Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

O bakışlar artık burada oturmuyor

O bakışlar artık burada oturmuyor
 

Deneyim: Ama idrak edilerek yaşanan, ama idrakinde olmaksızın kazanılan. Yaşanan tüm anların ardından, elimize tek kalan.

Toplamına verilen ad ise: Yaşam!... Birileri vardır hayatlarımızda; yerleri değişmese de zaman içinde dönüşen. Ama ne olursa olsun değişmez şekilde varlıklarına duacı olduğunuz, kılına zarar gelmesinden son derece korktuğunuz, canınızda can olmuş, gün gelmiş size yar olmuş, gün olmuş zaman dolmuş eni sonu dost olmuş kişiler... Ama her zaman arkadaşın, en mahrem günlerin anısına hala bile sırdaşın olan kişiler. Birileri vardır yerini bilseniz de o yerde sabit tutamazsınız onu. Civa misali, o kendi akacağı yolda akar. Tutmaya çalıştıkça kaçar. Eş zamanlı denk düşmezse ilişki; dönüşür, gün geçtikçe değişir yıpranır ve kırılganlaşır. Dostluklar çoğunlukla baskı ve gerilim kaldırabilselerde, aranızdakine siz sözsüz bir mutabakata vararar şekşeklen dostluk da diyor olsanız,asıl olan, yüreğinizidir. İlişkinin hafızasının verileri buradaki sensörler yardımıyla toplanır.

İşte o yüzdendir ki: Aslında bilipte dile getiremediğiniz, önüne geçemediğiniz, göz ardı edemediğiniz ve vazgeçemediğiniz bir şekilde bundan farklıysa o derlenecek veriler bir gün gelir bunu kaldıramaz olur, o hassaslaşan dengeler... İki kalp arasında olanlar, dışa vurulanlar, vurulupta halen konuşulmayanlar… Hissedilenler, hissedilip kabul edilmeyenler, kabul edilse de yaşanmayanlar, böylelikle şefaflaşamayanlar gün gelir başlar mevcut olan dengeleri bozmaya. Ve sonucunda ilişkileri koparmaya kadar varabilecek bir yola sokmaya. İlişkilerde tamiri mümkünken, görmezden gelinip tüm es geçilenler sizin tarafınızdan unutulmuş gibi de gözüksede ilişkinin kendine has bir hafızası var. Ve o biriktiriyor. Siz biriktirmiyor, bağışlıyor, umursamıyor, unutuyor da olsanız, inanın o biriktiriyor. Yaşananlar neticesinde bizler ilişkilerde ki dönüşümlere; adapte olabilsekte, yüzyüze geldiğimizde gerekli mesafe ve duruşu edinebilsekte dediğim gibi o bizde çok daha tutucu olabiliyor Ve olan bitenin ve konuşulup tedavi edilmeyenin yaralarını "ilişkinin hafızası" unutmuyor. Siz dile getirmesenizde ilişki konuşuyor.

O konuşurken siz sustuğunuzda araya bu defa: Adım adım kazılan hendekler, hendeklerin oluşturduğu uçurumlar, kaygı ve korkulardan inşaa edilen başı dumanlı dağlar ve böylelikle ilmek ilmek örülen duygu sızdırmaz duvarlar girmiş oluyor... Bir sabah bakıyorsunuz ki; gözlerinin içine baktığınızda gördüünüz kişi artık o adreste oturmuyor. Kapılar duvar. O artık, o evde yok. Belli ki, o adresten çoktan taşınmış ve siz bunu şu anda fark ediyorsunuz. İşte o an o kare öylece donuyor.

Bunu ilk fark ettiğiniz o an: Hafızanıza; siz soluk aldıkça çakılı kalacak şekilde giriveriyor. Ve objektif ağır ağır geriye doğru uzaklaşıyor...

Şimdi final sahnesine bakalım: Göze çarpan kırgın ve çekingen ümidini çoktan ardı sıra bırakmış kapalı bir kapı önünde mesafeli bir bedendili takınmış bir halde de olsa aslında hiç de yabancı olmadıları belli olan iki kişi... Bir kadın ve bir erkek... Kadın; gözlerine bakıp tanımaya çalıştığı yabancıya, onun bu adresten ne zaman gittiğini sormaya bile cesaret edemiyor. Adamsa; gözlerini kadından kaçırıp başını yere eğerek, artık ona bakmaktan dahi kaçınır bir halde. Ve perde ağır ağır kararıyor.... Siyah ekranda kayan yazıların belirme vakti gelmiş belli ki.

Tüm hikayenin özeti geçerken satır satır gözlerinden, en son beliren yazı ise şu oluyor: "Onlar, artık hayatlarına neyi katarlarsa, hayatlarının da ona dönüşeceğini, biliyorlar. "

Sevgi ve ışıkla

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..