- Kategori
- Tarih
Nutuk ve 19 Mayıs 1919
Nutuk coşkulu konuşmadır. Nutuk dinleyiciye bir konudaki düşünce ve duygularını açıklamak için yapılır. Coşkulu anlatım, kendi fikrine inanmayı, bilgiyi ve geçmiş gelecek bağlantısını kurmayı gerektirir. Nutuk’ta bunu görüyoruz.
Tarihte bugün dünün, yarın bugünün etkisindedir. Siyasette, Ulus namına bugün yapılanlar; dünün devamıdır ve geleceğin adım adım inşasıdır. Dünü iyi değerlendirmek, bugün doğruları yapmak, yol almak, gelişmek için şarttır. Ancak bu sayede Ulusumuzun geleceği daha iyi olabilir.
Osmanlı endüstriyel devrimi kaçırmıştır (1760-1840). Pozitif ilimleri, matbaayı, okuryazarlığı önemsememiştir. Coğrafyasında yaşayan etnik ulusları üzerinde özellikle Kilisenin olumsuz, ayırıcı etkisini önleyici tedbir almamıştır. Bu ulusları bir arada tutamamış tır. Yeterince gelişmiş ürünler üretemediğinden pazar olmuş ve imparatorluktan yarı sömürge durumuna düşmüştür. Neticede üç asırda Sevr’e gelmiştir. Osmanlı gibi çok sayıda etnik uluslu olan Rusya’nın neden 1600-1920 döneminde geliştiğini incelemek faydalıdır.
Nutuk’ta, yaşamak için çok yüksek bir bedel ödediğimizi görüyoruz. Zorla uygulanması hedeflenen Sevr’e karşı çıkarak milletimizin büyük fedakârlıklarıyla, şehitlerimizin kanıyla Lozan’da nasıl yaşama hakkını elde ettiğimizi görüyoruz.
Hatıratlar Tarihi renklendirir. Tarihi öğrenmek önemlidir ve olayları yaşayanların hatıratları okunursa konular daha iyi değerlendirilir. Hatıratların tarihi eser, yazanın görüşleri olduğu ve belge olmadığı dikkate alınmalıdır. Bazı hikâyelerde “Cennetten üç elma, hikâyeyi yazana/söyleyene, dinleyene, özünü anlayana birer tane verilmektedir”. Siz elmaların “Tarihi yapana, yazana, okuyup anlayana” verildiğini ve tarihi öğrenmenin kişiye mutluluk verdiğini düşünün.
Nutuk hatırattan fazladır. Nutuk okurları onu bir tarih kitabı gibi değil, hatırat olarak değil, belgelere dayalı bir hikâyeyi okur gibi okuyabilmektedir. Nutuk okunduğunda M. Kemal paşayı ve dönemin olaylarını daha iyi öğrenmekteyiz.Tarih sadece merak konusu değildir. İnsan davranışı hakkında değerli dersler verir ve yanlış varsayım yapmayı engeller.
Nutuk’ta görülür ki M. Kemal paşa hesap adamıdır. Başarı için atılgan, gerekli tüm adımları riski en aza indirecek şekilde atan, başarısızlık tehlikesine karşı ise ihtiyatlı ve hesapçıdır. Özellikle göreve uygun kişi seçmekte, arkadaşlarının, astlarının yeteneklerini ve eksiklerini iyi bilmekte, onlara görev verirken bunları dikkate almaktadır. Gücünü milletin temsilcisi TBMM’nin meşruluğundan almaktadır.
