- Kategori
- İlişkiler
Nehir akmalı...
Bazı anlar vardır, bitmesini istemezsin. Ama biteceğini iyi bilirsin. İşin garibi, bitmemesi için dua bile edemez bazen insan... Göndermeyi de en az yaşamak kadar kabullendiğin nadir zamanlardan biridir... Hem göndermeyi hem de yaşamayı sen seçmişsindir ve istemeye istemeye, herşey yolunda görünürken neden bunu seçtiğini hiç bilemezsin...
Zaman dursun istiyorsundur, her şey hayalindeki gibi olsun... Ama olmaz, olamayacaktır da... Altıncı his olanca bereketiyle sana sunulmuştur zira; tüm olacakları en mutlu olduğun anda bile hissedersin. Bilirsin ki hislerin kılavuzundur, onlar seni acıtma pahasına hep doğru söylemişlerdir bu güne dek... Çoğu zaman kulaklarını kapattığın o iç sesine artık duyarsız kalamayacak kadar da büyümüşsündür bir yandan... Üzülürsün yalnızca; ölümünü bekleyen bir hasta misali her aldığın nefesi sayar olursun. Böylece zaten önünde çok az kalmış olan hayatın da katlanılmaz olur. Belki de bu yüzdendir insanoğlunun öleceği anı bilmeyişi...Düşünsenize, yarın kronometren duracak deseler...?
O yüzden yapılacak tek şey vardır. Sadece tadını çıkarmalıdır o anın... Öleceğin kesindir ama bunu bile bile sonsuza dek yaşamak için dua edilir mi ki? Peki ya ölmemek için çabalamak... ne saçma değil mi?
İşte, sen de öyle bir şeysin benim için... Ne zaman biteceği belli olmayan bir hayatsın. Zamanı belirsiz, bitişi kesin... O sebeple hep kaçtığım köşe bucak... Candan' ın şarkısı misali: Her aşk bitermiş bir gün bildim, her aşk bitermiş öğretildim... Senden kaçmak seni yaşamayı reddetmek bir anlamda. Ama nasılsa öleceğim diye nefesini tutar mı insan? Bir tabuta kapatır mı kendini ya da bu yüzden intihar edilir mi?
Alabildiğine yaşamalı o yüzden seni her anınla, her anımda... Ardından teşekkür edecek şeyler biriktirmeli, anılar güzelleşmeli an be an. Gideceğim bir gün senden, o gün biteceksin, biliyorum. Peşime düşmeyeceksin belki de... Belki geriye dönüp bakmayacağım arkamdan geliyor musun diye... Sana yaklaşmaya bu yüzden korkuyorum aslında. Ve senden uzaklaşmaya... Ama biliyorum güzelliğini. Bana verdiklerini ve kalsan belki, vereceklerini... Onları düşünmek bile vazgeçiriyor beni vazgeçişlerden ve içime daha büyük korkular salıyor.
Kabuklarım açıldı gelişinle, açığa çıktı yeniden tüm savunmasızlığıyla yaralarım. Şimdi onlardan akan kan misali zaman... O aktıkça kan kaybediyorum ben de. Ama her damlasında sen varsın hücre hücre... Bastırmıyorum üzerini hiç bir şeyle. Kimbilir, belki durdursam kanı, sen de kalacaksın oracıkta, benimle. Ama kendisi durmalı, kendisi reddetmeli benden gitmeyi... Birikmemeli hiç bir beze ya da ellerimin arasından sızıp gitmemeli istem dışı bir damla bile... Akmalı alabildiğine, ta ki benden vazgeçmeyeceğine karar verip pıhtılaşana dek...
Belki de hiç gelmez o karar; akıp gider tozlu yollara bedenimi yıkayıp... Ya da hiç çıkmaksızın kalır damarlarımda, bilinmez ki... Bilinmezliğe aşk feda edilmez ki...
Aramızda kalsın ama tüm duvarlarımı tarumar edecek kadar güçlü, ardından gözlerimi dolduracak kadar da değerlisin. Bu yüzden yüreğimde, bu yüzden bendesin. Seni yaşamak acı bir keyif veriyor bana; acıtan hallerini bile seviyorum nedensiz...
İşte belki de sırf bu yüzden, diyorum ya, boşverip herşeyi korkmadan yaşamalı seni sonuna kadar... Nehir akmalı; gittiğin, bittiğin o güne kadar...