Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '12

 
Kategori
Tarih
 

Nezahat Onbaşı

Nezahat Onbaşı
 

Nezahat Onbaşı


Bir çocuk kahraman!

Bir büyük yürek…

70. Alayda şehit olan bir erimizin cebinden çıkan bir mektubunda annesine

” Biz Mehmetçik Nezahat'e Türklerin Jean d'Arc 'ı diyoruz” demiş.

Yakın tarih, uzak tarih, tarih öncesi!

Bilinmeyenler o kadar çok ki.

Hangisini yazacağımı şaşırıyorum.

Özellikle benim Cesur Yürek’ler dediğim kadınları yazarken hangi sıraya göre yazayım, hangisine öncelik vereyim, hangisinin hayatını daha çok okuyayım şaşırıyorum.

Bunlar büyük kahramanlar.

Bunların yürekleri cesur...

Öyle laf olsun diye cesur değil.

Cephede çatışacak kadar cesur.

Yazdığım her kahramının hayatı değişik.

Bir eli öpülesi, ardından bir Fatiha okunası, mukaddes bir kadından daha söz etmek istiyorum sizlere.

Nezahat Onbaşı’dan…

Bu da çok farklı bir yaşam, çok farklı bir hayat!

Hani filmlerde olurda, sinemadan çıktığımızda, gerçek olamaz tabi, film işte deriz, aklımızda kalan kahramanı hayranlıkla hatırlarız ya! Bu da öyle bir şey işte…

Nezahat küçük bir kahraman!

Bakın onun hikâyesini sizlere aynen aktarıyorum.

Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almış.

Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında "onbaşı" rütbesini almış.

Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüş.

Milli Mücadele esnasında 10–12 yaşlarındaymış.

Alay’ın askerleri için fevkalade ehemmiyetli bir rol oynamış. (alıntı)

Film gibi değil mi?

Gerçek olamayacak kadar enterasan değil mi?

Böyle küçük ama cesur yürek!

Şimdi lütfen sekiz yaşında bir kız çocuğu düşünün, babasının elinden tutmuş, okula, oyun oynamaya, parka, tiyatroya ya da her hangi bir yere mesela sinemaya gitmiyor.

Babasının elinden tutmuş, cepheye düşman askeri ile çarpışmaya gidiyor.

Baba ne yapsın, kızını nereye bıraksın, yanında götürüyor.

Kızıda aslanlar gibi biri. Cesur yüreği, büyüklere taş çıkartıyor.

O kadar cesur ki; Gediz muharebelerinde askerler geri çekilmeye başlayınca, onların önlerine çıkmış olanca sesiyle bağırmış.

“Durun… Nereye gidiyorsunuz?”

Bu nasıl olağan üstü bir inanmışlık, nasıl vatan severlik, nasıl bir öz güven!

Anlamak mümkün değil diyemiyorum.

Anlamak mümkün. Çünkü Vatan var, çünkü topraklarımızın düşmanın eline geçmemesi ya da düşmanın elinden kurtulması lazım.

Bir asker kızı da böyle olur herhalde. Asker kızı olması da gerekmiyor, vatanını seven bir cesur yürek olması yeterli.

Burada en güzeli, en çok şaşırılanı o bir çocuk!

Büyük sözler söylüyor olabilir, büyük hareketler yapıyor olabilir ama aslında o bir çocuk!

Daha öncede yazmıştım. Ben çok hassas olabilirim. Çok duygusal olabilirim. Lütfen sizlere soruyorum. Böyle kahraman Türk Kadınlarını, kahraman Türk çocuklarını okuduğunuz zaman sizler duygulanmıyor musunuz?

Ağalamıyor musunuz? Ya da en azından gözleriniz buğulanmıyor mu?

Benim içim buğulanıyor. Yüreğim çoşuyor.

Nezahat Onbaşı, 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşmış.

Bursa Milletvekili Operatör Emin (Erkul) Bey'in bununla ilgili önergesi şöyledir

“Büyük Millet Meclisi Riyâsetine,
Muhtelif cephelerde, bilhassa son Gördes ve İnönü muhârebelerinde bilfiil çarpışmalara katılan ve her an askerleri teşcî eden 70. Alay Kumandanı Hâfız Hâlid Bey'in kerîmesi 12 yaşlarındaki Nezahat Hanım'a, ilk İstiklâl Madalyası'nın verilmesini teklif ve bu teklifin hey'et-i umumiyenin tasdikine arz edilmesini ricâ ederim.”
(alıntı)

Ne kadar mutlu diyeceksiniz ama burada bir aksilik olmuş.

Ne yazık. İçinizin sızlanacağı bir olay vukubulmuş.

Bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengâmesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuş.

Düşünün burası insanın içini acıtıyor. Bir yerde şöyle bir yazı okudum. Onuda sizlere aktaracağım.

70. Alayda şehit olan bir erimizin cebinden çıkan bir mektubunda annesine:

“Biz Mehmetçik Nezahat'e Türklerin Jean d'Arc 'ı diyoruz” demiş.

(Jean d'Arc’da bir kadın kahraman, vatanı için savaş veren biri…)

Peki, Nezahat Onbaşı’ya madalyası verilmiş mi?

78 yaşında Şükran Belgesine kavuşmuş, çok ağlamış.

Nur içinde yat Nezahat Onbaşı…

Sizlerin cesur yürekleri sayesinde, bizler huzurla hayatımıza devam ediyoruz…

 

Nazan Şara Şatana

 

http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....