Okunmayacak Blog

Biliyorum okunmayacak bu blog.

Okunsa bile okunma, hatta tıklanma oranı bile çok düşük olacak.

Çünkü blog resmimde dikkat çeken fotoğraf olmayacak, - koyduğum fotoğraf herşeyden daha değerli benim için- , eee konu da aşk ya da seks değil, niye ilgi görsün ki?

Oysa paylaşmak istediğim konu, bana kalırsa hepsinden daha önemli.

Bu sefer yaşadıklarını çabucak hafızasından silen insanlarımızın kayıtsızlığı ve farkında olmazlığı ile karşı karşıyayız çünkü.

Nasıl mı?

En azından yakın çevremdeki dostlarla ve arkadaşlarla yaptığım sohbetlerde konuyu 21 Ekim Pazar günü yapılacak referanduma getirdiğimde ilk aldığım cevap: “ Aaa o bu Pazar mıydı?” oluyor – ilgisizlik bu boyutta yani- ve ikinci cevap beni daha da çok şaşırtıyor: “ Ben zaten oy kullanmaya gitmeyeceğim, e zaten para cezası da yok”.

Tabii bu durum karşısında ben hemen şu soruyu sormak zorunda hissediyorum kendimi: “ Peki sizce cumhurbaşkanını halk mı seçmeli?”

Cevap anında geliyor “ Hayır, olur mu hiç, halk seçmemeli.”

Peki neden, referanduma katılmıyoruz?

Neden düşüncemizi sandık başında “ Hayır” oyunu kullanarak ifade etmiyoruz?

Dilimin döndüğünce, yüreğimin erdiğince anlatmaya çalışıyorum.

Benim gibi anlatmaya çalışan arkadaşlarımı da gördükçe yürekleniyorum, sonra üzerime kopkoyu gri bir bulut geliyor, bu bulut benim üzerimde değil aslında ülkemin üzerinde olduğu için ben de etkileniyorum.

Emaneti koruyamadık gibi geliyor, bulut giriyor yüreğime, yüreğimi de karartıyor.

Yazımın başında yazdığım gibi, biliyorum bu blog okunmayacak.

Varsın okunmasın.

Ben önümüzdeki pazar günü vatandaşlık görevimi yapmak için sandık başında olacağım ve cevabım kocaman bir “ Hayır “ olacak.