- Kategori
- İnançlar
Ölüm Gelmeden Kendine Gel!

Eşsiz güzelliklere sahip olan bu dünyada, ölüm gibi bir hakikat olduğunu unutmayalım.
Yarın ölecekmiş gibi öbür dünyaya, hiç ölmeyecekmiş gibi de bu dünyaya çalışmak lazım.
Geçim sıkıntısı, iş güç ve para telaşı derken; hayatın bittiğini anlamaktayız.
Bu olayı anladıktan sonra, şu soruları kendimize sormuyoruz; Niçin? Niye? Nasıl?
Hepimiz rahat yaşamak ve geleceğimiz için diyebilirsiniz.
Lakin sonumuzun bir sıfırdan, ibaret olduğunu unutmayalım. Hayatınızdaki bütün başarıları, kazanımları, övgüleri ve yatırımlarınızın, bir hiç olduğunu üzülerek söylemek durumundayım.
Çünkü; toprak altına girdiğimizde ne makam, ne mevki, ne para, nede sevdikleriniz olacak.
Tek sermayemiz olan amel defteri kalacak. İnsanlığın genel sorunu olarak, ölümü unutma hastalığımız her kişide mevcut. Ölümden korktuğumuz gibi, birde unutuyoruz. Bize unutturan şey, elbette ki korkumuz. Ölümü kötü bir şeymiş gibi görüp, aklımıza getirmekten sürekli sakınırız.
Ama biliniz ki ölümün; yaşlısı, genci, güzeli ve çirkini olmaz. ‘’Her canlı ölümü tadacaktır.’’
Ölümden korkmamak gerekir, merhametlilerin en merhametlisi olan rabbimize sığınarak dua edelim.
Yalan dünyanın şehvetine, pisliğine kanmayıp, düzgün hareket edersek, ona göre karşılık alırız.
Dünyada sebepsiz ölüm yoktur. Sebeplere inanmak gerekir. Güzel yaşarsak güzel sebeplere nail oluruz.
Allah (c.c) şöyle buyurdu: Biliyorum, yeryüzünden peygamberler, enbiya, Salih insanlar ve diğer insanları yaratmak istiyorum. Seni de onların canını almak için görevlendiriyorum.
Azrail bunu duyunca ağlamaya başladı. Allah (c.c) neden ağladığını sorunca şöyle cevap verdi: Eğer onların canını ben alacaksam hiçbirisi beni sevmeyecek.
Allah (c.c) şöyle buyurdu: Üzülme ben onların ölümleri için çeşitli sebepler yaratacağım bütün ölümleri sana değil o sebeplerden bilecekler.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorum ve tenkitlerinizi beklerim.