- Kategori
- Sinema
New York'ta Beş Minare

New York çekimleri güzeldi
Filmin konusu hakkında hiçbir şey bilmeden ve fragmanını da izlemeden gittim sinemaya. İzlerken keyif alacak mıyım diye düşündüm bir an. Mahsun Kırmızıgül’ün bundan önce yaptığı iki filmden Beyaz Melek’i televizyonda izledim, Güneşi Gördüm’ü ise hala izlemedim. Türkü söylediği dönemlerde ekranda gördüğüm zaman kanal değiştirirdim, sesinin rengini sevmediğimden dinlemek pek içimden gelmezdi. Sinemaya atıldığında sevinmiştim en azından türkü söylemeyi bırakır diye. Gelelim film hakkında ki görüşlerime, notlarıma…
Öncelikle İngilizce konuşan Amerikalıları Türkçe konuşturmaları beni çok rahatsız etti. Bu filmi okuma yazma bilmeyen kaç kişi izler ki böyle bir uygulama yapmışlar. Yanlıştı bence hem de çok yanlış, alt yazı olmalıydı.
Zikir sahnesi muhteşemdi çok etkilendim…
Kara çarşaf giyip kılık değiştirmiş üç polisin çarşafı atıp çatışmaya giriş sahnesi de öyle…
Ayasofya’da çekilen sahne iyi bir mesajdı, ben de pek çok kilisede kendi dualarımı okumuştum, neticede orası da Allah’ın evi değil mi?
Haluk Bilginer baştan sona her zamanki gibi başarılıydı…
Ali Sürmeli’nin olduğu bölümü izlerken Fethullah Gülen’i izliyormuşum gibi hissettim.
Emniyet müdürü rolünde Zafer Ergin’i görmek hiç hoşum gitmedi. Şahsına yönelik değil bu yorumum, televizyonda zaten o rolde görüyorduk. Farklı birisi olmalıydı bence…
Mustafa Sandal’ı beğendim mi beğenmedim mi karar veremedim…
Suna Selen beni ağlattı, Hacı Gümüş’ün annesi olarak iyi bir seçimdi…
Mahsun’u oyuncu olarak eksikleri olmasına rağmen türkü söylemesinden daha iyi buldum. Bir filmde her şey olması gerekmiyor bence, hem senaryoyu yazmış, hem yönetmiş, hem oynamış belki de bu yüzden çok eksikler var, çok konuşuldu… Keşke her şeyi ben yapayım yerine usta kişileri alsaydı yanına.
Zaman zaman filmde kopmalar hissettim, bu sahne buraya niye koyulmuş bağlantısı ne filmle diye düşündüm.
Kırmızı bültenle aranan üstelik Müslüman olan bir terörist Amerikan polisi tarafından Türkiye’ye iade için havaalanına giderken daha iyi korunamaz mıydı? Bu bölüm de biraz basit göründü gözüme.
New York’un tepeden ve New.Jersey’den görünüşleri çok güzeldi.
New York-Manhattan’
İstanbul çekimleri, Bitlis çekimleri güzeldi…
Filmde mesaj üzerine mesaj verilmeye çalışılmış, bu kadar göze sokar gibi al sana mesaj veriyorum dercesine yapılması sırıtmıştı. Filmdeki belirgin mesaj “Geceler Yarim Oldu, Sonunda Cehalet Azrail oldu” idi bence… Diğerlerini seyirci kendisi anlayabilirdi.
Film Bitlis’de başladı Bitlis’de bitti. Hem de hiç aklıma gelmeyen sürpriz bir sonla… Şimdi pek çok şey konuşuluyor film hakkında. Konuşulsun, yazılsın ki eksikler, hatalar bir daha yapılmasın. Ama benim düşüncem bir Recep İvedik bu kadar gişe yapıyorsa bu film de en az onun kadar yapmalı diyorum…
Her şeye rağmen izleyin derim…
Sevgilerimle…