Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Okuma alışkanlığı

Ülkemizde okuma alışkanlığının azlığı her zaman problem olmuştur. İnternetin yaygınlaşmasıyla sanırım bu problem de arttı. İnsanlar, basılı malzemeye sadece ders için, ona da mecbur oldukları için yöneliyorlar. Kitap okumayı teşvik için kitap inceleme ödevi veren öğretmen de zor durumda, çünkü internette hazır kitap özetleri, hazır ödevler var. Kitap yazmanın suç olduğu bir ülkede okuma alışkanlığın az olmasına şaşılır mı? Üniversite okumak bir etiket, prestij meselesi. Ders dışı okumak ise, ne koca bulmaya yarıyor, ne de derslerde alınan notları yükseltmeye…. Evinde kitap bulundurmayan bir kişinin, kızının doktor olmasını umut ettiğini biliyorum. Biz de sözlü kültür yazılı kültürden çok ileride. Dini bilgiler bile “Şu hoca şöyle demiş. Şu günahmış” gibi -miş –muş’larla gidiyor. Arapça harfleri okumayı öğrenenler “Acaba bunun Türkçe’si nedir?” diye Kuran’a bakmıyor. Türkçe Kur’an okumak kimilerince günah sayılıyor. Okumaktan gözleri kıpkırmızı olan annemi komşuları anlayamıyor. Ders için değilse, ne kadar bu kadar çok okunur ki? Gençler de az okuyorlar. Boş zamanlarında cafe’ye takılıp boş boş oturmayı tercih ediyorlar. Ondan sonra Dublin’in nerde olduğunu, Türkan Saylan’ın kim olduğunu bilmeyen, öğrenmek de istemeyenler çıkıyor. Sınavda sorulmayacaksa, ne gerek var ki öğrenmeye? Bence okuma alışkanlığı taa küçüklükten kazanılmalı, önce aileler örnek olmalı. Ben, okumayı bilmezken bile bir çanta kitabım olduğunu hatırlıyorum. Bana kitap okuyan pek olmazdı. Ama kitaplardaki resimlere göre hikayelerin ne olduğunu hayal etmeye çalışırdım, bir çeşit senaryo yazardım. Bu da yaratıcılığımı geliştirdi sanırım. Her şerrin bir hayrı vardır. 

Ben ilkokula giderken evimizde 2-3 çeşit ansiklopedi vardı. Komşu çocukları kütüphaneye gider gibi, ödev yapmaya bize gelirlerdi. Üniversite sınavlarının sonuçlarını öğrenmek için bile, ömrü hayatında bir kere gazete almayıp, bizden ödünç isteyenlere hayret ederdim. Okumamak için, lütfen maddi sıkıntıları gerekçe göstermeyin. Son model iki adet cep telefonu taşıyan, TV’nin LCD olanını evine alanları, 2-3 senede bir mobilya değiştirenleri görünce buna inanamıyorum. Ee tabii, onlar gerekli, kitaba gerek yok. Orijinalini almazsın ya korsan, ya da fotokopi öğrenci işi olur. Gazeteler bu kadar ucuzken, düzenli gazete okumayanlara ne demeli? Hiç olmazsa, haftasonu okuyun. Zaman sıkıntısı da gerekçe olamaz. TV izlemeye, sohbet etmeye vaktiniz var da, kitaba mı vakit yok? Ayrıca birgün içinde hiçbirşey yapmadan geçirdiğiniz zamanları düşünün. İki ders arası, otobüs beklediğiniz zaman dilimi, laklak ettiğiniz zamanlar gibi. İnterneti, cep telefonunu da suçlamayın. İnternet ve cep yokken daha mı çok kitap okunuyordu? İnternet okumayı da artırabilir. Her türlü yazılı belgeye internetten ulaşamıyoruz muyuz? 

Bence okumayı hayatımızın içine almalıyız. Yere düşen bir gazete parçası, reçete, magazin, Teksas Tommiks ne olursa… Ne okursanız okuyun, ama mutlaka okuyun. Dilinizin nasıl geliştiğini, vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..