- Kategori
- Tenis
Novak Djokovic ve Roger Federer

Novak Djokovic, yılın ilk dev maçında Roger Federer'i 3-0'la geçti...
Baştan belirtelim; bu yazıda ''Kral öldü, yaşasın yeni kral!'' gibilerinden bir tavır takınmayı düşünmüyorum. 8 Ağustos 1981 tarihinde doğan Roger Federer 2 Şubat 2004'te ATP Sıralaması'nın zirvesine geçti ve o zamandan beri inmiyor. Tarihin bize gösterdiği en iyi tenisçilerden birisi olması bir kenara, rakipsizliğinden dolayı da ''abartıldığından'' yakınıldı, yeteri kadar iyi bir tenisçi olmadığı iddia edildi.
Tahmin ettiğim odur ki; rakipsizlik en az izleyiciler kadar Roger Federer'in de canını sıkmıştır. Andy Roddick, Marat Safin derken 1985 sonrası doğan yetenekli tenisçilerin yetişmesi Roger Federer'i zorladı, tenisi daha izlenilir kıldı. Rafael Nadal'ın Franas Açık'ta arka arkaya iki kez finalde Roger Federer'i yenmesi ve Federer'in şu ana kadar Roland Garros'u kazanamamış olması erkekler tenisinin en önemli olayıydı belki de.
Novak Djokovic diye bir tenisçi çıktı sonra. 20 yaşındaki Sırp tenisçi, Amerika Açık 2007 öncesi oynanan Montreal Açık Tenis Turnuvası'nın finalinde Roger Federer'i yenmeyi başardı. Amerika Açık'ta finale kadar yükselen Djokovic, Federer'i çok zorladı. İlk iki sette set sayısını kaçırdı ve maçı 3-0 kaybetti. Bu maçta yoğunlukla gördüğümüz; Djokovic'in Federer ile başbaşa mücadele edebilecek bir tenisçi olduğu ve Federer'in şampiyonluğu biraz da tecrübesiyle kazandığıydı.
Erkekler tenisinde önümüzdeki beş yılın büyük bir aksilik olmazsa Novak Djokovic-Roger Federer mücadelesiyle geçeceğini tahmin ediyorduk. Mücadelenin kızışması hemen 2008 başında başladı. Avustralya Açık Yarı Finali'nde dünyanın en iyi tenisçiyle dünyanın üç numarası karşı karşıya geldiler. Bu karşılaşma öncesi duruma bakarsak; Roger Federer sakatlıktan çıkmış ve ciddi bir hazırlık yapmadan turnuvaya gelmişti. İlk turlarda fırtına gibi esse de üçüncü turda -yine genç bir Sırp olan- Janko Tipsarevic'e karşı çok zorlu bir maç oynadı ve 2-1'den gelip kazandı. Djokovic ise set bile kaybetmeden yarı finale geldi ve çok formdaydı. Yetenekleri zaten ortada; 20 yaşında dünyanın en iyi üçüncü tenisçisi.
Dünkü ''erken final'' bu ortamda başladı. Roger Federer ilk sette rakibine üstünlük sağlasa da rakibinin gençliği ve yetenekleri karşısında tutunamadı ve kaybetti. İkinci sette rakibini sürklase eden Djokovic, üçüncü seti de tie-breakle kazandı ve finale yükseldi. Bu maçta Novak rakibinden çok daha üstün oynadı, Amerika Açık'tan sonra eksik olan tecrübesini de bayağı doldurduğunu ve kritik toplarda korkmadığını gördük.
Bu maçtan sonra medyamızda genel olarak seslendirilen ''Kral (Federer) öldü, yaşasın yeni kral (Djokovic) !'' sözünün gerçek olmadığına inanıyorum. Roger Federer üstüste dokuz kez Grand Slam finali oynadıktan sonra bu kez finale kalmadı. Bu demek değildir ki; Federer bir daha final oynayamaz, yeni domine edici güç Novak Djokovic'tir. Roger Federer arka arkaya beş kez kazandığı Wimbledon'da veya dört kez kazandığı Amerika Açık'ta yenilmeden, bu yıllarca devam etmeden ''kral''ın öldüğünden bahsedemeyiz. Roger Federer, eski kral Pete Sampras'ı yendi, Şubat 2004'ten beri zirvedeki yerini korudu, kariyerinin ve performansının zirvesinde olduğu yıllarda.
Dünkü maçta Federer için ''Kazanmak için doğmuş'' deniyordu. Federer ''kazanmak''tan öte ''dünya starı olmak için doğmuş'' sanırım. Kendini sürekli geliştiren, rakiplerini küçümsemeyen, olağanüstü bir konsantrasyonla oynayan, en zor pozisyonlarda en müthiş vuruşları yapma kabiliyetine sahip olan bu adam; sporun hangi alanında çalışsaydı süperstar olurdu.
Dünkü maçtan çıkan en önemli gerçek; önümüzdeki beş yılın müthiş Federer-Djokovic rekabetine sahne olacağı tezimi kuvvetlendirmesidir. Djokovic'in müthiş kendine güveni ve iki tenisçinin de yetenekleri harikaydı. Bu yıl boyunca, gelecek yıllar boyunca keyifle izleyeceğiz. Hadi bakalım...
Not: Bu satırların yazarı Novak Djokovic sempatizanıdır...