- Kategori
- Eğitim
Öğrencilik

öğrenciler
Bildiğiniz üzere bugünlerde üniversite tercihleri yapılıyor. Öğrenciler uzun bir maratonun ardından sınava girdiler ve sonuçlarını aldıktan sonra tercihlerini yapmaya başladılar. Sınava hazırlık dönemi kadar stresli olan tercih döneminde öğrenciler bir çok sıkıntı yaşamaktadırlar. Hangi bölümü seçecekleri konusunda ve hangi üniversitede okuyacakları konusunda kararsızlık yaşamaktadırlar. En önemli sıkıntılardan birisi de şehir dışını tercih edecek öğrenciler için barınma sorunudur.
Bu sınav maratonu ta ortaokuldan başlamaktadır aslında. Öncelikle liselere girmek için sınavlar, sonra lise dönemi boyunca önce alan seçimi sonra da üniversitelere hazırlık ve sınav. Üniversiteden sonra da yüksek lisans için sınav vesaire. Ha bir de lisedeki sınavlar, üniversitedeki vizeler ve finaller… Gördüğünüz üzere hayatımız sınavlardan oluşuyor. Yılların bilgi birikiminin bir sınavla sınanması ne kadar doğru acaba. Ya da sınav sisteminin bir türlü oturmaması ve ortalama 4 yılda bir değişmesi. Tüm bunlar öğrencilerin stresini daha da arttırmaktadır. Bu yüzden de orda burda dolaşan başarısız insanlar ve bir yığın işsiz ordusu.
Sadece üniversiteye girmekle de iş bitmiyor maalesef. Başarılı bir üniversite hayatı geçirmek de yetmiyor. Bir öğrenci sadece diploma için mezun olursa o okul öğrenciye bir şey katmaz. Öğrencinin de kendine katacak çok şey vardır. Üniversite sadece ona yardımcı olur. Tamamını okuldan bekleyemeyiz değil mi? İşte bu yüzden üniversite dönemi boyunca çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmak ve bölüm ile ilgili çalışmalarda bulunmak gerekir. Ama bu arada da derslerine de aynı özeni göstermelidir.
Kimileri üniversiteyi, özgür bir ortam, nerde sabah orda akşam, eğlence şamata olarak nitelerken, kimileri de okuldan kütüphaneye, kütüphaneden okula sadece ders çalışarak geçirilen bir yer olarak nitelemektedir. Oysa ki bu ikisinin tam ortasında durmayı bilmek gerekir. Gerektiğinde gezip eğlenmeli, gerektiğinde oturup ders çalışılmalıdır. Öğrenciler de bunun bilincinde oldukları halde, çoğusu bunları gerçekleştirememektedirler. Hele ki sınavlara çalışma sistemindeki bozukluklar. Günü gününe çalışmak yerine, her sınava bir akşam önceden şöyle bir göz gezdirerek çalışmayı tercih ediyorlar. Ve sonra da sınavdan başarısız olmaktan yakınıyorlar.
Aslında tek suçlu öğrenciler mi? Üniversitenin ilk yıllarında bunlar uyum probleminden dolayı olmaktadır. Üniversite yöneticileri, öğrencilerinin üniversite yaşamına daha sağlıklı uyum sağlamalarını ve daha sağlıklı bir üniversite yaşamı geçirmeleri için çalışmalıdırlar. Her şeyi öğrencinin kendi kaderine bırakmamalıdırlar. Onlara gereken psikolojik desteği de vermelidirler. Öğretim görevlileri öğrencilerle daha yakın ilişkiler kurmalıdırlar. Ancak bu şekilde öğrencinin daha da başarılı olmalarını sağlayabilirler. Öğrencileri yarış atı gibi yarıştırıp da, sınava hazırladıkları gibi onları hayata hazırlamaları gerekir. İşte ondan sonra öğrencilerden gereken başarıyı göstermelerini bekleyebilirler. Öğrencilerin de üzerine düşenleri yapmaları gerekmektedir. Üniversite hayatı boyunca kendilerini hiçbir şeyden mahrum bırakmamalıdırlar. Ancak bu şekilde hayat karşısında ayakları daha sağlam yere basar ve hiç çekinmeden iş hayatında başarıdan başarıya koşarlar.