- Kategori
- Eğitim
Öğrenimde değişim şart!

Sınavlar Gençlerin Üzerindeki Baskının Sembolü..
Demokrasilerde iki farklı görüşün karşılıklı olarak tartışılması, sorunların masaya yatırılıp konuşulması olağan bir durumdur. Ülkemizde demokrasi anlayışının halkımızın nezdinde “darbelerle” gelmiş ve gelecek olması inancı ile demokrasi algımızın bir yanılgıdan ibaret olduğunu kolaylıkla görebiliriz.
Ülke gündemine yumurta eylemi ile oturan üniversitelileri dinlemek yerine onlara “devletimizin dili” haline gelen kontrolsüz güç unsurlarını uygulamak ve “bölücü örgütler” gibi toplum önünde yargılamak siyasilerimizin vazgeçemedikleri siyasi salvolar olduğunu anlayabiliyoruz. Kendileri gibi düşünmeyeni bir çırpıda kenara atmak, taleplerini duymamak adına kendilerine uzatılan mikrofonlarda faşizm dilinin ülkemizde ne kadar geliştiğini sergiliyorlar.
İktidar ve muhalefet partisiyle kendi ezberleri dışında konuşan toplulukların dilini “bilinmeyen” olarak tanımlayan dışlayan bu ideolojinin artık geride bırakılması gerekmektedir. 12 eylül Darbesiyle ülkemizdeki özgürlüklerin, sosyalleşmenin önünün kapatılması için son adım atılmakla beraber, şuan içinden çıkılamayan, neresinden tutsanız elinizde kalan bir eğitim sisteminin içerisinde gençlerimizin yok olmasını hep birlikte izliyoruz.
Siyasi iktidarların ve bu ülkede ağırlıklarını her zaman hissettirmek isteyen güçlerin 12 Eylül icadı olan YÖK kurumu üzerindeki oyunları eğitim sistemimizin bu duruma gelmesindeki en önemli sebeptir. Merkeziyetçi ve ideolojik değişimlerle her zaman elde tutulma çabasında olan bu çürümüş yapı, öğrenciler başta olmak üzere ülkemizdeki eğitimin önündeki en büyük engeldir. Yapısında bölgesellik ve sivil iradeyi barındırmayan bu kurum, öğrenciler arasında yükseltilen seslere karşı kulağını tıkamış bir haldedir. Üniversitelerin Bilim ve akademik görünümden uzak olması, kırsal bölgelerdeki mahalle baskısı ve ideolojik yaptırımlar öğrencilerin belini bükerken buna seyirci kalan bir kurum varlığını, eğitim sisteminin bütünlüğü olarak görülmektedir.
Üniversitelerin özerklik ilkesinin kendi içerisinde barındırdığı 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası ile çiğneyen, akademisyen ve öğretim görevlilerini sözleşme ile üniversitelere bağlayan bu yapı, sözleşme bitiminde insanları kapı önüne koyma özgürlüğüne sahiptir. Kendi bünyesinde öğretim veren insanların bile gelecek konusunda kaygılarına cevap veremeyen, özerlik anlamında sınıfta kalmış bu yapının, ülkenin geleceği olarak görülen gençlere nasıl bir öğrenim verebilecektir? Öğrencilere müşteri gözüyle bakan, sorunlara ilgisiz kalan, yönetim işleyişinde yer vermedikleri bu gençlere karşı ne kadar samimi ve içten olduklarını nasıl ispatlayabilirler?
Sorunların Çözümü
Öğretim konusundaki sorunların gerçek anlamda çözmek adına bir irade oluşturulmak isteniyorsa herkesin fikirleri ve katkısıyla oluşan bir dil geliştirilmelidir. Her kitleyi ve özgürlükleri kapsayan “ileri demokrasi” olarak dilimize plesenk olmuş ama uygulama konusunda irade gösteremediğimiz bir dil olmalı. Öğrenim sorununa sadece devletin ve siyaset erki tarafından tartışmasından vazgeçilip, akademisyenler, öğretim görevlileri ve üniversiteliler muhatap alınıp çözüme kavuşturulmalıdır. Her kesimin çözüm önerileri dikkate alınıp, sorunlar çıkar hesapları yapılmadan kolaylıkla çözülebilir.
Üniversite Eğitimi Konusunda Sorunlara Çözüm Olabilecek Bazı Adımlar;
EDP (Eşitlik ve Demokrasi Partisi) Adana Gençlik Meclisi Üyesi