Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Okyanus Gibi Bir Yürek......Necip Fazıl Kısakürek...

Okyanus Gibi Bir Yürek......Necip Fazıl Kısakürek...
 

Necip Fazıl Kısakürek ve Eşi


Türk Edebiyatının seçkin şairlerinden olan Necip Fazıl Kısakürek, şiir dünyamıza nakşettiği eserlerinin yanısıra , çalkantılı siyasi yaşamıyla da tarihe geçmiştir. Şairin, Türk Fikir hayatında da derin izler bıraktığı bir gerçektir.

Devrinin siyasi yaşamına aykırı söylemleri nedeniyle tutuklanıp 101 sene kadar hapsi istenmiştir. Sert mizacının yanı sıra duygu yüklü aşk şiirleri incelendiğinde Nazım Hikmet'in övgüyle bahsettiği derin bir ruh aleminin izleri görülür.

Necip Fazılın şair yönünü incelendiğimizde, hırçın ve kavgacı siyasi yapısıyla hiç alakası olmadığı görülür.

O , derin sevgilerin rüyalar aleminde, bizim duygu yüklü şairimizdir.
.......

''Kopkoyu bir sis içinde bir akşam

Hatırına düşeceğim belki

Bir an ıslayacak yağmur yüzünü

Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın

Sonra sıcak yatağında uzun uzun

Ağlayacaksın ağlayacak...

Boğazında bir şeyler düğümlenecek

Ah yanımda olsaydı !..diyeceksin...

Tüm yıldızlar gülecek haline Ay da göz kırpacak

İliklerine işleyecek bensizlik !..

Kahrolacaksın.

Bir sigara tüttüreceksin ihtimal,

Ufku seyredeceksin saatlerce

Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü

Sonra hayalim gelecek karşına

Bir şiirimi mırıldanacaksın

Hıçkıracaksın !..''
................

Necip Fazıl, sevgilisinin saçlarını O'nun gözlerinin büyüsünde hissederken yaşadığı derin aşkların şiirlerinde ilmek ilmek işlendiği görülür.

Bu romantizmin gizemli dünyasında gezinen koca şairin, hırçın görünümünün altında derin aşklar yaşayan içimizden biri olduğunu da kanıtlamaktadır.

''Saçların omuzlarından aksın

Mermer üzerinden geçen su gibi..

İçinde bir ezgin his duyacaksın...

Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi...
* * * * * * * *

Saç tel tel;örtüler hep tül tül düşer

Gözünün değdiği yere gül düşer

Sonunda sana da bir gönül düşer

Gönlümün şimdiki duygusu gibi.
*************

Dillerde dökülüp sayılır saçın

Sıcak nefeslerle bayılır saçın

Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın

Kararan gözlerin buğusu gibi. '


79 yıllık ömrünün her anı çalkantısı dinmeyen bir okyanus gibi olan şairin eserlerinden çok O'nun üzerine yazılmış kitapların, araştırmaların çokluğu dikkati çeker.Büyük Usta'nın yaşam öyküsünü bu satırlara sığdırmak da oldukça zordur
.............
.

(*) ''Necip Fazıl Kısakürek: (d.26 Mayıs 1904, İstanbul - ö.25 Mayıs 1983, İstanbul), Türk şair, romancı, hikâyeci, piyes yazarı ve fikir adamıdır.


Necip Fazıl Kısakürek (NFK) Kayıtlı bir şecereyle, Alaüddevle devrinin Şeyhülislamı Mevlâna Bektut'a dayanan ve Dulkadiroğulları'na bağlı "Kısakürekler" soyuna mensuptur.

Necip Fazıl'ın edebi kişiliğinin gelişiminde hocası Yahya Kemal Beyatlının çok etkisi vardır.


12 yaşında şiire başlayan Necip Fazıl'ın ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlandı ve şiirleri M.E.B'in ders kitaplarında okutuldu. Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelendi.

Paris dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta ünlü yaptı. Henüz otuz yaşına basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile takdir toplamayı sürdürdü.

Yine M.E.B'in yayınladığı bir Türk şairleri Anatolojisi kitabında, 'N.F. Kısakürek herkes tarafından en iyi şair olarak kabul edilmese bile, Ben ve Ötesi Türk Edebiyatı nın en kuvvetli şiir kitabı olsa gerek, der. Meslektaşları tarafından da çok sevilen şair 'Üstat Necip Fazıl Kısakürek, olarak anılmaya başlandı.

Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur.

30'lu yaşlarında Bohem hayatını en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.
Daha sonraları onun için;

“Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”
diyeceği bu büyük insan, onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesile olur ve Üstat, hayatında meydana gelen bu değişikliği şu mısralarla özetler:

“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum; gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...”


Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası oldu. İslami kimliği ile öne çıkmaya başladıktan sonra ders kitaplarından şiirleri ve fikirleri çıkarıldı.

Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar.

Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih gibi piyesleri büyük ilgi görür. Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak, Türk tiyatrosunun en güçlü oyunlarındandır.

Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer alır. Sık sık kapatılan ve çeşitli bahanelerle toplatılan Büyük Doğu'nun çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul, Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Her Gün ve Tercüman gazetelerinde yayımlandı.

Büyük Doğu Hareketi'ni başlattığı Büyük Doğu dergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP) yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi. 163. maddeye aykırı bulunan yazıları ile hapse mahkûm oldu.

1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, İman ve İslam Atlası adlı eseriyle fikir dalında Millî Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981), Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almıştır.

Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) unvanını kazanmıştır.

Türk devleti tarafından, "bir mısraı Türk milletini ihya etmeye yeter" denilerek övülmüş; Şair Hasan Sami Bolak tarafından da, "Şiirin süzme balı, tadı Necip Fazıl'dır - Fikir, san'at ve çile... Adı Necip Fazıl'dır..." denilerek tanımlanmıştır.


Şairin son sözlerinde de inancının izleri görülür:

"Son günüm olmasın çelengim top arabam,

Beni alıp götürsün tam dört inanmış adam"

Çile'de geçen bu satırlar vasiyetini teyit eder niteliktedir.

ESERLERİNDEN BAZILARI :

Hikâyelerim
Cinnet mustatili (Yılanlı Kuyudan)
Nam-ı Diğer Parmaksız Salih
Bir Adam Yaratmak
Çile
Kafa Kâğıdı
O ve Ben
Yunus Emre - Kanlı Sarık
At'a Senfoni
Para - Mukaddes Emanet
Sahte Kahramanlar - İman Ve Aksiyon - Özlediğimiz Nesil - İslam Ve Öbürleri
Hazret-i Ali
Tanrı Kulundan Dinlediklerim
İhtilal
Moskof
Tohum - Künye
Aynadaki Yalan
Reis Bey - Parmaksız Salih
Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
Babıali
Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık
Hitabeler
Peygamber Halkası
İbrahim Ethem - Abdülhamid Han - Siyah Pelerinli Adam
Hesaplaşma - Tarihte Yobaz Ve Yobazlık - Türkiye Ve Komünizm
Esselam
Dünya Bir İnkılap Bekliyor - Yolumuz, Halimiz, Çaremiz - Ruh Muvazenesi - Her Cephesiyle Komünizm
Hac
Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar
Türkiye'nin Manzarası
Çerçeve - 1
Nur Harmanı
İman ve İslam Atlası
Müdafaalarım
Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar)
Benim Gözümde Menderes
İdeolocya Örgüsü
Mümin Kafir - Vecdimin Penceresinden - Bir Pırıltı Binbir Işık
Senaryo Romanlarım: Sen Bana Ölümü Yedirdin - Deprem (Çile) - Katibim - Villa Semer - Vatan Şairi Namık Kemal - Canım İstanbul - Ufuk Çizgisi - Son Tövbe - En Kötü Patron
Çöle İnen Nur
Son Devrin Din Mazlumları
Öfke ve Hiciv
Sabır Taşı - Ahşap Konak
Ulu Hakan II. Abdülhamid Han
Başbuğ Velilerden 33 (Altun Halka)
Çerçeve - 2
ŞİİRLERİ:

Utansın
Kaldırımlar
Zindandan Mehmede Mektup
Sakarya Türküsü
Canım İstanbul
Çile ''
.........

Edebiyata ve fikirlerine olan aşkı nedeniyle başta, üniversite profesörlüğü gibi birçok ünlü makam ve mevkileri elinin tersiyle iten şair, eserleriyle ve coşkun kişiliğiyle dünya durdukça anılacaktır.

Edebiyatımızın zorlu ve çetrefilli yollarında yıllarca emek vererek eğitim, siyaset ve sanat dünyamızı şekillendiren şairlerimiz, yazarlarımız bazen yeterince anlaşılamamanın sıkıntısını çekmişlerdir.Necip Fazıl da bu bağlamda yaşadığı stresli dönemlerde psikolojik sıkıntılara düşmüştür.

Servet-i Fünun Döneminde Tevfik Fikretin İstibdat idaresinin baskıları ve eziyetleri nedeniyle düştüğü bunalımlı dönemlerinde yazdığı SİS şiirinde, bu halet-i ruhiye derinden hissedilir.

Necip Fazılın da döneminin siyasi iktidarını şiddetle eleştirmeleri sonucunda aldığı ağır cezalar, Onun psikolojisinde derin izler bırakmış.Bu izlenimleri ÇİLE şiirinde görmek, hissetmek mümkündür.

Şairleri şair yapan onların duygu yücelikleridir. Şiirlerinde, insan sevgisi, bu denli işleyerek bizi bulunduğumuz alemden farklı yerlere götürebilen bu koca ustaların okyanusların çılgın dalgaları arasında gezinirken şiir yazıp okusalardı da siyaset ve kavga ortamlarında bulunmasalardı daha mı iyi olurdu acaba?

Şairinin incinmemesini isteyen Türk ve Dünya şiirseverleri onları hep dizlerinin dibinde oturmalarını arzulamıştır.

Yoksa şairleri yücelten sanatçı kimlikleri arasına sıkıştırdıkları mücadeleci, hırslı ve kavgacı yapıları mıydı ?

Fransız Devrimini yaratan güçlü şairler düşünüldüğünde, topluma yön veren sanatçıların sosyal kavgalardan kendilerini soyutlamaların mümkün olamayacağı düşünülür.

Bu nedenle, Yeni Edebiyatımızın mimarı:Tevfik Fikret ;kültürel kimliğimizin hocası :Ziya Gökalp ;İstiklal Marşımızın yaratıcısı:Mehmet Akif gibi , Necip Fazılın da dönemine damgasını vurmuş bir fikir admı olarak da anılacaktır.

Ve bunun içindir ki okyanus içinde devamlı dalgalanıp da bir türlü durulmayan bir yürektir, Necip Fazıl Koryürek...
...........

(*) Kaynak :Özgür Ansiklopedi.

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..