- Kategori
- Kültür - Sanat
Olağandan fazla yetkilerin etkileri

alaka
Devletin üst düzey makamlarında görev yaparken; devletin kendisine verdiği yetkiler ve sorumluluklar zamanla insan psikolojisine müthiş etkiler yapar. O görevden ayrıldığında bile kendisini hala sorumlu hisseder. Görevini yaparken çevresindekilere emir yağdırmak öyle kıyak bir keyif vermiştir ki, aynı davranışları ailesine karşı sürdürdüğü sıkça görülen bir vakıadır.
Temelde dünya sosyolojik literatürüne bakıldığında, bireylere yüklenen yukarı yetkilerin kötüye kullanımı tehlikesi, demokrasi ve hukukun icadını doğurduğu görülür. Toplumları bir arada yaşatmak, hakların adil dağılımını sağlamak, doğuştan evrensel haklardan koşulsuz herkesin yararlanması yaklaşımını egemen kılabilmek cumhuriyet kavramın geliştirmiştir. Krallık, şeflik, ya da egemen sınıf tahakkümü, gayri insani ve evrensel tabi hukuka aykırı bulunmuştur.
Evrensel tabi hukukun temel dayanağı İslam inancına göre fıtrat olarak tanımlanır. Fıtrat kavramına göre, yeni doğan çocuk en güzel insani niteliklerle doğmuştur. Bu çocuk çevreyi ve yaşam alışkanlıklarını gözlemlemeye başladığında, dış etkilerle yeni bir şekil almaya başlar.
Bu da demek oluyorki; bu insanla doğuştan böyle değil yaptıkları görevler kendilerini değiştirdi. Devlet işleyişinde gayri insani uygulamalar her yaşta insanı dönüştürerek yeniden biçimlendirebiliyor. Ve devlet gibi düşünmeye başlayarak, devlet gibi yaşamaya başlayabiliyor. Ülkemizdeki Ergenekon terör örgütünü oluşturan insanlara bakıldığında hep çok gizli ve özel devlet görevlerinde bulunmuşlar. Bu yetkiler zamanla, bu insanların kendilerini nasıl her yazılı kuralın üstünde görmelerine yol açmıştır? Benzer yetkileri kullanarak devlet hizmetinde bulunan insanları devlet nasıl kontrol edecektir? Dahada önemlisi bu görevden ayrıldıktan sonra kendilerini hala sorumlu ve yetkili görmeleridir. Bu yüzden bu güçleri çarpık amaçlarla ömür boyu kullandıkları anlaşılıyor.
Asrın davası
Devlet; muhtelif hizmetlerini gördürmek için yetiştirip işe aldığı insanların, zamanla başkalaşarak fıtratın dışına kayması öngörülemeyecek bir sonuç değildir. Devletin gizli ve gayri insani işlerini yapan görevliler, yaptıkları bu işlerin etkilerinden kurtulamazlar. Belli alışkanlıklar edindikleri hep görülmüştür.
Genel olarak evrensel hukuk normları ve iç hukuk sistemlerinin dışında kalmış bir millet anlayışı hakim zihinlerinde.
En temel akla aykırılık; devletin işleyen düzeni bu farklılaşmış insanlara özel muamele yapmasıdır. Ömür boyu giremeyecekleri yer çeviremeyecekleri iş yok görüldüğü gibi.
Bir bakıma özel haklarla donanmış farklı bir sınıf muamelesi görmüşler.
Dolayısı ile ellerindeki bu imkanları hem ideolojik beklentileri için, hemde kişisel çıkarları için kullanarak devletin çürümesine yol açmışlardır.
Sistem içinde gayri ahlaki güç kullanarak bazılarına imtiyaz kullandırmışlar ve her türlü gayri kanuni imkanlar kullandırmışlar. Bu çete sadece darbe ve bezeri işler görmemiş. Devlet olanaklarını bazı çevrelere işbirliği karşılığında kullandırmışlar. Bunun yanında, paylaşılarak 2001 krizinde batırılan bankalarda oynadıkları roller unutulmamalı.
Üstünlük psikolojisinin verdiği sınır tanımazlık
Devletin bu dava üzerinde tam bir akademik konsültasyon çalışması yaptırması şart. Meselenin yargısal boyutu çok önemli muhakkak. Bununla birlikte, devletin kesinlikle devlet görevlerinde yüksek yetkilerin kullananların durumu için bilimsel bir planlama yapması ve bu amaçla kesin akademik bir çalışma yaptırması gerekiyor. Bütün ilgili çevreler işin sadece politik tarafında. Var olan fiili durumu görmezden gelenler azımsanmayacak kadar çok. Bu süreçten bilimsel çıkarımlar elde edilemezse ve bu çıkarımlar hukuk sistemimize yeni içtihatlar olarak yansımazsa, bu millet daha çok Ergenekon hikayeleri ile yatıp kalkar.