Aynı olaylar ile ilgili farklı görüşler, farklılık sebepleri ve ayrıntılar önemlidir. Tarihi öğrenip, anlarken olayların arka yüzlerini incelemek faydalıdır. Örneğin Refet bey Konya’da vali Cemal beyin Ulusal güçlere itaatini sağlamak, oradaki kalkışmaları önlemek için Eylül 1919’da Sivas’tan Konya’ya giderken telgrafla İkinci Ordu Müfettişi olmak istiyor. M. Kemal paşanın bu unvanı ona verecek durumu yoktur. Bizler Nutuk’u okurken Refet beyin bu müşkül zamanda rütbe ve makam peşinde koşmasına kızıyoruz. Ama Refet bey bu unvan ile giderse Konya’da halkın kendisine itaatinin daha kolay olacağını düşünüyor. “O zaman Konya’daki Vali halka zulüm ediyordu. Ben Sivas’tan yalnız başıma çıktım. Yanımda bir yaver, bir çavuş vardı. Konya’ya üç kişi olarak girdim ve Konya’ya hâkim oldum. Vali Cemal bey kaçtı ve Konya ahalisi beni selamlamaya geldi” demektedir. İki görüş, olaylara farklı bakışa birer örnektir.
Nutuk, İstiklal savaşının belgelere dayalı bir güncesi niteliğindedir. Nutuk, 1919-1927 döneminin üst düzeyde ve ilk elden tutulmuş belgelere dayalı siyasal tarihidir. Orijinal Arap harfli metin 627 sayfa, belgeleri ise 303 toplam 930 sayfadır.
Belgeler Tarihçi için veri kaynaklarıdır. O zamanın siyasi, sosyal, ekonomik durumunu yansıtırlar. Söylenen gerçek sözler, ifadeler belgelerdedir ve sonradan değiştirilmiş ifadeler değildir. Onun için Nutuktaki belgeler kıymetlidir.
Nutuk, Milletimize bir hesap vermedir . “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyet’e inananlarla, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır” diyen M. Kemal’in tarihe hesap verdiği, not düştüğü, tarihi yapan ve yazan olarak 1919-1927 döneminin ve 1919 öncesi anlayışın incelenmesine görüşleriyle kolaylık sağladığı bir eserdir.
Nutuk, gelecek kuşaklar için yol göstericidir. Bir başucu kitabıdır. Günümüz Türk insanının bağımsız Türkiye’ye ulaşılabilmesi için verilen mücadeleyi bilmesini sağlamaktadır. Ulusumuzun geçmişi öğrenerek, gelecekteki tehlikeleri önceden sezebilmesine yardımcıdır.
M. Kemal paşa olaylar, olayların akışı ve yapılan mücadelenin büyüklüğü konusunda bizi bilgilendiriyor. Sorunlarla ilgili uygulamalarını, çözümlerini anlatıyor. Ülke ve Ulusun gelecekte yararlanmasını öneriyor.
Nutuktaki bilgilerden şimdiki zamanda yararlanabiliriz. Nutuk olabilecek tehlikelere karşı duyarlı olmamız yanında, geçmiş zamanın olaylarından şimdiki zaman kararlarını verirken yararlanmamıza yardımcıdır. Bilgi ve Uygulama alanı, paranın yazı ve turası gibi, ayrılmaz bir bütündür. Nutuk’ta insanların ülkesini koruma azim ve iradesini ve yaptıkları fedakârlıkları öğreniyoruz. TBMM’nde Erzurum Milletvekili Durak Sakarya’nın 25 Temmuz 1921’de kürsüden “Hiç birimiz şehitlerden daha önemli değiliz. Gerekirse Ankara’da savaşır, ölürüz” sözlerini işitmek bizi gururlandırıyor.
Nutuk’ta savaşı etkileyen faktörlerin kıymetlendirilmesini görüyoruz. Savaşlar insan, makine, silah, cephane, gıda, giyim, eğitim ve parayla yapılmaktadır. Savaşın yapıldığı yerin özellikleri, hava şartları, savaşanların etik değerleri, komutanların analiz güçleri, askerleriyle iletişimleri, hataları görme ve gidermedeki çabuklukları, örnek oluşları, sabırları ve hedefleri savaşın seyrinde önemlidir. Ayrıca, kullanılan lojistik araçların ve mevcut durum nedir sorusunu cevaplayan gözlem cihazlarının sağladığı imkânlar, silahların özellikleri ve kullananların yetenekleri, oluşturulan gücün büyüklüğü, devam süresi, ihtiyatların gerektiğinde kullanılması, savaş masraflarının uzun süre karşılanabilmesi sonuçları etkileyebilmektedir. Bir savaşı kazanan varsa kazananın iyi yaptığı şeyler, kaybedenin yaptığı hatalar incelenmeli ve ondan “alınan dersler” olmalıdır.
