- Kategori
- Yolculuk
Ohh mis gibi çay kokuyor

Adana - İzmir uçak yolculuğumuz, hayli heyecanlı geçmişti. Zaten günler öncesinden başlamıştı heyecanım. Oldum olası uçak yolculukları beni heyecanlandırır. Her seferinde ilk yolculuğumu yapıyormuş gibi hissederim kendimi. Stres ki , aman Allahım , düşman başına . Uçağın havalanması, inişe geçmesi, hava boşlukları (bu arada uçağın sarsılması) beni allak bullak eder. Varacağımız yere geldiğimizde, ben, bir çuval haşat kemik gibi olurum. Yani, pelte gibi . Bir de bagaj alma merasimi.
İşte o günlerden biri ...
Bayramın ikinci günü, oğlumla, Adana'dan İzmir havaalanına indik. Merasim bitti. Taksideyiz.
Oğlum , tarif ediyor taksi şöförüne , evimizin yolunu. Benim kulaklar tıkanmış, hiç bir şey duymuyor. O cin gibi kadın, boş boş bakınıyor .
Bir tanıdık sesle irkiliyorum. ''Anne anneee... Geldik , hadi insene'' "Hıı... tamam iniyorum oğlum."
Bavulları yukarı taşıyoruz...
Zile basıyoruz . Zırr..zırr....
Kapıyı büyük oğlum açıyor . Kucaklaşıyoruz . İçeriye girmemle birlikte , ohh miss gibi çay kokusu, evin içine , hatta dışarlara yayılmış . Kendime geliyorum birden...
Oğlum çayı demlemiş, fokur fokur kaynıyor çaydanlık. Biz geliyoruz diye de, sıcak sıcak simitler almış. Ohh... artık demeyin keyfime. Ne stres kaldı , ne heyecan...
Oğlumun hazırladığı o çayın tadını , hiç unutamam...