Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Temmuz '11

 
Kategori
Ramazan
 

Nerede O Eski Ramazanlar?

Nerede O Eski Ramazanlar?
 



Nerede o eski ... ?

Üç noktanın yerine istediğiniz sözcüğünün çoğulunu koyabilirsiniz.

Bir özlemi anlatan soru cümlesi, bugünde aranan güzelliğin, tatlılığın olmadığını anlatır. Anılar dünyası, geçmişin “hoş”luğuyla sizi avutur. Öyle ki, geçmiş, çok güzeldir; bunu anlatma olanağı da yoktur. Zaten olsaydı, anılara dönmenin de anlamı olmayacaktı.

Özlem, çoğu kez de, insanın mutsuzluğunun, içinde bulunduğu durumdan hoşnutsuzluğunun ifadesidir. Yaşananlar, bundan keyif almama, olanakların sizi mutlu etmeyecek sınırda kalması, görünenin sizin sahip olamayacağınız uzaklıkta olması, özlemin, aslında bugünden kaçış için sığınılacak bir liman olduğunu gösterir.

Özlem, bazen de, bugün varlık içinde olanların, buna karşın yaşananlardan o kadar mutlu olmadığını da anlatır. Çünkü anlayış, ilişkiler değişmiştir; saygı sevgi, farklı boyutlar kazanmıştır. Varlıklı da, beklediğini bulamayınca, geçmişin güzelliğine döner; ancak geçmiş, artık bugünlere taşınamaz. Zaten taşınsaydı, içinde olumsuzluklar da taşısa, gelişmeden, ilerlemeden söze edilemez/di.

Eskiler, artık birer anıdır; anılar da hep iyi olanlarıyla, bazen de hayalle süslenmiş güzellikleriyle, ait olan kişinin kendinin ne ölçüde değerli/ iyi olduğunu anlatan sözcüklerle bugünlere ulaşır.

Çocukluk anıları, büyüklerin tadına doymadıkları anılardır. Kimilerini doğruluğu, gerçekten yaşanmış olup olmadığı hiç önemli değildir. Anlatılanlara itiraz eden olursa, anlatan tanıdığınızsa, sizin de itirazın olacaktır kuşkusuz. Onun için tanıdıkları, kendilerini o an için güç durumda bırakacak bir durum yoksa, ne anlatırsa anlatsın itiraz etmez.

Bu kadar kelamdan sonra, ramazan geldi ya, dönelim ramazanlara:

Nerede o eski ramazanlar?

Ben, çocukluğumun ramazanlarını, sahuruyla, iftarıyla, bayramıyla... özlüyorum. O yılları anlatsam, o yılların toplumsal yapısını bilmeyen için “hikâye” sayılacaktır. Anlatacaklarımız, bir de sizin mesleğinizi bilenler için, “edebiyat parçalamak”la geçiştirilecektir.

Oysa herkesin çocukluk, gençlik dönemi öncesi de, anlatılmaya/ anımsanmaya değer anılarla doludur. Bizimkisi, ötekine göre çok eski olunca, “hikâye”den sayılabilir.

*****

Ben eski ramazanları özlüyorum:

Tekne orucu tuttuğumuz o ramazanları, sonrasını...

Hele, akşama doğru...

Gözümüz şerefedeki müezzinde olurdu, müezzin kasketini salladı mı, Maşatlık’ta top ateşlenirdi. Biz çocuklar, çığlıklar atarak evlerimize koşardık. Bazen babalarımız izin verirse, Maşatlık’a giderdik.

İftar sofrasında, masada yemek adetten değildi, yemek yemenin tadı bir başkaydı. Yer sofraları, yer kaplamazdı.

Ya sahur yemekleri?

Davul sesi önce uzaktan gelirdi, sonra evin önünden içeriye dolardı. Sahura kalkmanın bir başka keyfi vardı. Oruç tutalım tutamayalım, çocuklar olmadan sofranın tadı olmadığı söylenirdi.

Kimilerinin “gavur ezanı” dediği, “Tanrı uludur, Tanrı uludur” diye başlayan Türkçe ezanı anımsar, duyar gibi olurum.

Öyle, oruç tutmadığı halde, numaradan iftar saatini bekleyenlerini anımsamıyorum.

Nerede o eski ramazanlar?

Ramazanlı çocukluk anıları yazılmaya başlansa ne öykücükler çıkar.

*****

Günümüz çocukları, kim bilir, bugünleri nasıl anımsayacaklar?

Gördüklerimiz, televizyon ekranlarına yansıyan şatafatlı ramazan yemekleri... Varsılın yurttaşa, varsılın varsıla verdiği yemekler.

Mekanlar farklı!

Varsılın varsıla verdiği ne kadar da şatafatlı!

Hele, seçim dönemine gelen ramazanları, bugünün çocukları nasıl anımsayacak?

(Razaman, hoşgörü ayıdır.

Gel gör ki, bizim kimi siyasilere ramazanda bir haller oluyor; oruç, kafalarına vuruyor olmalı!

İftar öncesi, sonrası...

Televizyon ekranlarında hoşgörü nanay!

“Şerefsiz!”, “iftar menüsü”nde ilk sırada yer alıyor/du.

Televizyondan etkilenen çocuğunuz sorsa:

“Baba, şerefsiz ne demek?”

Yanıtlayın bakalım!

Kızarsanız, şu yanıtı almanız normal olmaz mı?

“Televizyonda bağıran amcalar, hep böyle diyor.”
)

*****

Ben çocukluk yıllarımın ramazanlarını özlüyorum; bugüne göre “var”ların “yok” olduğu ramazanları...

Günümüz çocukları, acaba bu günlerin ramazanlarını özleyecekler mi?

Kim bilir?

Biz, eski ramazanlara duyulan özlemle seslenelim:

Hoşgeldin, 11 ayın sultanı.

TURGUT ÇELİK/ MERSİN (Geçici olarak İstanbul)

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara