- Kategori
- Siyaset
Öcalan'dan özür dileriz(!)

İmralı söcüsü Ahmet Türk
Meclisteki sözcünden duyduk:
Kendini solunum cihazına bağlı bir hasta gibi hissediyormuşsun…
Yeni yerin rahatsızmış, dar gelmiş!
Ah! ‘Sana dar gelmeyecek yerleri’ nasıl etsek de…?
…
Af edersin İmralı misafiri, af edersin…
Seni istediğin gibi rahat ettiremedik…
Ayıp ettik(!!)
Özür dileriz(!!)
Oysa sana,
Her bir tuğlası ayrı ayrı şehit mezarlarındaki topraklardan karılıp hazırlanmış, ‘ateş düştüğü yeri yakar’ fırınlarında pişirilmiş saraylar yaptırmalıydık…
Affet(!)
Gencecik yaşında yavrusunu kaybeden annelerin ve bakireyken dul kalmış genç yavukluların gözyaşlarıyla doldurulmuş havuzları olmalıydı sarayının…
Anne karnında, babasız kalmış ceninlerin düşleriyle süslenmeliydi saray duvarların!
Affet beceremedik(!)
Daha okuma yazmayı öğrenemeden kandırarak dağlara çıkardığın, dağlarda ne uğruna öldüğünü bilmeden can veren yurdum çocuğunun, hiç göremediği deniz ve okyanus esintileri ile ferahlatmalıydık odalarını…
Affet(!)
Sıcakladığında; ‘bayrağın dalgalandığı her yerde görev yaparım’ diyerek, bir köy okulunda silahı bile olmadan görev yapan; kalleş keleşlerle katlettirdiğin körpecik öğretmenlerin saçlarından hazırladığımız yelpazelerle serinletmeliydik seni…
Üşüdüğünde; hala, “ağanın pohunun üstüne poh olir mi” anlayışı içinde, maraba olmaktan öte gidememiş, toprak reformu sözünü hiç duymamış, kavruk yüzlü insanımızın kandırılmaya en hazır çaresizliğinden imbiklenmiş, sıcacık ama aldatılmış yüreğinden üflemeliydik...
Affet (!)
Yine de geç kalmış değiliz, öyle değil mi?
Sen sözcünü iyi tembihle!
Şu kış gününde en Amerikan ve en AB’sinden gelen dayatmaları Noel kutlaması sanan bu iktidarımızla emin ol; tüm o yapamadıklarımızı az zamanda yapar; ancak acı ve ihanetle beslenen seni rahata erdiririz.
Erdiririz erdirmesine de…
De’si nasıl olur bakalım?