Karar alınan dönemin anlayışını ve ekonomik durumunu bilmek yararlıdır. Birinci Dünya savaşında ölü yaralı kayıp toplamı bir milyona yakın olan Osmanlı Devletinin savaş dışındaki kayıpları da önemlidir.Halkın kayıplarında üretim yapacak, çalışacak erkek nüfusun askerde olması, yeterli besin sağlanamayışı, aşıya olan güven eksikliği, salgın hastalıklar, kadercilik, barınma ve giyimin yeterince sağlanamayışı özellikle 1916 yılından sonra kökeni tifo, kolera, trahom, verem, sıtma, çiçek, frengi, cüzzam gibi hastalıklara ve kıtlığa dayanan ölümlere sebep olmuştur. Halkın yarıya yakını sağlıksızdır. Genç kız ve kadınlar erkek doktora muayeneden çekinmektedir. Üfürükçülerden medet umulmaktadır. Kurtuluş savaşı 1919-1923 dönemi bu tür kayıpların aynen devam ettiği bir dönemdir. 1921 yılında doktor sayısının 321 kişi, 40 bin kişiye 1 doktor, olduğu söylenmektedir. (2018 yılı doktor sayısı 150 bin, 550 kişiye 1 doktor).
Nutuk’ta bağımsızlık meşalesinin çok zor yakıldığını görüyoruz. Halkta savaş bıkkınlığı, fakirlik, açlık varken, hastalıklar yaygın iken kulluğu reddetmek, bağımsızlık ve ulusal egemenlik isteklerini harekete geçirmek zordur. M. Kemal paşa bağımsızlık meşalesini yakmış, Türk’ü aydınlatmıştır.
İstiklal savaşında ordunun ihtiyacının karşılanması önemli sorundur. Silah ve cephane temini yanında Ordunun beslenebilmesi, giyiminin sağlanması, atların gıdası önceliklidir. Nutuk’ta özellikle Refet beyin Savunma Bakanı olarak askerin beslenmesi, giyimi için gayretleri değerli görülmektedir. M. Kemal paşa zaferi canlandıran bir ressamın tablosunu görünce “İstiklal savaşında askerin ve atların beslenemediğini, çok zayıf olduğunu” söylemiştir.
Savaşın insan kaybı ve finans maliyetleri tahmin edilenden yüksektir. Tüm bu yukarıda belirtilen faktörleri dikkate almayanlar, bütünlük içinde düşünemeyenler, savaş zaman ekseninde ilerleyince yenilgiyi tatmakta ve başarısız olabilmektedir. Savaş maliyeti, fiili savaş bitse bile savaşanların sağ kalması daha sonra yıkımın giderilmesi, yaralıların topluma kazanılması masrafları devam etmektedir.
Tüm uluslarda savaşın finansmanı zordur. Enflasyona sebep olan para basma, vergi artışı, ülkenin borçlanması, mevcut varlıklara el konması, tüketimin karneye bağlanması, üretilenlerin savaşanlara sevki gibi tedbirler şarttır. Nutuk’ta yokluklar içindeyken yapılan hazırlıkları öğreniyoruz.
