Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '17

 
Kategori
Kitap
 

Nuri Bilge Ceylan filmini çekmeli bu romanın

Nuri Bilge Ceylan filmini çekmeli bu romanın
 

Tıpkı kapak resmi fotoğrafını çektiği gibi.

Kimden ve neyden mi bahsediyorum? Tabii ki, Hasan Ali Toptaş'ın yeni romanından.

Hasan Ali Toptaş'ın 'Hebâ' adlı romanını okuduktan sonra üzerine yazdığım yazıya 'Nuri Bilge Ceylan filmi tadında' başlığını atmıştım. Yeni romanına yazmakta olduğum yazıya da 'Nuri Bilge Ceylan filmini çekmeli bu romanın' diye bir başlık atmayı uygun gördüm kendimce.

Sinemamızın ünlü ve başarılı yönetmeni Nuri Bilge Ceylan'ı, Hasan Ali Toptaş'ın romanlarında bulabilmek mümkün. Hem de tam olarak bulabilmek... Hasan Ali Toptaş'ın romanları âdeta Nuri Bilge Ceylan filmleri kokuyor. Kendileri ve yayıncılar bunu anlamış olacak ki. İletişim'den Everest'e geçen Hasan Ali Toptaş'ın kitap kapaklarını artık Nuri Bilge Ceylan'ın çektiği resimler süslüyor...

Ama gerçekten diyorum, Nuri Bilge Ceylan kapak resmini çektiği gibi, filmini de çekmeli bu romanın.

*

Hasan Ali Toptaş'ın yeni romanı o kadar müthiş ki, ne desem eksik kalır, yarım kalır, fakir kalır....

Hasan Ali Toptaş Türkçe'yi âdeta coşturmuş romanında. İnsanlık türküsü söyletmiş. Anadolu'dan bir kareyi nakşetmiş. Şamanist ögeler içeren Anadolu mistiğini vurgulamış. Saygı, sadakat, vefa, anne-baba sevgisi üzerine kurgulanmış, mest edici, unutulmaz bir romana imza atmış...

Dil mi? Türkçe'yi coşturmuş diyoruum. Başka söze hacet var mıdır? Sıkıcılığın zerresinden bile uzak, naif bir üslup... Pınardan daha serin, daha ferah, pamuk kadar yumuşak bir dil... Yani, mest olmuş bir Türkçe sizi bekliyor. Zihnin damağına kazınıp kalacak bu lezzetten, zihninizi mahrum etmeyin derim.

*

Bu hafta pek okuma fırsatım olmasa da, azar azar ve mest ola ola, Hasan Ali Toptaş'ın yeni romanı 'Kuşlar Yasına Gider'i okudum.

Everest Yayınları'ından 2016 yılında çıktı kitap. Türü, roman. Sayfa sayısı 248.

*

Ankara'da yaşayan kendi halinde bir yazar. Bazen kalemi tutulur, ilham gelmez. Eşi ve küçük kızıyla kendi halinde yaşayıp giderler. Yazarın annesiyle babası Denizli'nin bir köyünde yaşamaktadır. 80 yaşına yaklaşmışlardır ikisi de. Babasının ömrü neredeyse şoförlükle geçmiştir. Bir kaza sonucu bacağının tekini kaybeder. Protez bacakla hayatını devam ettirmeye çalışır. Yazarımız, Ankara-Denizli arasında git- gel halı dokur âdeta. Babasını hastane hastane dolaştırır. Hiç gocunmaz, babasına derin bir saygı ve sevgi besler. Babasını da şoförlük âdeta bir derviş yapmıştır; saygı duyulacak bir karakteri vardır.

(Belki, spoiler oldu gibi, ama zannımca olmadı, çok ama çok yüzeysel bilgi bunlar.)

*

2010 yılında Hasan Ali Toptaş'ın 'Bin Hüzünlü Haz' adlı kitabını okumuştum; doğrusunu söylemek gerekirse pek beğenmemiştim. Edebiyat dünyasında çok değer verilen bir kalem olduğunu öğrendiğimde abartıldığını düşünmüştüm. Ki, 'Hebâ' ve 'Kuşlar Yasına Gider'i okuyunca kesin olarak anladım, verilen değeri sonuna kadar hak ediyor. Hatta daha fazlasını hak ediyor.

'Bin Hüzünlü Haz'ı niye beğenmediğimi şimdi dahi iyi anlıyorum. 'Bin Hüzünlü Haz'da Anadolu da, bozkır da yoktu. Halbuki, Anadolu ve bozkır, Hasan Ali Toptaş'ın kaleminde hayat buluyor, âdeta dans ediyor. Geçen şöyle demiştim: 'Çukurova'nın Yaşar Kemal'in romanlarında bulduğu hayat gibi, Hasan Ali Toptaş'ın romanlarında da Anadolu bozkırı hayat buluyor...'

-Mustafa Yıldırım - 04.02.2017 

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..