Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '15

 
Kategori
Tarih
 

Uzaylı Atalarımız Anunnakileri tanıyalım: Enlil

Uzaylı Atalarımız Anunnakileri tanıyalım: Enlil
 

Sümer ve Akkad yazıtlarında ismine en çok rastlanılan tanrıdır. Asker ve yönetici olarak tanınmasına karşın o, Nibiru'nun Büyük Kralı Anu'nun oğludur ve Dünya'daki en güçlü tanrıdır. Her mitolojide kardeşi Enki ile birlikte en büyük tanrı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yunanlılarda Zeus, Romalılarda Jüpiter, Türklerde Ülgen, Perslilerde Ahura Mazda, İranda Hürmüz, Amerika'da Viracocha olarak bilinmektedir.
 
 
Anu'nun Dünya ile ilişkilendirilen iki oğlu iki kızı tabletlerde karşımıza çıkmaktadır. Oğulları Enlil ile Enki, kızları ise Ninhursag olarak bilinen Ninmah ve Bau'dur.  
  
 
Anu'nun iki oğlundan ikincisi olan Enlil, Anu'nun tahttaki ardılı olarak Nibiru Meclisince tanınmıştır. Bu yüzden üvey kardeşi Enki ile sürekli çekişmeleri her mitolojide kendisine yer bulmuştur.
 
 
Nibiru Atmosferinde meydana gelen ve bizim ozon tabakası sorunumuza benzer olan bir sorun gezegenin geleceğini tehdit eder hale geldiğinde bu sorunun çözümü Dünya'da çokça bulunan Altın Madeni sayesinde başarılmıştır. Altın madenleri için Dünya'da bir koloni kurulması gündeme geldiğinde ise Enlil M.Ö. 400 Bin dolaylarında görev almak için Dünya'ya gelmiştir. Dünya'da Anu tarafından görev dağılımı için zar atılınca kendisine Dünya Liderliği, babası Anu'ya Nibiru Krallığı ve kardeşi Enki'ye Denizler ile Madenler düşmüştür. O günden sonra Emirler Efendisi olarak bilinegelmiştir.
 
Enlil Dünya'daki ilk zamanlarında Mezopotomya'da beş şehir kurmuş ve kendisine Baalbek şehrindeki Sedir Ormanlarının en serin noktasında bir ev yapmıştır. 
 
 
 
 
 
Nippur şehrinde ise bir DUR-AN-Kİ noktası yani YER-GÖK BAĞI kurmuştur. Nibiru- Dünya uçuşlarını buradan koordine etmiş, Kader Tabletlerini burada korumuştur.
 
 
Enlil ve Ninmah Aşkı:
 
Enlil Dünya'ya geldiğinde bekar bir prenstir ancak üvey kardeşi de olan Nibiru'nun Bilim Kadını ve Şifa Prensesi olan Ninmah ile büyük bir aşk yaşamıştır. Bu aşkın meyvesi olarak ta Ninurta doğmuştur. Büyük kral Anu, zamanında Ninmah'ın Enki ile evlenmesini istemiş ancak Ninmah, Enlil ile aşk yaşayıp krala karşı çıkınca Ninmah'a evlilik yasağı getirilmiştir. Ninmah'ın diğer adları Ninhursag ve Hathor'dur.
 
 
Sonrasında Enlil, Ninmah'ın şifa hemşirelerinden biri olan Ninlil ile evlenince bu aşk tamamen bitmiştir. 
 
 
Enlil ve Ninlil Evliliği:
 
Tabletlere göre Enlil, Dünya'da bir nehrin kıyısında gezerken yıkanan genç bir kız görür ve ondan etkilenir. Onu evine davet eder. Kız ile biraz zaman geçirdikten sonra onunla birleşmek ister ancak kız karşı çıkar. Sonunda Enlil kıza tecavüz eder. Bu tecavüz duyulunca Enlil, Yargılayan Yedilerin huzuruna çıkar ve sürgün cezası alır. Ancak kız ile evlenmeyi kabul edince bu cezası biter ve evlenir. Kızın adı değişerek Enlil'in eşi anlamında Ninlil olur. Enlil ile Ninlil evliliğinden Sin/Nannar ve Adad/Tesup adında iki erkek ve sayısı bilinmeyen kızlar doğar. Ninlil'in Yunan Mitolojisindeki adı Hera'dır.
 
