Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Öğretmenler Günü Kutlu Olmasın!

Öğretmenler Günü Kutlu Olmasın!
 

Bundan sonra böyle sözde günleri ve geceleri kutlamama kararı aldım. Bu prensip olarak alınmış bir karar olup, gelişmeler ışığında değişikliğe de uğrayabilir.

Öyle ya kendimizi bir cümleye bağlayıp sonradan karalar bağlamayalım. Bir öfkeye mahkum etmeyelim her şeyi. Ne demiş atalarımız: Büyük lokma ye ama büyük konuşma. Biz de konuşmaktan bol bir şey yok, bari büyük olmasın :)

Gelelim günün anlam ve önemine. Benden önce ve sonra binlerce kişi günün anlamına ve önemine binaen benim söylediklerimden ve söyleyeceklerimden daha güzel, daha edebi, daha coşkulu, daha dolgun şeyler söyleyeceklerdir. Bundan şüphe yok.

Ancak çorbada tuzumuz bulunsun kabilinden ucundan azıcık bir mesaj kaygılı söylem geliştirmekten kimseye zarar gelmez herhalde. İşte tam böyle düşünüyordum ki birdenbire fikrim değişti. Fikrimin değişmesini müteakip bundan böyle bu ve buna benzer günleri kutlamama kararı aldım.

Bugün tüm yurtta, Kıbrıs’ta ve dış temsilciliklerde, okullarda, kışlalarda, yurtlarda, resmi dairelerde, gazete ve dergilerde, televizyon ve radyolarda, internette sitelerinde günün anlam ve önemine binaen defaatle söylenmiş bir yığın sözü, sanki yeni söylenmiş gibi önünüze sürecekler.

Saatler gece yarısı 12’yi geçtiği andan itibaren her şey normale dönecek. Tıpkı bundan önceki özel günlerde olduğu gibi. Tıpkı geçen öğretmenler gününde olduğu gibi. Tıpkı geçen bilmem ne gününde olduğu gibi…

Daha birkaç saat öncesine kadar öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekenler, o sorunlara eğiliyormuş gibi yapanlar bir de bakmışsınız başka bir soruna odaklanmış ve eğilmeye hazırlanıyorlar.

Az önceki soruna eğilişiniz yarım kalmıştı diye itiraz edecek olsanız, “ama bu daha mühim şimdi, hem onu dün konuştuk zaten” cevabını almanız da kaçınılmaz. Öyledir…

Böyledir biz de problemlerin çözümü. Böyledir sorunlara bakışımız. Sadece konuşuruz. Soruna eğiliyormuş gibi yaparız. Oysa ayaklarımıza bakarız eğilirken. Bağcığı çözüldüyse bağlamak için bir fırsattır bu. Yoksa soruna eğilmek dediğin nedir ki. Eğilirsin olur biter. Nasıl olsa biraz sonra doğrulacaksın!

Yani az önce kara tahtaya yazdığınız problemin üzerinden silgi geçti. Kısmet bir daha ki sefere. Belki silgi geçmeden çözümü de bulunur.

Sevgili öğretmenim! İşte bu yüzden bugün öğretmenler gününüzü kutlamıyorum. Benim kutlamamla ne değişecek. Şimdiye kadar ne değişti. Ben sıradan biriyken hem de… Oysa birçoklarının kutlaması farklı olur sanmıştık, sanmıştınız. Onlarınkinin benimkinden farkı yokmuş. Eğilir gibi yapıp doğrulmuşlar.

Ben eğilemiyorum. Eğilirsem düzeltmeden doğrulmak istemem. Eğildiğim probleme bakarım. Görürsem düzeltirim. Düzeltemezsem özür dilerim…

İyisi mi peşin peşin söyleyeyim. Benden yana umutlanmayın. Kuru kuruya gününüzü kutlamakla size bir şey kazandırmayacağım. Hem okulun her günü sizin gününüz bence. Bir gün özel kutlama ile geçiştirilecek bir şey değil ki öğretmenlik. Bir gün ile geçiştirmeye çalışanlara inat kutlamıyorum.

Bir çok sorununuz var. Onlar için de size çözüm vaad edemiyorum. Adım Hıdır bile değil. Etim yok, budum yok. Zaten umudum yok. Anlayacağınız benden pas. Bana bakmayın siz. İsterseniz kendi aranızda kutlayın yine. Ama eğilir gibi yapanlara da kanmayın artık…

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..