- Kategori
- Kitap
Bu romanda sen varsın dostum!

Şu an yazmakta olduğum yazıya birkaç başlık düşündüm, attığım başlığın daha uygun olacağına karar getirdim.
13 gün önce, benim için unutulmaz bir gün yaşadım. 2 yıl önce tanıştığım, kısa zamanda samimi bir dost olduğum, samimiyeti artırarak devam ettirdiğim, canım dostum Yasemin'le buluştum, yanında olma şerefine nail oldum, nazarımda çok kıymetli ve keyifli bir vakit geçirdim.
Bu güzel buluşmaya şahit olanlardan biri de, şu an da üzerine yazı yazdığım kitabın kendisidir. Yasemin dostum bana hediye etti bu kitabı. Kitap, Patrick Süskind'in 'Koku' adlı romanıdır.
Hediyeliğini geçtim de, bu romanda dostumun kendisi de var. Yasemin çiçeği olarak...Yasemin çiçeği güzel kokunun analarından biridir; çoğu parfüme o hayat verir. Büyük olasılıkla, dostum da bu çiçekten aldı adını. Yasemin çiçeğine benzetildi; bu çiçek gibi hoş ve zarif olsun, güzel koksun, etrafına cennet kokusu yaysın istendi. Olabilir. Ama, bana kalırsa, yasemin çiçeği adını dostumdan aldı. İnanmayabilirsiniz, inanın da demiyorum. Güzel neden bulma veya abartma olarak da görebilirsiniz, ama ben gerçekçi olduğumu düşünüyorum. Yasemin çiçekleri bana dostumu hatırlatıyor. Romanda birçok kez yasemin çiçeği geçiyordu, her geçiş de dostum canlandı gözümde, özlemi arttı.
*
Koku, hayatın anlamlarından bir tanesidir. Tom Robbins'in 'Parfümün Dansı' adlı müthiş romanını okumuş, üzerine bir yazı yazı yazmıştım. Yazdığım yazıda koku üzerine bilgiler vermiş, kokuyla ilgili anılarımdan bahsetmiştim. Bu yazımı okuyanlar, Patrick Süskind'in 'Koku' adlı romanından bahsetmiş, böyle bir yazının Koku'ya da yakışacağını söylemişlerdi. O yazımı merak edenler için, hem de konuyla uygunluk teşkil etmesi için linkini veriyorum: https://mustfyildirim.wordpress.com/2016/10/06/ses-ve-koku-buyulu-seylerdir/
Size bir şey diyeyim mi? İki roman da 1985 yılında yayımlanmış. Parfümün Dansı ABD'de, Koku Almanya'da. Ne güzel bir tesadüf! İki kitap da benim gözümde bir şaheser...
*
Roman dediğin büyülü olmalı, damakta tat bırakmalı, zihinde izler oluşturmalı... Patrick Süskind'in Koku'su öyle... Büyülü bir anlatım, kayda değer bir üslup, biraz kekremsi, biraz ilginç, biraz da nefis bir konu...
Koku, tarihi roman özelliğiyle, bana Umberto Eco romanlarını çağrıştırdı. Bence daha iyi, daha büyülü...Umberto Eco romanları biraz tekniktir, büyüden biraz yoksun, göstergebilim ağırlıktadır. Sanırım Livaneli'nin bir yazısında okumuştum, 'Umberto Eco'nun denemelerdeki başarısı, romanlarında yoktur' demişti Livaneli.
*
Kitabın adı: Koku
Yazarı: Patrick Süskind
Türkiye'de yayımlayan yayınevi: Can Yayınları
Almanca'dan çeviren: Tevfik Turan
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 263
Türkçe'de 1987 yılında çıkmış. Benim okuduğum baskı, 2017 yılında yapılmış 46. baskı.
Can Yayınları şöyle demiş:
"Alman edebiyatının şimdiden efsaneleşmiş münzevisi Patrick Süskind, Koku romanıyla artık klasikler arasında..."
*
Roman konusunun en güzel özeti kitabın arka kapağında. Müsadenizle onu, yazıma almak isterim:
"XVIII. yüzyıl, Fransa. Kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenoulle, tüm insancıl duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten bile çekinmeyen biridir. Herkesin, her şeyin kokusunu alma, dilediği tüm kokuları üretme konusunda gerçek bir dâhi olan bu genç adamın, kendi kokusunun olmadığını, bu nedenle insanların kendisinden koku alamadıklarını anladığı gün dünyası başına yıkılır. Tek çıkar yol, başkalarına varlığını hatırlatacak kokular sürünmektir."
*
Koku da, ben en çok dostumu buldum; dostumun kokusu esti burnuma. Bakalım siz kimi bulacaksınız?
-Mustafa Yıldırım - 20.02.2017