 
 
Enlil, Ninlil ile evlendikten sonra Yunan mitolojisinde anlatılanın aksine tek eşliliği benimsemiştir. Hiç bir tablette bir başkasıyla birleştiği ya da çocuk sahibi olduğu yazmamaktadır. Hayatı boyunca ahlaklı ve erdemli bir yaşamı benimsemiş, tüm tartışmalarda muhafazakar görüşleriyle ön plana çıkmıştır.
 
Sümer panteonunun en güçlü ikinci ilâhı EN.LİL idi. Adı "havanın efendisi" anlamına geliyordu; daha sonraları kadim dünyanın panteonlarının başını çeken Fırtına Tanrılarının prototipi ve babasıydı. Anu'nun en büyük oğluydu, babasının Göksel Evinde doğmuştu. Ama en eski zamanlardaki bir noktada Dünya'ya inmişti, dolayısıyla başlıca Gök ve Yer tanrısıdır.
 
Tanrılar Göksel Evdeki mecliste toplandıklarında, Enlil babasının yanında bu toplantılara katılırdı. Tanrılar Dünya'da meclis hâlinde toplandıklarında ise, ana tapınağının, E.KUR ("dağ gibi olan ev")'un bulunduğu Enlil'e adanmış şehir olan, ilâhî bölge Nippur'daki Enlil'in sarayında biraraya gelirlerdi.
 
Sadece Sümerliler değil, Sümer'in tanrılarının ta kendileri de Enlil'i üstün olarak görmekteydiler. Onu Tüm Ülkelerin Hükümdarı olarak adlandırmış ve "Göklerde -o Prens'tir; Dünya'da, -o şeftir" diyerek iyice netleştirmişlerdir. Onun "sözü (emri) yukarılardaki gökleri titretir, aşağılardaki Dünya'yı sallar":

 

Enlil,
Emirleri uzaklara ulaşandır;
"Sözü", ulu ve kutsal olandır;
Dediği değiştirilemeyendir;
Kaderleri uzak geleceğe kadar buyurandır...
Dünya'nın Tanrıları, önünde gönüllü boyun eğerler;
Dünya'da olan gök tanrıları
onun karşısında alçakgönüllü davranırlar;
Sadıkça yanındadırlar, talimatlara göre.


Sümer inançlarına göre Enlil Dünya'ya, Dünya meskûn ve uygar olmazdan çok önce gelmiştir. "Enlil'e, Hep İyilik Yapan'a İlâhî"; Enlil'in "emirlerinin her yerde icra edilmesi" yolundaki talimatları olmasaydı, toplum ve uygarlığın birçok unsurunun mevcut olmayacağını anlatır.
 

Hiçbir şehir inşa edilmez, hiçbir yerleşim kurulmazdı;
Ne ahırlar inşa edilir, ne ağıllar kurulurdu;
Hiçbir kral yetişmez, hiçbir rahip doğmazdı.


Sümer metinleri ayrıca, Enlil'in Dünya'ya "kara başlı halk" (bu, Sümerlilerin insanoğlu için kullandığı lâkaptır) yaratılmadan önce geldiğini de belirtir. Bu insanoğlu öncesi zamanlarda Enlil, Nippur'u kendi merkezi veya Gök ve Yer'in bir tür "bağ" yoluyla bağlantıda olduğu "emir noktası" olarak dikmişti. Sümer metinleri bu bağa DUR.AN.Kİ ("bağ gök-yer") diye adlandırır ve Enlil'in Dünya'daki ilk işlerini şiirsel bir dille anlatırlar:

 
Enlil,
Dünya'da ilâhî yerleşimleri işaretlediğinde,
Nippur'u kendi şehrin olarak kurdun.
Dünya şehri, ulu olan,
Senin, suyu tatlı olan saf yerin,
Dur-An-Ki'yi kurdun
Dünyanın dört köşesinin ortasında.
 

