Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '08

 
Kategori
Futbol
 

Nobre ipten aldı

Nobre ipten aldı
 

Beşiktaş mutlu sona 90+3'te Nobre'nin golüyle ulaştı.


Ligin ikinci yarısına Konyaspor maçıyla start veren siyah-beyazlılar, genelinde oldukça zorlandıkları karşılaşmayı Nobre’nin son saniye golüyle kazanarak zorlu maratonun ikinci etabına 3 puanla başladılar. Mevsim normallerinin Anadolu’daki sahalara yansıması ne yazık ki futbolun oynanabilirliğini etkileyen buzlu zeminlerde kendisini gösteriyor. Konyaspor-Beşiktaş maçı da Konya Atatürk Stadyumunun izin verdiği ölçülerde oynandı. Top kontrolü ve driplingin çok zor olduğu bu zeminde futbolcuların zaman zaman ayakta durmakta dahi problem yaşadığını gördük. Hani diyoruz ya bazen futbolumuz Avrupalı olsun diye, futbolu geçip önce sahalarımızı adam etsek daha iyi olacak galiba.

Maça dair teknik bakışımızda altı çizilmesi gereken ilk konu, Beşiktaş’ın koskoca bir ilk yarıyı oynamadan çöpe atması olarak göze çarpıyor. Ertuğrul Sağlam’ın gelişiyle birlikte düzeldiğini düşündüğümüz bu hastalık aslında uzun zamandan beri siyah-beyazlı formaya yapışmış kötü bir huy gibi. Konyaspor önünde Beşiktaş öyle kötü bir ilk yarı performansına sahipti ki, formaların arkasında isim yazmasa pekâlâ yanlış maç seyrettiğimiz fikrine kapılabilirdik. Üst üste iki pas yapamayan, savunmadan doğru dürüst çıkamayan, rakip kaleye gitmekle gitmemek arasında bocalayıp duran bir Beşiktaş izledik. Rakip Konyaspor ise orta saha ve ileri ucunda siyah-beyazlılara pres yapan, kaptığı toplarla da aktif bir biçimde gol arayan taraftı. Nitekim 14. dakika dolarken ceza sahası içinde deyim yerindeyse tabureleri atıp tavla oynayan Konyaspor’lu oyunculardan Murat Hacıoğlu’nun göğsüyle indirdiği topu düzgün bir vuruşla ağlara gönderen Sedat Ağçay Konyaspor’u 1–0 öne geçirdi. “Bu gol belki Beşiktaş’ın üzerindeki ölü toprağını atmasını sağlar” şeklindeki düşüncelerimizin doğru olmadığını çok geçmeden anladık. Görüldü ki, o ölü toprağını atmak için kapsamlı bir hafriyat çalışması gerekiyor. Siyah-beyazlılar golden sonra biraz kıpırdanmaya çalıştılarsa da Konyaspor karşısında baskı kuramadılar. 19 ve 21. dakikalarda sahanın değil sezonun en kötüsü Ali Tandoğan’ın başrolünde olduğu pozisyonlar alışıldık biçimde mutlu sonla bitmedi. O Ali Tandoğan 74 dakika sahada kalınca ise Ertuğrul Sağlam’ın tahammül sınırlarını takdir etmekle yetindik.

İkinci yarıya çıkan Beşiktaş, ilk yarıdakinden oldukça farklı bir görüntü çizmeye başladı. Tabi bu tablonun oluşmasında Konyaspor’un da payı olduğu gerçeğini göz ardı etmemek lazım. Yeşil-beyazlılar ilk yarıda Beşiktaş defansına uyguladıkları presi ikinci yarı devam ettirmekte zorlandılar. Beşiktaş da topu uzun oynamayı bırakıp Delgado’yu devreye almaya çalışınca ister istemez oyundaki ağırlığını hissettirmeye başladı. Beşiktaş’ın ligin ikinci yarısında ciddi hedefleri kovalaması için defanstan yapılan bu top şişirmelerin önüne geçmesi gerekiyor. Konyaspor önünde dörtlü defans bloğunu oluşturan oyuncuların tamamı baskı yiyince topu şişirmeyi seçti. Bu durum da hem Bobo-Holosko ikilisinin gereksiz yere topsuz koşular yapıp yorulmasına hem de bu topların çoğunluğunu Konyaspor’un toplamasına yol açtı. Son günlerde pek çok uzmandan (!) “aslında Beşiktaş’ın stopere ihtiyacı yok” nutuklarını dinler olduk ya, bu yazdıklarım o sebepten…

İkinci 45 dakikada her iki teknik adam tarafından yapılan oyuncu değişiklikleri, aslında takımların temel vizyonlarını ortaya koyması bakımından ilginç sayılabilir. Beşiktaş 74’te Ali Tandoğan-Serdar Özkan, 85’te de Delgado-Nobre değişikliklerini yaparak 4–3–3’e dönerken, maça 4–3–1–2 sisteminde çift santrforla başlayan Ünal Karaman ise ilerleyen dakikalarda Murat Hacıoğlu ve Veysel’i dışarı alarak 4–5–1 dizilişiyle aslında 1 puana fit olduğunu gösterdi. Maç sonrası yapılan röportajlarda “Büyük takımlar böyle işte son saniyede golü atıp üç puanı alıyorlar.” mealinde cümleler duymaya aşinayız. “İyi de sahada santrfor bırakmayıp büyük takımı kalesi önüne davet eden teknik adama ne demeli?” sorusu ise şimdilik derin dondurucuda sorulmayı bekliyor.

Karşılaşmaya dair hafta arası yapılacak kritiklerin büyük bölümünün Holosko üzerine olacağı aşikâr. Hatta Holosko’nun Beşiktaş adına doğru transfer olmadığı yolunda ufak tefek yoklamalar da yapılabilir. Beşiktaş taraftarına tavsiyem bu türlü yorumlara fazlaca kulak asmamaları olur. Holosko, Konyaspor karşısında göze batmayan ancak çok faydalı bir oyun oynadı. Bobo’nun 75 ve 83’te yakaladığı ve kaçırması atmaktan zor olan pozisyonlarda deplase olduğu bölgelere rakip defansı çekerek gol bölgesini rahatlatan oyuncu yine Holosko’ydu. Ayrıca Nobre’de gözlenen form sıçramasının da Holosko kaynaklı olduğu yadsınamaz. Slovak oyuncunun ilk ciddi sınavında hat-trick yapmasını bekleyenlere ilan olunur!
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..