Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '15

 
Kategori
Deneme
 

O’nun kalbi

O’nun kalbi
 

Ve bir söz iyilik özünde söze uzanmaktı sen elinden geleni yaptığında ve düşünme, denize at denize at, deniz bilmezse Hâlık bilir.


O’nun kalbi

Sevmelerin birikiminden geleceğe sığındıran o’nun kalbiydi. Olumlu olumsuz sonuçları bir duaya sığınmaktı. Alnını secdeye koymaktı ve o yüce Kuran-ı Kerimin kalbinden yol almaktı aşka. Düşlerinden sabırla yürüyen o ışığa uzanmaktı. Ya içini ısıtacak ya da bedenini. Gizli bir hazine gibi o ömre hazırlanmaktı. Elinden geldiğince eksiklerinle noksanlarınla en güzel anı yakalamaktı.  Ya beyazı olacaktın ya da siyahı. İçi dışı bir huzura varmaktı.

Kaygıların seçimlerin doğruluğuna umutla ulaşmaktı. Düşünsene bir duaya sığacak kadar varsan ne kaybedebilirsin ki.  Bir adım atmak büyük bir cesarettir. İyiliğe yönelen her insan elbet bir iyiliğin içindedir.  Kalbince gönlü rahat olanın ve bir umudun başlangıca; O’nun kalbiyle geldiysen, elinden geleni yaptıysan üzülme. Acı sürüldüyse gözlerine ödüle hazırsındır geçici bir zamanla.  Her kaybediş bazen yenilerin başlangıcı içindir.

Kalbin ritmine ses vermeyen, nefes alış verişini yoksun eden adam kendi acılarının yangısındandır unutma. Çünkü değişmek istemiyordur aslında. İstediğini düşünemiyordur, kalbinin sıvasız odalarında. İlginin katkısız olduğunu anlasaydı varlığının sana düşlerdi. Aslında bazen insanların istekleri hiçtir öyle savunurlar kendilerini hiç olduklarında.

Sen kendi fotoğrafını çizdin samimiyetinle. Ve o’ anın başlığı oldun, o ise devamını getiremedi. Sen bir hikâyenin peşine düştün kendini bildin istediklerinin söylediklerin hep arkasındaydın. Büyük bir azimle mücadele ettin. Dalından tutunduğun hayat kırıldıysa Allah bilir de. Olacak mı olmayacak mı diye cümlelerin dökülse de avuçlarına düşünme sen elinden geleni yaptın delicesine. Kalbinin vicdanın sesine kulak veren kıymetli bir hazinedir.  İnsan yapmacılıktan taklitçilikten uzak gerçeğe yakın olmalı aşk için.

Hayat ortalıkta huzurla gezdiğin bir bahçede mırıldanmaktı sessiz ve sedasız. Yüreğinde için için barındırdığın bir aşkla yaşamaktı.

Aldın mı alacağını neyi kazanıp neyi kaybettiğini öğrendin mi o gün. Yakıp yıkılan gönlün umutların suskun bir bekleyişteydi. Aslında hep kendisinin tekrarıydı suskunluğu. Farkındalığın kendisi olamazken bir lafına bir tavrına dur derdi, düşlerim dur. Gitmesi gerekenler ve senin ağırlığını taşımamanlardır. Yenilenmeyen bir ömürde sıkışıp kalmaktansa bırakmaktı kendi dünyasına.

Şanstı bazen beklemek. Belki de vakitli vakitsiz hak etmekti samimiyetin sınırlarında. Sebepleri sınanır doğrusu yanlışı irdelenirdi ömrün. Bazen insan yanlış yolda tanışsalar da o yol sana hep arkadaşlık ederdi. Her an umudun kıyısında tekrar görürüm diye sarılırız o Kalbe. Gözlerinden sızan bir bekleyiş uyandırmak istemezdi sabaha.

Her şey elbet bir gün geçecek yeni bir ben ve aşkla uyanana kadar. Acı da mutlulukta komşu olur içine. Öyle bir acı oturur ki kalbine bıçak saplar gibi. Acılar geleceğin teminidir. Mutluluğun anahtarıdır düşlerine. Başına gelen her şey gizlidir o gönül sokağında. Geçen her zaman çıkardığın o derslerin hocası olursun.

Ve bir söz iyilik özünde söze uzanmaktı sen elinden geleni yaptığında ve düşünme, denize at denize at, deniz bilmezse Hâlık bilir.

Adorno der ki; ‘’inanç gibi mutluluk da sahip olunacak bir şey değil, içinde olunabilecek bir şeydir.’’

 
Toplam blog
: 360
: 1251
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

İnsanlar için en güzel hediye, hiçbir masrafa ihtiyaç göstermeyen tatlı bir  gülümseyiştir. Hz. S..