Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Nereye kadar?

Besle kargayı oysun gözünü demişler. Hem de bize ait bir atasözü bu. İsrail’in yaptığını görüyorsunuz., Kural tanımadan vuruyor, kırıyor. Çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden öldürüyor. Hiçbir şey umurunda değil. Maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Bağcıyı dövmekle kalmıyor, öldürüyor. Öldürmüyor, vahşice katlediyor. Bu yaptıklarına savaş bile denilemez. Zira sindirmeye değil, silmeye çalışıyorlar.

Düşünüyorum da İbrahim (as)’ın nâra atılışı geliyor aklıma. Nemrud ve avânesi harıl harıl odun toplayıp ateşe atıyorlar. Koca bir yangın sarıyor etrafı. Kimsenin gücünün yetmediği çaresizler meydanında alevler göklere yükseliyor. İş adeta karıncalara, kuşlara kalmış. Duyanlar ağızlarına aldıkları zerre su ile yangın yerine koşuyor. Söndüremezsin diyenlere “Hiç olmazsa o yolda ölürüm” diyorlar.

Düşün ki yine Nemrud çıkmış ortaya ve İbrahimleri nâra atmış. Yanıyorlar. Dörtbiryanda çığlık var. Dün olduğu gibi bugünde iş yine karıncalara ve kuşlara mı düşecek? Bir karınca, bir kuş kadar da olamayacak mıyız? Hani ağzımızda bir damla su nerede? Gözümüz, gönlümüz, elimiz yine mi boş? Sahi evlenmeden boşanan artist kimdi? Filan dizinin sonu nasıl bitecek? Peki ya bu dizinin? Farkında mısın?

Ortadoğu kan gölü. Bir medeniyet yok ediliyor. Bizse seyrediyoruz, Hülya Avşarın tutkusunu, Sibel Canın poposunu…Eskiden televizyonlar haberlerinde daha çok yer verirlerdi. Uyanırdık. Bir şey yapamasak bile ağlardık, çağlardık, alevlenir, bilevlenirdik. Şimdi Ege, Akdeniz sahillerinde yangın söndürülüyor! Eskiden ajans diye radyo başına oturur haberleri pür dikkat dinlerdik. Şimdi sıradan olaylar gibi görüyoruz.

Yol haritamız mı değişti, hedefimi değiştirdik, yoksa biz mi değiştik? Bize bir şeyler oldu. Efendim o Ortadoğu’nun sorunuymuş. Hem sonra Birinci Dünya savaşında bize arkadan vurmuşlarmış, şimdi cezalarını çekiyorlarmış… Bu kimin ağzı, bu ağız bize benzemiyor. Önce kimin kafasıyla düşünüp kimlerin ağzıyla konuştuğunu anlamalı insan. Hani “Susma sustukça sıra sana da gelecek” diye slogan atan biz değil miydik? Öyleyse neden susuyoruz?

Irak, Filistin, Lübnan derken, Suriye, İran…Farkında mısınız bu ülkenin etrafı boşaltılıyor. Ankaralı Turgut’un oyun havalarıyla hoplayıp zıplamaya, Tarkan’ın muck’larıyla öpüşmeye devam edin bakalım. Bir yanda dışımız öte yanda da içimiz boşalıyor.

İskender Pala’nın romanına verdiği isme nasılda benziyor “Bâbil’ de ölüm İstanbul’da aşk” Bâbil’ de ölüyorlar Akdeniz’de, İstanbul’da, aşk!sızlıktan çıldırıyorlar. Biz bu değiliz. Olamayız da. O ölümde Akdeniz’in söndüremediği aşk! yanıyor. Biz ona yanıyoruz.

Yıl 1869 Kafkas Kartalı Şeyh Şamil Ruslara esir düşmüştür. Elbette onun bedeni esirdir ruhu değil fakat ne olursa olsun esirdir işte. Hacca gitmek için Rus Çarından izin alır. Giderken İstanbul’a uğrar. Gideceği yere kadar ayağının altına halı sermişlerdir. O bir halıya birde halıyı serenlere bakar ve; “Yoluma serdiğiniz halının karşılığını bize cephane olarak ulaştırsaydınız biz esir olmazdık” der ve halıya basmadan yürür gider.

Bir yanda evi yıkılan, bombalarla yakılan, vurulan insanlar...öte yanda duygusunu yitirenler.

Hani nerede karıncalar, kuşlar, gözlerdeki yaşlar…Bir kırmızı halı daha sermez miydiniz?

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..