Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '10

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenler gününde kısa bir dertleşme

Öğretmenler gününde kısa bir dertleşme
 

Halkın % 95’nin okuma yazma bilmediği bir dönemden, eğitim ve öğretimi devir alan Cumhuriyet öğretmeni, bu gün bu oranı tam tersine çevirerek büyük bir başarıya imza atmıştır.

Öğretmen, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak toplum içinde aydın ve öncü rolünü benimsemiş ve bunu belli bir döneme kadar taşıyabilmiştir.

Öğretmenler Günü , 12 Eylül döneminde kabul edilmesine rağmen, en çok baskıyı öğretmeler bu dönemde yaşadı. Kimi hapse atıldı, kimi mesleğinden oldu. Bazıları da, yaşına yılına bakılmadan zorla emekli edildiler.

Aylarca yıllarca mahkemelere gidip sonunda beraat eden öğretmenler olmadı mı? Ceza alanların hepsi suçlu mu idi? Bir takım rastlantısal olaylardan , ezbere tanık beyanlarından veya işkence altında alınan ifadelerden ötürü geleceği kararan öğretmenlerin sayısı az değildi.

12 Eylül 1980’den bir yıl sonra öğretmenler günü ilan edildi. O günü hiç unutmam, apar topar ilçeye çağrıldık öğretmenler olarak. Okulu kapatıp gittik. İçimizde tarif edemeyeceğimiz bir duygu vardı. Ne değişecekti öğretmenler günü ilanı ile bilmiyorduk. Basından Öğretmen Evlerinin açılacağını okumuştuk. Belki de bu haber bizi meraklandırmıştı. Ordu Evi, Polis Evi, Öğretmen Evi. Ordu Evlerinin forsu belliydi. Ordu pazarları falan. Onlarla mı özdeşleştiriyorduk kendimiz? Çağrıldığımız ilçede salona girdik. Hava soğuktu. Elimizde paltolar sıcacık bir salon bekliyorduk. Ama salon buz gibiydi. Paltolarımızı tekrar giyindik. Elimiz yüzümüz buz kesilmiş, kulaklarımız kızarmıştı. Günü kutlayacaklar, salonu ısıtmayı bile becerememişlerdi. İstiklal Marşı, konuşma, önceden hazırlanmış bir iki şiir. Ve dağılmıştık köylerimize. O zaman, o buz gibi salonda düşünmüştüm, öğretmenler gününün, öğretmenlere bir şey getirmeyeceğini.

Öğretmen Evleri dediler, şimdi durumu belli; öğretmen, Öğretmen Evlerinde çoğu zaman yer bulamaz kalmak için. Büyük şehirdeki Öğretmen Evleri, öğretmenle dalga geçer gibi, öğretmenin kalamayacağı kadar pahalıdır. Ayrıca yer de yoktur hiçbir zaman. Kalanların öğretmenlikle ilgisi yoktur. Öğretmen kızıyla gelir, oğluyla, gelir, eşi ile gelir, “yer yok” denir boynunu büker ayrılır. Yalnız oyun salonları kahveyi andırır ve öğretmen burada oyun oynar, halktan soyutlanmış olarak. Eski öncülüğünü ve yol göstericiliğini yitirmiştir buralarda. Her öğretmen gününde öğretmen sorunları dile getirilir. Bir iki gönül okşayıcı söz; “cefakar öğretmen, vefakar öğretmen, kutsal meslek, öğretmenler geleceğin mimarları” öğretmen bu sözlere ne der, ne düşünür pek bilinmez.

Cumhuriyet öğretmeninin çok emeği vardır ülkemizde. Ama bunca emeğe karşın, geleceğin ülke yöneticilerine; yönetimin kutsallığını, ticaretin ayrı, yöneticiliğin ayrı ve dinin siyasete hiçbir zaman malzeme yapılmaması gerektiğini, sorumluluğu, dürüstlüğü, doğruluğu, çağdaşlığı tam anlamı ile verebilmiş midir? Vatan sevgisini, toprak sevgisini, ülke çıkarlarının her şeyin üstünde olduğunu, seçici olmayı, alın teri ile kazanmayı ve emeğin kutsallığını, bilinçli ülkesini sevmeyi kazandırabilmiş midir ? Bir asır boyunca bilimde, hangi makineyi , hangi motoru, hangi uçağı, kısaca hangi teknolojiyi kaç buluşçu ve kaç icatçı ile yetiştirip dünyaya salabilmiştir?

Selam olsun, içinde her an, o heyecanı taşıyarak, canla başla çalışmış ve Anadolu’nun her köşesine izi çıkmış, Cumhuriyetin o çilekeş öğretmenlerine. Hüseyin Seyfi-öğretmen

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..