Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Aralık '12

 
Kategori
TV Programları
 

Nenem için prime time da boş!

Yarını düşünürken anı ıskalayan dünyalı biçare insanları görünce nenemin “eyvah, eyvah!” çekişlerini sürekli bana hatırlatan beyhude televizyonuma minnettarım. Anlamsız gibi görünen karşımdaki duvara asılı buzlu camın yokluğunda anlamlar arayan her âdemoğlunun TEDAŞ’a seslenişini, babamın, “Yüze kadar say, gelir.” cümlesini, kardeşlerimi o karanlık ama huzurlu odada korkuttuğum günler aklıma gelir, her elektrik kesilince. 

Elektrik arıza, yani 165 sabit numarası ne zaman icat oldu? Bu tür “arızalı” numaraların buluşu aynı silahın buluşu gibi gelir bana. Birinde mertliğin, diğerinde sıcaklığın yok olduğunu düşünürüm. Çocukluğunu özleyen ve bu özlemi “Seksenler” dizisiyle bastırmaya çalışan milyonların elektrik kesilinceye kadarki ruh hali genelde soğuktur. Bakışların tek tarafa yöneldiği bu doğalgazlı evlerde sıcaklık aslında sıfırın altındadır. İliklerine kadar üşüyen bu milyonluk toplulukların prime time’daki tek sıcaklığı reklam arasıdır. 

Reklamcıların “akıllı reklam” diye uydurdukları “Reklam yerleştirme” olayı ise beni bi hayli korkutmakta. Reklam aralarının kısalmasından korkuyorum! O sıcaklığın izlenme oranlarına göre belirlenmediğini, aldığı reklam sayısına göre belirlendiğini düşünüyorum. “İzlenen her terane çok reklam alır. Bundan dolayı reklam sayısı eşittir izlenme oranı da diyebiliriz.” Bu da bir fikir ama benim cümlem daha sıcak(!) Kısacası şunu da diyebiliriz; kalibresi yüksek olan dizileri izleyenlerin evi daha sıcaktır! 

Muhteşem Yüzyıl’ın izlenme oranlarını kişi başına vurduğun zaman çıkan sonuca nenem dahi şaşırır! Yaklaşık olarak 25 milyon insana tekabül ediyor. Nenem dahi olayın tarihi boyutuna bakmaz. Ki, “Nenem için her yer teşt’tir” lafı burada devreye girmez. Her üç kişiden birinin izlediği (o biri ben değilim) bir diziye “Tudors” havası katmak işin gerçek boyutunu kaçırmaktır. Amacı sadece “izlenmek” olan bir yapımın koskoca tarihçiler tarafından saatlerce tartışılmasına nenemin bir fikri var mı, bilmiyorum. Dayıma sormak lazım! Ama benim bir fikrim var: O tarihçiler o güzel atlara bindiler ve gittiler, demeyeceğim. O tarihçiler, o atlara pek binmeyen Süliman sayesinde okundular, Süliman sayesinde izlendiler. Son bir yılda tarih kitapların satışı 1 milyona yakın artmış. 

Olayı Ak Parti’ye oy verenler aslında Muhteşem Yüzyıl’ı izliyor gibi usturupsuz bir laf etmeyeceğim. Benim olayım, “Biz niye bu kadar televizyon izliyoruz?” da. Yoksa Başbakan’ın her lafına atlayanları zaten biliyoruz. Gündemölçer, gündemoloji uzmanı Sayın Başbakanımızın her söylediğine karşı çıkanları da biliyoruz. “Bu millet biliyor!” diye bir cümleyle tarihi bir laf edebilirim, etmeyeceğim. 

Her iki kişiden birinin oy verdiği bir parti ile her üç kişiden birinin izlediği bir televizyon dizisinin ortak yönlerini düşünürken “sayıya” takılmam usturupsuz olabilir. Fakat 25 milyon insanı aynı saatte aynı kanala bağlayan bir dizinin yapımına kızacağımız yerde, o saatte “Bu insanlar niye buraya bakıyor?” sorusunu merak etmeliyiz. 

Sorun Muhteşem Yüzyıl’ı izlemekte değil, sorun bizim bu kadar çok televizyon izlememizde… 

  • Buyrun elektrik arıza…
  • Ya bizim elektrik kesildi…
  • Nerde?
  • Türkiye!
  • Dalga mı geçiyorsunuz!
  • Şimdi siz elektrik kesilen bölgeden haberdar değil misiniz?
  • Yoooo!
  • Valla de!
  • Dinime imanıma…
  • “Eyvah, eyvah!”

twitter.com/mahirtemur

 
Toplam blog
: 110
: 521
Kayıt tarihi
: 21.12.09
 
 

1979 Malatya doğumluyum... Evreni kendi gözlüğümden (0,50-0,75) görmeye çalışan bir yazarım... Dü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara