Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Kasım '13

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Öğrenci projesi: Öğrenci kendi başına bir projedir

Öğrenci projesi: Öğrenci kendi başına bir projedir
 

Öğrenciler çoğu zaman velileri geçer yoksa dünya ilerlemezdi!


Atatürk, “öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diyeli bir asır bile geçmedi ama bizler birbiri ile anlaşamayan birkaç nesil olarak birbiri ardına geldik ve bu dünyadan gidiyoruz... Bu, o kadar hızlı bir değişim ki; öğretmenlerin, hiçbir öğrettiklerini bir daha anlatma fırsatı bulamaması gerekir.

* * *

Bir veli, çocuğuna verilen fen ödevi için tavsiye ettiğim projeyi basit bularak burun kıvırdı... Bana, 'bu dönemde öyle şeyler mi kaldı? Çok eski devirde kalmışsın' diyerek çocuğu için daha iyi(!) bir ödev konusu aramaya koyuldu. (Kendi kafasından geçen ise, “sahte paraları ayırt eden bir şey yapabilir”... diyerek çocuğu için nasıl bir ödev hazırlaması gerektiğini belirlemişti.) Çocuklarını astronot yapmaya kalkan, 10 yaşındaki çocuğunu jet pilotu olarak tescil ettirip rekorlar kitabına giren şarlatan velilerin olduğu günümüzde, kendisi için hayal ettiği işi çocuğuna yakıştıranlar da çok fazla.

“Ben yapamadım oğlum yapsın!”

Çocuklarına, yarış beygiri gibi ders çalıştırılıp mahalle komşuları ile çay partilerinde sidik yarıştıran anneler ve babalar... Çocuğunu “spor okulu” diye çevremizi saran fıtbol kulüplerine yazdırıp “milyon dolar” hayalleri kuranlar da bundan farklı değil. Bu ebeveynler, iğrenç emellerini; ‘çocuklarının iyiliği için’ yalanının arkasına saklayan adi fırsatçılardan başka bir şey değildir. Kara cahiller!  Hayatı boyunca hiçbir sorumluluğa girmediği için çocuğunun sorumluluğunu, beygir yetiştirmekle bir zannetmesi de çok doğal...

Koş yavrum, koooş!”,

Daha hızlı, daha!, Bak anneni, babanı utandırma!”,

Biz seni yetiştirmek için az uğraşmıyoruz. Bunun bedelini öde!

İşte, bu sözleri duyduğunuz ana babaların çocuklarına acıyın! Çünkü ne yazık ki, ülkemizde, devletin yada kamu adına bir kurumun; o çocukları bu ebeveynlerin elinden alması gerektiğini bilen bir sistem yok!

Olur-olmadık her platformda taklit ettiğimiz ‘Batı’, en basit ihmalde bile çocukları korurken bizler, vasıfsızlığı arttırmak için daha çok üremeyi teşvik ediyoruz.

PROJEYE DÖNELİM:

O veliye, çocuğunun yaşına uygun, basit ve kolay yapılabilir bir deney düzeneği tavsiye etmiştim. Deney düzeneği basit olmakla beraber, fen deneyi ödevlerinin amacı olan; bazı fizik kurallarını öğretmekteydi. (6. sınıf öğrencisi için tavsiye ettiğim deneyde kullanılan fizik kurallarını o velinin dahi bilmediğine eminim.)

Deneyin gerçekleştirilme aşamaları kurgulanırken: Öğrencinin, düzeneğin çalışma prensiplerini açıklayabilmesi için bazı fizik kurallarını bilmesi gerekiyordu. Deney, ödevi yaparken bu kuralları öğrenmesini sağlayacak bir düzenek içeriyor. Projeyi anlatırken, basitten derine doğru giderek istediği kadar karmaşıklaştırabilmesini sağlayacak esneklikte bir teorik arka planı var. (Aynı teori, 4. sınıftan tutun da, mühendislik öğrencilerinin fizik derslerine konu olacak kadar esnek.)

Ama veli, çok basit buldu, çocuğuna yakıştıramadı, beğenmedi.

İşte, çocuklar böyle velileri çok kısa sürede geçer. Ebeveynlerinin vizyonu, çocukların vizyonunun yanında çok sığ kalınca ne olur biliyor musunuz? Çocuk durdurulur.

Ya çocuk ebeveyninin durdurma hamlesine boyun eğer ve kendisini frenler.

Ya da durdurma girişimlerine rağmen çocuk kendi yolunu çizer ve ebeveynleri ile iletişimi gün geçtikçe azalır. Eğer o çocuk, üniversite gibi bir şans yakalarsa bu şans onun evden kopuşu olur. Bu kopuş, ebeveynin yaptığı hatayı anlamasını sağlar mı bilemem ama artık çok geçtir.

Ne için çok geç? Ebeveyn için, okul için, öğretmen için, rehberlik servisi için... Ama çocuk için? Eğer kendi başına ayakta durmayı başarmışsa, bu saydıklarımızın hepsini bir kenara atabilirsiniz...

Öğretmenler, öğrencilerine verdikleri ödevleri ebeveynleri yapsın diye verecek kadar aptal olabilir mi? Evde, büyüklerine ödev yaptıran çocuklar, başarıyı kendilerinde mi sayıyor? Öğretmen ebeveynleri yarıştırmak için çocukları aracı yapıyorsa, “en becerikli velisi olan, en yüksek notu alır” mantığı çıkar. Böyle bir saçmalık, hem eğitim, hem de öğretim sistemi için utanç verici bir durumdur!

Eğitim, eğmekten gelir. Eğmek şekil vermektir. Öğretme işinde en önemlisi öğrenmeyi öğretmektir. Öğrenmeye eğitilen, zaten bir süre sonra öğretmene de gerek duymaz!

Sadece öğrenen, öğretilenlerden öte gidemez. Ancak, “eğitilen”, öğrendiklerini eğip şekil vererek yeni bilgiler üretir. Hani, kaşif değimiz, mucit dediğimiz insanlar var ya; böyle ortaya çıkar!

Hep sevgi ile kalın.

Murat SEVGİ

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara