- Kategori
- Güncel
Ölü sayısı otuzu geçince de hayat devam ediyor...

Bu ülkenin başına terör belası sarıldığından beri, ölülerin sayısının haddi hesabı olmadı ama özellikle otuzlu sayılar "çok anlamlı" oldu...
Otuzlu sayılardaki ölülerin anlamı şurda: Ne zaman bu ülke terörü yenmek adına, gerek siyasi, gerek askeri adımlar atsa ve bunlarda bir takım başarılar elde etse, otuzlu sayılarda ölümlerl oluyor.
Geçmişten bugüne hep bu "otuzlu ölümlerle" sarsıldık. Sivas'tan, Başbağlar'dan Bingöl-Elazığ arasında otuz üç erin şehit edilmesine kadar hep bu otuzlu sayılar gündeme düştü.
Bu ölümlerin sonucunda da daima, iyi niyetli çabalar akim kaldı. Ülke, bir şekilde kurtulmak istediği terör sarmalına yeniden yakalandı.
Şimdilerde hem terörün eli silahlı kısmını etkisiz kılmak, hem istismar ettiği sosyal alanı düzeltmek ve daha da önemlisi bütün bunları "anayasal güvence" altına almak çabaları sürüyor.
Bu çabalar sürerken, bir bakıyorsunuz, yılın şu son günlerinde Uludere'de köylüler savaş uçaklarına hedef oluyor. Yine otuzlu bir sayı; otuz beş kişi ölüyor.
Akılları fikirleri bölünmekten yana olan Kürt siyasetçiler, daha ölülerin kanı kurumadan "bu ülke ikiye bölünmüştür" fetvasını veriyor. Bütün marifetleri "kürt meselesi" üzerine yazı yazmak olanlar, "vay ben dememiş miydim.." havasına giriyor.
Yine her kafadan bir ses geliyor ve tam da "askeri vesayetçi"lerin istediği gibi, sivil iktidar bu ölümlerin baş sorumlusu olarak gösteriliyor.
Ölümün her türlüsü acıdır; bir de olsa otuz beş de olsa...Ne ki, bu ülke bugüne kadar bu terör belasından otuz beş değil, "otuz beş bin" insanın ölüsünü gördü. Eğer aklı selim, sağduyu ve kardeşlik duygusu hakim olmazsa daha çok otuz beşlerin ölüsünü göreceğiz üstelik...
Bu terör belasından kurtulmak kolay değil...Devlet, vursa "vurdun" diye kızanlar, vurmasa "niye vurmadın" diye söylenenler varken, terörü bitirmek kolay olmayacak.
Kan üzerinden siyaset yapıp "bölünme aşkına" şarkılar söyleyenler, bu acılardan siyaset devşirmekten vaz geçmelidir.
Bugün, bölünmemişken bunca can kaybı veriyorsak, yarın bölündüğünüzde ne kadar kan kaybedeceğinizi düşünemiyor musunuz?...
Bölünüp de kimin "vesayeti" altına gireceksiniz...Siz bağımsız bir devlet olmayı kolay mı sanıyorsunuz...Bakın şu "TC" ye, bunca yıldır "tam bağımsızlık" mücadelesi veriyor ama, ne zaman buna yaklaşsa yeni ölümler oluyor.
Sayenizde iki ayağımızın üstüne doğrulup şöyle bir gürleyemiyoruz dosta düşmana karşı...Sizin ifadenizle TC'ye bunları yapanlar, yarın -diyelim ki- KC'yi kurduğunuzda sizi rahat mı bırakırlar sanıyorsunuz...
Eğer öyle sayınıyorsanız, korkunç yanılıyorsunuz!...
Bugün bir hatayla ölen otuz beş kişiye birlikte üzülüp birlikte ağlayalım; bu işin sorumlusu kimse cezasını birlikte verelim ama geride kalan 35 bin kişinin niçin öldüğünün muhasebesini yapmazsak, bu ağlamaların bir anlamı olmaz...
Hatayı biz bugün yapmadık; otuz yıldır bu hatanın içindeyiz...Yoksa, otuz üç yıldır mı demeliyiz...Belki de otuz beş yıl olmuştur...
Eğer hatadan dönmek gibi bir erdeminiz yoksa, sayının ne önemi var...Daha yıllarca sayar durursunuz...Siz sayarsınız, bu ülkenin gençleri kan döker, anaları kan ağlar.
Mahsun Kırmızıgül'ün dediği gibi; "Hayat devam eder" üstelik...