Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '20

 
Kategori
Öykü
 

OKUMA PARÇASI

Kısa çam ağaçlarıyla çevrili denize nazır bir okul bahçesinde ip atlayan, kovalamacılık oynayan, top koşturan, mavi önlükleriyle Gargamel ile arası pek iyi olmayan Şirinler’i andıran öğrenciler ders zilinin çalmasıyla sınıflardaki yerini aldı. Alman besteci Ludwig Van Beethoven’ın sevgilisine bestelediği ‘’Für Elise‘’ eserinin kısa bir bölümünden oluşan okul zili sonrası kıvırcık beyaz saçları, lacivert takım elbisesi, mavi kravatı ve özenle boyanmış siyah ayakkabılarıyla dikkat çeken öğretmen elindeki kareli büyük boy plan defteriyle 3-A sınıfına doğru ilerledi.

Öğretmen sınıf kapısından içeri girdikten sonra aynı anda ayağa kalkan öğrencileriyle selamlaştı ve masasına oturdu. Sınıf defterine dersle ilgili not düşen öğretmen öğrencilerden birine kitaptaki okuma parçasını okumasını söyledi. Büyük bir efor sarf ederek yüksek bir ses tonuyla okuma parçasını okuyan öğrencinin ardından öğretmen derse başladı.

Yirmi beş yıllık meslek hayatında topluluk karşısında konuşmaya çekinen, yanlış bir şey söyleyince alay konusu olmaktan korkan ve özgüven sorunu yaşayan birçok öğrenciyle karşılaşması nedeniyle mavi önlüklü genç bireylerin fikirlerini korkmadan söylemesi hususunda titiz davranıyordu. Kendine güvenen, fikirlerini ifade etmekte zorluk yaşamayan bireylerin yetişmesi için bu davranış tarzını kendine ilke edinmişti.

Bir süre sonra öğrencilerden birini ayağa kaldırdı ve hiç pazara gidip gitmediğini sordu. Öğrenci annesiyle beraber dün pazara gittiğini söyledi ve pazardaki gözlemlerini, pazarcıları, insanları, sebzeleri ve meyveleri kendi penceresinden anlatmaya başladı. Öğretmen pürdikkat gözlemlerini anlatan öğrencisini dinledikten sonra bir başkasına söz hakkı verdi. Öğrencisine pazarcıların sebze ve meyveleri nereden getirdiğini sordu. Öğrenci ise ‘ Köyden getiriyorlar galiba öğretmenim.’ diye bir cevap verdikten sonra fikir alışverişiyle ders işleme yolunu seçen öğretmen okuma parçasının ana fikriyle ilgili konuşmaya başladı. Sebze ve meyvelerin sağlığımız için çok öneminden, bu ürünleri yetiştiren çiftçilerin ülkemiz için ne kadar gerekli olduğundan bahsederek ’ İki cüzdan dolusu paramız da olsa, köylü pazara meyve, sebze getirmezse hepimiz aç kalırız. İşte bunun için Köylü Milletin Efendisidir.’’ diyerek usta bir biçimde lafı bağladı.

Ulu Önder Atatürk’ün anısını konu edinen okuma parçasını soru cevap metoduyla işleyen öğretmen, emeğin gücünü; köylünün ne kadar önemli olduğunu; alın terinin kutsallığını sade bir dille, kısa anlaşılır cümlelerle genç zihinlere aktarıyordu. Yaşar Kemal’in İnce Memed eserini baş ucu kitabı yapmış değerli eğitim neferinin öğrencilerle olan etkileşimine hayran kalmamak mümkün değildi.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..