Lisans Öğrencisiyim.   ..