Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ismail hakkı özsarı

http://blog.milliyet.com.tr/ihozsari

08 Ocak '16

 
Kategori
Eğitim
 

Okulları açık cezaevine çevirmeyelim…

Ülkemizdeki okullara, özellikle de kenar mahallerdeki okullara gidiniz. Göreceğiniz manzara genellikle şöyledir; Okul bahçesi yüksek duvarlarla çevrilmiş, duvarların üzerine de dikenli teller yerleştirilmiştir. Dış kapı da ders olmadığı zaman kocaman asma bir kilitle kilitlenmiş, ders vakitleri de eli sopalı bir görevli kapıyı tutmuştur.

Böyle olmasının nedeni sorulduğunda alacağınız yanıt, “Yabancılar girmesin” olacaktır. Yabancı dedikleri kasabanın, mahallenin çocuklarıdır. Amaçları ise okul bahçesinde oyun oynamaktır.

Çocuklar ne yapsın? Çarpık kentleşme oyun alanı bırakmamıştır onlara.

Sayın yetkililer, bırakın diğer çocuklar da okul bahçesinde oynasınlar. Camilerin, kiliselerin, havraların kapıları kilitlenir mi hiç? En azından kilitlenmemesi gerekir. Nasıl ki buraları ibadethane yerleriyse, okul bahçeleri de çocuklara oyun alanları olmalı. Kim bilir belki de okulu sevdirmenin bir yolu da budur.

Yeri gelmişken şunu da belirteyim.

Sakıncaları Milli Eğitim’in temel amaçlarında da açık açık anlatıldığı halde; Mezarlık, hastane ve hapishane yanlarına okul yapılmamalıdır. Zira çocukların ruh sağlığı olumsuz etkilenmektedir.

- Sevgili öğretmenler; Okullar cezaevi olmasın dedim. Sizlerde gardiyan olmayın. Öğrenciler arasında sopayla dolaşmayın. Dayakla disiplin sağlandığı görülmemiştir. Çocukların 40 – 50’si kutu gibi dört duvar arasına, sıkış tepiş yerleştiriliyor. Sizler de disiplin sağlıyoruz diye kaşını oynatanın kaşını patlatırsanız, çocuklara yazık edersiniz. Disiplin sağlamak istiyorsanız: Önce tutarlı bir kişiliğe sahip olmalısınız. Mesleki bilgileriniz yeterli olmalı. Adaletli davranmalısınız. Öğrenciler arasında ayrımcılık yapmamalısınız. İşte o zaman aradığınız disiplin kendiliğinden sağlanır.

Başarabiliyorsanız eğitimi eğlenceli hale getiriniz. Çocukların gülmelerine müsaade edin. Gülmek beynin ‘gres yağıdır’. Beyin aksamlarının paslanmasını, aşınmasını önler.

Her öğrencinin kendine özgü, farklı farklı özellikleri vardır. Nasıl ki her cep telefonunun kendine ait bir pin kodu varsa, her öğrencinin de pin kodu vardır. Ali’nin pin koduyla Hasan’ı açamazsınız. Yani ona bir şeyler öğretmelisiniz. Onların farklılığını fark etmekle işe başlayın

Hep söylüyorum. Dünya üzerinde iki meslek vardır. Bu meslekler insan sevgisi olmayanlar tarafından yapılamaz. Yapılmamalıdır.

Birincisi öğretmenlik. İkincisi doktorluk.

- Öğretmenliği seçenler ve seçecek olanlar, bu işin parayla değil, gönülle - yürekle ilgili olduğunu çok iyi bilmelidirler.

- Öğretmenlik kutsaldır. Öğretmenlik Tanrı mesleğidir. Ancak, adam gibi yaparsanız öyledir. Yoksa laf olsun, torba dolsun diye; derse girmeden önce beş dakika, dersten çıkmadan önce on dakika çalmanın hesabını yaparsanız, ya da ders boyunca zil ne zaman çalacak diye gözünüz saatte olursa bu iş olmaz.

- Açın kitabı şu konuyu okuyun yirmi dakika sonra anlattıracağım, şu vazoyu çizin not atacağım, şu topu alın gözüme görünmeyin diyen öğretmen tipine şahsen ben çok tanık oldum. Alınmayın, darılmayın ama ne yazık ki böylesi çok.

Sevgili öğretmenler, sizin kıdeminiz meslekteki yıllarınızla ölçülmez. Zamanınızın büyük bir kısmını oyun masalarında ziyan ediyor, hâlâ okulda öğrendiğiniz bilgilerle yetiniyorsunuz kusura bakmayın. 25 yıllık da olsanız sizin kıdeminiz 25 tane 1 yıllıktır. Hatta daha da azdır. Zira bazı bilgilerinizin son kullanım tarihi de geçmiştir.

İçinizden biri olarak bunları yazmak zorundayım. Çünkü bu halk sözde aydınların halk dalkavukçuluğundan, meslek örgütlerinin dalkavukluğundan çok zarar gördü.

Siz katılmıyor olabilirsiniz. Ne yazık ki gerçek bu. Yani ‘KRAL ÇIPLAK’.

- ‘Ağaç yaşken eğilir.’ söylemini pek doğru bulmuyorum. Ağaç her yaşta eğilir. Sizler de amaaan… bundan sonra mı? demeyip, daima yeniliklere, yeni bilgilere açık olmalısınız.

Her şeyin bir kullanım süresi olduğu gibi, bilgiler de öyledir. Okulda öğrendiğiniz bilgileriniz bugün yeterli olmayabilir. Anlayacağınız ‘DÜNKÜ GÜNEŞLE BUGÜNKÜ ÇAMAŞIRLARI KURUTAMAZSINIZ’.

Sevgili öğretmenler; Anne-babalar sizlere evlerini, arabalarını, cep telefonlarını teslim etmeye çekinirler. Ancak bunların hepsinden daha değerli, hatta canlarından bile kıymetli yavrularını gözlerini kırpmadan teslim ederler.

Lütfen onların bu güvenine lâyık olun.

Öğretmen nasıl olmalıdır diye sorulacak olsa şöyle yanıtlarım; Bence öğretmen çocuğumu hiç çekinmeden büyük bir güvenle teslim edebileceğim kimsedir derim.

 
Toplam blog
: 291
: 1113
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Emekli öğretmenim. Kitap okumayı ve düşüncelerimi paylaşmayı çok severim. Tarih özel ilgi alanımd..