Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '09

 
Kategori
Aile
 

Oğullar ve babaları!

Oğullar ve babaları!
 

İşte kimyamı bozan adam:)


Yaşamın kıyısında oturup düşündüğümüz çokçadır. Hemen herkesin lanetler yağdırdığı anlar olmuştur o düşünme süreçlerinde…Çıkmaz sokaklara girer, inatla sürdürürüz yürüyüşümüzü. “Belki” diye umutlanır, ardından koca bir duvar ile karşılaşıp, döndüğümüzde geriye yine kendimize çıkarız.

İç sohbetimizin ısısı yükselir, yükselir,termometre civasını akıtır içimize.Bazen de Sibirya soğukları hiç kalır. Dişler, parmaklar kilitlenir.

Bir oğlum var, 16sını sürüyor henüz; bir de kızım 23’ünde.

Oğlumun aklı başından bir karış yukarıda olmasına karşın kızım, son derece çalışkan, üretken, sosyal ve başarılı.Oğlan bana çekmiş. Kız annesine.

Lise ikinci sınıfa gidiyor Boran Arda. Okul ve dersler dışında soru yöneltirsen bir şeyler söyler. 1990’lı yılların sonlarında moda olan deyimle ‘cool’ takılıyor abi. Kitap, gazete okuduğunu hiç görmedim bu güne kadar. Varsa yoksa basketbol dergileri. Kütüphanesinin büyük, çok büyük bölümünü kaplayan basketbol dergilerini adeta hatim ediyor. Onlara gösterdiği özeni dini kitaplara gösterse İsmail Nacar’dan daha iyli bir ilahiyatçı olacağından kuşkum yok. Hele ders kitaplarına gösterse bu ilgiyi, okulda derece alacağına inancım sonsuz.

Medeni cesareti yüksek. Kendi başına kulüplere gidip kendini göstermeye çalışıyor. Profesyonel bir takımda spor yapmak dileğinde. En büyük hayali ise ABD’ye gidip streetball oynamak.

<ı>“Oğlum bari NBA oyuncusu olmayı hayal etsene” dediğimde

Alaaddin Çakıcı’yı gördüğünde vücut kimyası bozulan Kormaz Yiğit’ten daha yiğitçe bir tavır içinde:

<ı>“ Yaaa git işine baba, ben hele bir Amerika’ya kapağı atayım NBA nasılsa olur” demiyor mu! Benim kimyam bozuluyor.

Geçtiğimiz günlerden birinde

<ı>“ Baba senin makine profesyonel, beni birkaç poz çeksene” dedi.

<ı>“Olur. Uygun bir zaman diliminde çekeriz” dedim.

Birkaç gündür bana hiç pas vermiyor. Sebebini sordum

<ı>“yok bişiiiy”

Diye geçiştirdi.

Anlamam pek uzun sürmedi.

İsteğini anında yerine getirmediğimiz küçük bey bir arkadaşının kamerası ile aşağıdaki fotoğrafları çekip Facebook’ta yayına koymuş bile.

Yaşamın kıyısında düş sokaklarında gezer dururuz çokça. Yol, sonunda yine kendimize çıkarır bizi. Girdaplarda boğulacak gibi oluruz, kurtulmak isteriz bu döngüden. Oysa yaşamın gerçekleridir bunlar. Çıkmaz sokaklara gireriz çoğunca ‘belki !’ umuduyla…Farkına vardığımızda sokağın sonudur koca bir duvar. Geriye döndüğümüzde kendimize çıkarız..

Bilgisayarından aşırdım fotoğrafları. Ve burada yayına alarak kendimi affettirebilme umudu taşıyorum pişmanlıklar sağnağında.

İşte, aşağıda ki fotoğraflarda, aklı başından bir karış yukarıda gezen hercai oğlum Boran Arda.

Babası bendeniz, Amerika’ya gidip gidemeyeceğinden çok, karnesine kaç zayıf getireceğini merak ediyorum!

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..