Tarihi yapan ve yazan farklı olmalı mı? Bazı tarihçiler objektif değerlendirme için tarih yapan ve yazanın farklı kişiler olması gerektiğini söylüyorlar. Doğru olabilir. Nutuk eseri ile onların şansı kaybolmuş değil. Tarihi yazanlar olayları, yazılanı inceleyebilir, eleştirebilirler. Nutukta tarihi yapan ve yazan aynı olursa, olaylar nasıl görülüyor, yeni bir pencereden bunu öğreniyoruz. Tarihi yapanın yazması önemlidir çünkü tarihi yapan, tarihi yazanın birikiminden daha derin bir analiz gücüne sahiptir ve olayların derinliğine içindedir. Buna rağmen M. Kemal paşa, “Tarihi yazmak, yapmak kadar önemlidir” diyerek alçak gönüllülük göstermekte ve tarihi yazanları önemsemektedir.
Bağımsızlık ve Ulusal Egemenlik, Ulusların yaşamında önemlidir. Nutuk’ta “Bağımsızlık ve ulusal egemenliğin bir ölüm kalım meselesi olduğu, hak eden ulusların elde edebileceği” belirtilmektedir. M. Kemal paşa milliyetçidir. Tüm İngilizce yayınlar Ulusal güçleri “Kemalist Nationalists” diye yazar. Türk Ulusu ve onların temsilcisi Kemalist Milliyetçiler, dış düşmanlarıyla ve onların içerideki destekçileriyle mücadele etmiş ve bu mücadele başka ülkelere de yol gösterici olmuştur.
Nutuk’ta (1) Ulusun birliği, (2) Meclisin milli irade kararlılığı, (3) Ordudan daha önemlidir. Devlet ve Ulus hiçbir zaman iç sorunlarına yaklaşımda refah, demokrasi, bağımsızlık gibi ana konularda müştereklerini kaybetmemeli ve iktidar, muhalefet farklılıkları abartılmamalıdır. İç meselelerini abartan, içine kapanan ve iç tartışmalarla uğraşan Uluslar dış meseleleri yeterince takip edemezler. Sonuçta zamanın ruhunu yakalayamazlar. Abartmanın karşıtı, farklılıkları görmezlikten gelmektir ve bu da doğru değildir. Farklılıklar için çözüm gerektiren konular müştereken halledilmelidir. Milletin meydana getirdiği cephe (birinci cephe) ve Meclis’in gücü (ikinci cephe) korunduğu sürece yıkılma olasılığı azalır. Üçüncü cephe olan Ordunun eksiklikleri zaman içinde düzeltilebilir. Bu üç cephenin sağlamlığı ve kararlılığı bağımsızlık için şarttır.
İstiklal savaşı sonrası kurulacak düzen için düşünceler farklıdır. M. Kemal paşa, başlangıçta müşterek bir amaç için bir araya gelen ve var gücüyle çalışan Osmanlı subaylarının, sonradan birbirine yabancılaşmasını, beraberliklerinin bozulmasını, fikir ayrılıklarını Nutuk’ta anlatmakta ve bu değişimi o kişilerin fikirlerinin farklı zirvelere sahip olmasına bağlamaktadır. İstiklal savaşına katkı yapanlar, savaş sonrasında yönetim konularında farklı düşünmekte ve yapılacak işlerde fikirlerinin alınmasını istemektedir. Cumhuriyetin ilanı, Saltanat ve Hilafetin kaldırılması ile fikir ayrılıkları başlamıştır. Kazım Karabekir paşa, anılarında Nutuk’u taraf tutan bir eser olarak görmekte ve detaylar üzerinde durulduğunu, esasların ihmal edildiğini belirtmektedir. Olaylarda çok sayıda kişinin emeklerinin geçtiğini ve bunun hatırlanmasını istemektedir. İsmet paşanın “Nutuk siyasi bir belgedir “ dediği ifade edilmektedir. Dönemin önemli kişileri arasında farklı görüşler olması doğaldır.