Tanrıların şefi oluşunun dışında, Enlil aynı zamanda Sümer Diyarının (bazen sadece "Diyar" da denirdi) ve "Kara Başlı Halkının" en üstün Efendisi'dir. Bir Sümer ilâhîsi bu tanrıya hürmetlerini sunar:
 

Diyarın kaderini bilen Efendi
görevinde güvenilir;
Sümer'in kaderini bilen Enlil
vazifesinde güvenilir;
Baba Enlil,
tüm diyarların Efendisi;
Baba Enlil,
Adil Emrin Efendisi;
Baba Enlil,
Kara Başlıların Çobanı...
Gündoğumu Dağından
Günbatımı Dağına,
Diyarda senden başka efendi yok,
Sadece sen kralsın.


Sümerliler Enlil'e hem korkudan hem de şükran duyduklarından hürmet ediyorlardı. Tanrılar Meclisinin kararlarının insanlığa karşı yürütülmesini temin eden oydu; saygısızlıkta bulunan şehirlere karşı silip süpüren "rüzgâr"ını üfüren oydu. Tufan sırasında, insanoğlunun imhasını amaçlayan oydu. Ama insanoğluyla barış hâlinde olduğunda iyilikler yapan dost bir tanrıydı; Sümer metinlerine göre, saban ve kazma ile birlikte çiftçilik bilgisi Enlil tarafından insanlığa bahşedilmişti.

 
Enlil ayrıca insanoğluna hükmedecek olan kralları, hükümdarlar değil de ilâhî adalet kanunlarının uygulanması görevi kendisine teslim edilen, tanrı hizmetkârları olarak seçmekteydi. Gerçekten de Sümer, Akkad ve Babil kralları kendilerini öven yazıtlarına, Enlil'in kendilerini Krallığa nasıl çağırdığını anlatarak başlarlar. Kendisi ve babası Anu adına Enlil tarafından yapılan bu "çağrılar", hükümdarı yasallıkla donatmakta ve işlevlerini anlatmaktadır. Babil'in ulusal tanrısı olarak Marduk adında bir tanrıyı tanıyan Hammurabi bile, kanunlarına "Anu ve Enlil halkın esenliğini sağlamak... ülkede adaletin hüküm sürmesini sağlamak üzere beni görevlendirdiler." diyerek başlamaktadır.

Gök ve Yerin Tanrısı, Anu'dan İlkdoğan, Krallık Dağıtıcı, Tanrılar Meclisinin Baş İcracısı, Tanrıların ve İnsanların Babası, Tarımı Bahşeden, Havanın Efendisi; bunlar Enlil'in büyüklüğünü ve güçlerini gösteren bazı atıflardır. Onun "emri uzaklara ulaşırdı", "dedikleri değiştirilemezdi"; "kaderleri buyururdu". "Bağ yer-gök"e sahipti ve "tüm ülkeleri tarayabilen gözleri" "ulu şehri Nippur"dan, "tüm ülkelerin ta içine dek araştıran huzmeleri kaldırırdı".
 
Ancak çıplak bir güzellikle büyülenebilecek herhangi bir genç kadar insandı; tanrılar birliği tarafından dayatılan ve ihlâl edilmesi durumunda cezası sürgün olan ahlâk kurallarına tâbiydi; hatta ölümlülerin şikâyetlerinden bile muaf değildi. En azından bir kez, Ur’un Sümerli bir kralı doğrudan Tanrılar Meclisine şikâyette bulunarak, Ur'un ve halkının başına gelen bir dizi felaketin sebebinin "Enlil'in Sümer tohumundan olmayan... değersiz bir adama krallık vermesi" talihsizliği olduğunu bildirir.
 
 
 
Toplam blog
: 40
: 7623
Kayıt tarihi
: 07.06.11
 
 

1980 Artvin'de doğmuştur. Bursa'daki ilk, orta ve lise eğitiminden sonra 2001'de Dokuz Eylül Ünv...