- Kategori
- Güncel
Neşet Ertaş'tan Türk ''aydını'' adına özür diliyorum
Ben/biz çok hata yaptık... Bunu itiraf etmek, dile getirmek çok zor... Hala ağrıma/ağrmıza gidiyor bunu itiraf etmek... Hiç bir ''yerel'' sanatçının gerçek değerini söyleyemedik biz birbirimize... Onların söylemlerinde, türkülerinde, eserlerinde hep kendi bakış açımızı aradık... Bulduğumuzda mutlu olduk, bulamadığımızda uzak durduk onlardan... Hatta iteledik onları...
Yaşlarımız ilerleyince demiyorum; onları itelediğimiz, küçümsediğimiz dönemde bile kendimizle kaldığımızda onların duyguları bizi insan yapıyordu... Yalnızlığımızı, sevdiğimizi onların sözleriye dile getiriyorduk bizler...
İnsanın doğayla iletişimini, insanın yaşamla olan uğraşını, insanın insanla boğuşmasını, insanın sevgiliye olan özlemini, arzusunu, istemesini en yalın biçimde kim anlatabilir ki? Bu biz ''aydınlara'' zul geldi hep... Ama yalnız kaldığımızda yanımızda onlardan başka ses yoktu hiç... Ne yalnız kalması, kendimize geldiğimiz ''ayık'' kafalardayken beraber söyledik onların şarkılarını...
Gerçekten hangi türkülerimizin Neşet Ertaş'a ait olduğunu bilen varmı dır bizim kuşakta? ''Alllı turnam'' mesela ''Nerdesin sen'' ya da ''Zahidem''... Hatta iddia ediyorum dilimizde yüzlerce türkü vardır Neşet Ustaya ait...
Yüz kitaptan okuyarak aldığımız bilincin kibri bizi halktan uzaklaştırdı... Bu bilinç bizi belki o dönemde rahat ettirdi ancak zamanla anladık ki; biz o halkın hamurundanız... O hamurda asıl olan düz, yalın, doğal olmak asıl olan...
Düğün salonundan gelen, meclisten gelen, sokaktan gelen dile, söze, türküye hep kuşkuyla baktık biz... En büyük gücümüz bu olmalıydı oysa...
Toprağın bol olsun büyük Usta... Nurlar içinde yat!