- Kategori
- Güncel
Nereye gidiyoruz?
Ülkemiz insanının bir kaçı bir araya gelmeye görsün; ilk işleri vatanı milleti kurtarmak olur. Hele de bir meyhane köşesinde birkaç duble de almışlarsa, kurtuluş reçeteleri havada uçuşmaya başlar.
En çok sordukları soru da ‘Yahu nereye gidiyoruz?’
Başlıyoruz yakınmaya. Yakınıyoruz ama niçin yakındığımıza bir türlü akıl erdiremiyoruz.
Gelin hep beraber, bir farkındalık yaratarak gündelik yaşamımızı ve bu yaşam içindeki davranışlarımızı şöyle bir gözden geçirelim. Ve kendimizi sorgulayalım.
Akşamları televizyonlar başına üşüşüp, içleri incir çekirdeğini doldurmayan şeyleri dizi diye izleyenler bizler değil miyiz?
Şahsen benim bu diziler konusunda ciddi şüphelerim var. Zira hiç biri sosyal içerikli olmadığı gibi, beynimizi kullanmayı önleyici nitelikteler. Eh kullanılmayan organ da gerilemeye uğrayacağından, var olan düşünme yetileri de geriliyor.
At izi ile it izini birbirine karıştırmışız. Gerçek sanatçıların farkına varmayan, hatta onları ellerinin tersiyle iten, bunun yanında yetenek fakiri bakımsız herküllerle hormonlu afroditleri saatlerce izleyenler kimler?
İlme, irfana değer vermeyi unutup, varsa yoksa para pul diyenler bizler değil miyiz?
Gazete, dergi, kitap okumayan, haber izlemeyen ve böyle davranmayı marifetmiş gibi sananlar yine bizler değil miyiz?
Üretmeden tüketmenin gün gelip de başımıza belalar açacağının farkına varamayanlar kimler?
Rüşvete yolsuzluğa kayıtsız kalan hatta ‘’Çalıyorlar ama işleri de yapıyorlar,, diyenlerimiz az mı?
Cebine para giren sesini kısıp dümenine baktıkça,
Cebine para girmeyen ‘’bir gün gelir benim cebime de girer,, dedikçe,
Cebine para girmeyecek olanlar da ‘’Kaderim böyleymiş,, dedikçe,
Sel felaketi olunca ağlayıp, inleyen ama çevredeki ağaçları da kesmekten vazgeçmedikçe ,
Deprem olduğunda evleri yıkılınca bağırıp çağıran ama müteahhiti denetlemeyen, çalıp çırpmasına göz yumanlar oldukça,
Ülkemizin iyi yere gitmediğini bilmek kehanet olmaz.
Ne yazık ki yaşananlardan ders alma bozukluğu olan bir toplumuz. Böyle olunca da başımız beladan kurtulmuyor. Olan bitene akıl erdirmeyenler de başkalarını suçlayarak rahatlamaya çalışıyorlar. Hepsi o kadar.
‘’Oysa öğrenmenin bir bedeli vardır.,,
Önceden öğrenenler indirimli fiyattan öğrenir ki.
Deneyerek öğrenenler etiket fiyatına öğrensinler.
Hayattan öğrenenler gecikme zammıyla öğrenirler.
Hayattan da öğrenemeyenler, boşuna gitmiş hayatlarıyla öğrenirler.