Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Bilim
 

Öğretmen yetiştirmek ve öğretmen olmak

Öğretmen yetiştirmek ve öğretmen olmak
 

24 Kasım yaklaştı ve geliyor, artık birkaç gün gazete sayfalarında, televizyonlarda hep öğretmenlikten ve öğretmenlerden söz edilir, parlak sözcüklerle. Hepsi bu kadar, ondan sonra unutulur öğretmenler ve öğretmenlikler, her şey eskiye döner. Oysa eğitim ve öğretim bu ülkenin birinci sorunu bence, en önemli konusu olmalı ülkemin bu durum. Ama nerde bunu önemseyenler. 24 Kasımlarda parlak cümlelerle övülürler, senede bir gün, ondan sonra 364 gün yerilirler elleri öpülesice öğretmenler. Öğretmen okulları 16 Mart 1848 de açıldı ilk kez. İşte gerçek öğretmenler günü bu tarih olmalı bence. Yoksa 12 Eylüllerin icadı olan bu tarihler bana hiçbir şey anlatmıyor, zoraki bir kutlama. Bunu böyle yapacağınıza hiç değilse bu değerli insanlara bir maaş ikramiye verin ki bir anlamı olsun bu günün.

Ama bu durum öğretmenin yetiştirilmesi ile çok yakından ilgili bence, bir de sayısı ile ilgili. Çokluk; elbette çok olacak öğretmen, çünkü ne kadar çocuk varsa o oranda da öğretmen olmalı. Ama dediğim gibi yetiştirilme çok önemli, eğer öğretmen az ve uzun sürede yetiştirilse çok değerli olur. Üstelik herkes öğretmen olamaz, olamamalı ve olmamalı. Çünkü öğretmenlik bir meslek, bir sanat, bir aşk ve bir tutkudur. Çünkü bu meslek sevilerek, istenerek, arzu ve iştiyakla yapılmalıdır. Öğretmen her şeyden önce çocuk sevmelidir, çocuğa aşık olmalıdır, onun sesini duymadan duramamalıdır. Peki, nasıl olacak bu durum? Ölçüyü bu şekilde aldığınızda çok az ve uzun sürede yetiştirilmeli öğretmenler.

Önce öğretmen yetiştiren yüksek okullar YÖK’ün elinden alınmalı ve MEB’e bağlanmalı. “<ı>Nasıl ki subaylar MSB yetiştiriliyor, nasıl polisler içişleri bakanlığına bağlı okullarda yetiştiriliyorsa

Küçük yaşta alacaksınız öğretmen adayını yetiştireceğiniz kuruma, bir başka deyişle ilköğrenim beşten sonra. 6. ve diğer sınıflar ÖĞRETMEN YETİŞTİREN okulda olacak. Tabii öncesinde bir takım tarama ve testlerden geçirilecek çocuk, eğer yeteneği varsa öyle alınacak okula. Tıpkı 1980 öncesindeki 6 yıllık İlköğretmen okullarında olduğu gibi. Artık bu aşamadan sonra aday, MEB bünyesinde bulunan okullarda eğitimini almaya başlayacak ve yüksek okula geçerken yatay geçiş yapacak, askeri lise öğrencilerinin harp okullarına geçtiği gibi. En az 6 yıllık bir yüksek öğrenimden sonra sınıf öğretmeni olarak mezun olacak gençler. Branş öğretmeni olmak isteyenler en az 3, en çok 4 yıl daha branşlarıyla ilgili yüksek ihtisas okullarında eğitim aldıktan sonra; bu günkü tabirle Dr. unvanıyla mesleğine başlamalıdır. O zaman ne işsizlik ne boşta kalma ne de bugün olduğu gibi öğretmenlik ayağa düşer. Tam tersi omuzlarda yükselir yükselebildiği kadar.

Maalesef bu gün YÖK’ün elindeki okullarda her cinsten insan öğretmen oluyor. Hayır, olamaz böyle bir şey. Öğretmen güzel olmalı, yakışıklı, alımlı olmalı, güzel konuşmalı, hitabeti iyi olmalı, eksik azası olmamalı, kör şaşı topal olmamalı, fiziği düzgün olmalı. Kısacası mükemmel ve ideal insan tipinde olmalı. Giyimi kuşamı düzgün, hal ve hareketleri vakar ve saygın olmalı. Öğretmen sanatkâr ruhlu olmalı, çünkü dünyanın en iyi elmasını işleyecek, en değerli varlığa şekil verecek. Öğretmen aktör ya da aktris olmalı, günlük sorunlarını dersine, çocuklarının karşısına getirmemeli, annesi, babası, eşi bile ölse acısını içine atmalı, öğrencilerine hissettirmemeli. Evet, koşullar çok zor. Bu koşullara uyabilecekler ancak öğretmen olabilmeli. Ama bugün öyle mi?? Her önüne gelen öğretmen oluyor, her önüne gelen eğitim fakültesine giriyor. Beyler bu işin ölçüsü yok mu? Soruyorum yok mu bu işin ölçüsü. Sadece bu işler puanla olmaz. Yoksa alın size ölçü.

SİZE SESLENİYORUM SAYIN MİLLİ EĞİTİM BAKANI; ARTIK BU GİDİŞE BİR DUR DEYİN. YAZIK OLUYOR ÜLKEMİN ÇOCUKLARINA, YAZIK OLUYOR ÜLKEMİN YARINLARINA, İNSAF EDİN, İNSAFA GELİN. YAPIN BİR ŞEYLER. Ben ve benim gibi düşünenlerin sayısı çok azaldı, bizler gerçek öğretmen neslinin son halkalarıyız. (<ı>Yeni mezun genç kardeşlerim kusura bakmayın sözlerimle hiçbir zaman sizleri incitmek istemedim, suç sizin değil, siz de kurbansınız) Bizler de bu dünyadan ayrılırsan gerisi yok, yararlanın bizden, bizler göreve hazırız her zaman olduğu gibi. Çünkü bizi yetiştirenler böyle yetiştirdiler, mekânları cennet olsun, sağ olanlara da Allah uzun ömürler ihsan etsin.

MEB’e bağlı okullarda öyle bir ortam olmalı ki, aday burada adeta beyni yıkanırcasına öğretmenlikten başka hiçbir şey düşünmemeli. Tıpkı bizler gibi, bir başka deyişle son örneği yetmişli yıllarda yetiştirilen öğretmenler gibi, tabii önceki yıllarda yetiştirilenler daha mükemmeldi. O günün koşullarında bu yapılabiliyorsa, bu gün daha fevkaladesi yapılabilir.

 
Toplam blog
: 22
: 3684
Kayıt tarihi
: 23.04.07
 
 

Emekli öğretmenim. Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde yaşıyorum. Hayatı ve insanları seviyorum. İnsanlar..