Nutuk’u okurken üç safha vardır. Savaş, Devletin Kurulması ve Devrimler Birinci safhası savaş dönemidir. Yurdu kurtarmak için kenetlenen, istiklal savaşını yapan komutanların ve Ulusun müşterek işbirliği vardır. İkinci safha Devletin kurulması, Cumhuriyetin ilanı ile başlayan dönemdir. Bu dönem de fikir ayrılıkları olmuştur. Nutuk’ta ortaya çıkan düşünce ayrılıkları yeterince açıklanmaktadır. Bu dönemde baştan beri M. Kemal paşanın yanında olan öncü kişiler Rauf bey, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve Refet paşalar ayrılmıştır. İsmet paşa ve Fevzi paşa, M. Kemal paşa ile birliktedir. Üçüncü safha Devrimlerin yapılış dönemidir. Konular güncel, taze olduğundan Nutuk’ta detaylandırılmamıştır.
Nutuk için 1927 yılı neden seçildi? Nutuk için 1927 yılının seçilmesi muhalefetin azaldığı, bazı devrimlerin henüz gerçekleştirildiği M. Kemal paşanın “Bugüne kadar neler yaptık?” sorusuna cevap aradığı bir yıldır. Olaylar kronolojik olarak anlatılırken, yaşanan an ile geçmiş zaman ilişkilerine de değinilmektedir.
Bizdeki yaygın yanılgı, “Ben tarihimizi iyi bilirim” yaklaşımıdır. İnsan aklı, konular için kendisine basit bir özet yapar ve konunun saklandığı özgün yerdeki/hafızadaki kapasitesini kullanmadıkça asgariye indirir, veri (data) ekonomisi yapar. Bir konuyu hatırlamak istediğinizde konuyla ilgili muhtelif yerler uyarılır. Az ilgilendiğiniz konular yeni şeyler öğrenmek için unutulur. Sık ilgilendiğiniz konular, beyninizde muhtelif ilgili yerleri aynı sıklıkta uyarır ve konuların derinliğine inme arzunuz artar. Kendinize sorular sorarsınız. İşin içine, detaylara girince öğrenmek istediğiniz, sorguladığınız konular artar. Tarihi iyi bildiğini düşünen kişi, bilgisini artıramaz ve algılarını tarih konularına kapamak gibi bir hata yapar. Ayrıca, film dizileri, otomobil satıcısının aksesuar özelliklerini abartması gibi, bazı olayları gerçeğinden abartılı anlatır. Olayları gerçeklere dayalı, objektif algılamak daha doğrudur. Benim neslim ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede istiklal savaşı ile ilgili aynı bilgileri dört kez okumuş, dinlemiş ve öğrenmiştir. Tekrar iyidir ama derinliğine öğrenmek daha üstündür. Bu sağlanamamıştır.
19 Mayıs 1919 harekete geçiş, meşalenin yakılış tarihidir. Ancak M. Kemal paşanın İstanbul’da kaldığı 13 Kasım 1918-15 Mayıs 1919, yaklaşık altı ay planlama dönemi de önemlidir.13 Kasım 1918’de M. Kemal paşa trenle Adana’dan Haydarpaşa garına gelmiştir. Aynı gün İtilaf Devletleri ve Yunanistan 61 gemilik bir donanma ile İstanbul’a toplarını doğrultmuş, İstanbul fiilen işgale uğramıştır. Trenden inen M. Kemal paşa için aynı trenle İstanbul’a gelen askerlere bir çavuşun gür bir sesle “Dikkat, M. Kemal paşa. Selam dur” komutu verdiği paşanın selamlandığı ve “Nerede beraberdik” sorusuna “Çanakkale” dendiği çavuşa ”Emir geçir. Herkes evine, köyüne silahıyla gitsin” dendiği söylenir. Yaver’i işgal donanması için paşanın “Geldikleri gibi giderler” dediğini belirtir. Altı ay muhtelif alternatifler değerlendirilecek ve en doğru karar “Ya istiklal ya ölüm” seçilecektir. Anadolu'ya geçiş kaçınılmaz olacaktır. M. Kemal paşaya doğum tarihi sorulduğunda 19 Mayıs der. Hepimize kutlu olsun.