Olası ''Başbaşkan'', Erdoğan!... / ''Türkiye Defteri''

Amerikan şemsiyesi altına girmeye başladığımız, 1947'li yıllardan bu yana, üst düzeyde yapılan Washington ziyaretleri, ülke siyasetine, her zaman bir katkı sunmuştur...

Değerli başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey'de, ''Presidan Obama'' yla buluştuğu son ziyaret sonrasında, seleflerden Turgut Özal Bey gibi, 'aççık ve de seççik' bir şekilde, hedefinin 'başkanlık sistemi' olduğunu lütfedip kamuoyuna açıklamıştır... Açıklaması da, artık bu işe kani olduğunun, bu siyasi heyecanın bol olduğu , bol yumruklu nisan ayında, açıklanmasından ibarettir ki, halkımıza hayırlı ve uğurlu olsun!...

İttihak ve Terakki diktasından, Milli Şef'liğe evrilen yönetim biçimi, geçiş dönemlerini çıkarırsak nerden baksanız seksen yıldır, üzerindeki ''şeflik'' kıyafetini bir türlü çıkarmadan, 12 Eylül'den bu yana da, vaziyeti kurtarmak için, üstün şark zekamızla ürettiğimiz 'yarı başkanlık sistemiyle yönetildiğimizi' kendi kendimizi ikna ettirerek günümüze kadar geldi!...

Son iktidarla birlikte ekonomik pastayı paylaşma dışında, ortaya çıkan tek problem olan şu meşhur ve malum ''askeri vesayet'' de, yargısal bir sürece kitlenmiş son askersel operasyonlarla sindirilince, toplumsal irademiz dışında bu ülkede gelişen siyasi süreçte çizilen çok şeritli yolda, bir aşama daha ileri gidilmesi söz konusu olabildi!...

Ancak, bireyin özgürlüğü üzerine kurulmuş Amerikan başkanlık sistemini, devletin özgürlüğü üzerine kurulmuş(!) bir siyasi yapıya, nasıl dönüştürebilineceği ise, hala bir muamma!...

Ve Dünya Bankası verilerine göre halkının % 20'sinin yoksulluk sınırının altında yaşamaya başladığı bir ülke var: Türkiye!... Ve onun ekonomi ve sosyal yapının öylesine varolduğu bu ulus devletde de, bu işin altından iç dinamiklerle nasıl kalkılabileceği, apayrı bir tartışma konusu olsa gerek... Ve her halükarda, tarihte Amerika'daki kolonilerin bir araya gelerek yapılandırdığı eyaletler sisteminin, bu yeni 'siyasi puzzle' ı tamamlamak zorunluluğunu bu yeni siyasi durum içinde hissedeceği ve bunun için 'varolan ulus devletimizi' de, buna göre yapılandırmaya çalışacağı da ayrı bir gerçek!...

2020 yılına kadar iktidarı bir şekilde götürmeye çalışacak olan başbakanın, anayasa paketini varolan meclisden geçirerek yapmak istediği ''siyasal tahkimat'' da, birazcık da bundan!...

Düyun-u Ümumiye'den genç cumhuriyetin payına düşen borçları 1950'li yıllara kadar ödeyebilmenin yanısıra, yeniden yapılanan genç cumhuriyetin ve onun fedakar ve de cefakar insanlarının yaklaşık doksan yıllık kazanımlarını, yani; onun bankalarını, fabrikalarını, telekominikasyon sistemini, stratejik öneme sahip ağır sanayi tesislerini ve çıkarılan yeni maden yasasıyla yeraltı zenginliklerini, sözümona parası karşılığı yağmalayan ''Uluslararası sermaye'' ve onun işbirlikçileri ekonomiyi ağırlıklı olarak, denetimleri altına aldığına göre , artık siyasette de bir aşama daha ileri gidebilirler!...

Başbaşkanlık'la yola çıkılarak başlatılacağı anlaşılan ve şimdilik ''Abdestli Devlet Korparatizmi'' ne doğru evrilen, icazetli bu yeni ılımlı federatif süreç de, ülkeye hayırlı ve uğurlu olsun...

20.nisan.2010 / Perpa,