- Kategori
- Deneme
Ölüm Ruhun doğuşudur

Adam ölümden önce ölmeli. Ne demek ölümden önce ölmek?
Ölümle ruh doğar ve sonsuzluğa kavuşur. Ancak adam bu şekilde huzura erebilir. Bunu yapabilmek için kişi kendini kaybetmeli, yok olmayı, kendini tamamen pasifize etmeyi bilmeli. Kendi bedeni, kendi arzuları, kendi varlığını düşünmemeli. “Ben”inden, tüm kabuklarından sıyrılmalı.
Kişi kalbini açıp kendine baktığında görür ki; içinde iki farklı, birbirine zıt “ben” var. Bu yaradılışımızın iki yönüdür. Biri pozitif diğeri negatif, biri aydınlık diğeri karanlık, biri iyi diğeri kötü. Beden ve zihin sadece bu hayatımız için gerekli unsurlardır, yaşamımız son bulduğunda onların da bir değeri kalmaz. Fakat insanoğlu gerçek varlığının bunlara bağlı olduğu konusunda yanılgıya düşmüş durumda. Ve asıl olan gerçekliği zaman içinde unutmuştur.
Peki bedenin ve zihnin yaşlanıp senden vazgeçmeden önce senin onlardan vazgeçmen nasıl mümkün olabilir bir taraftan bunlara ihtiyacın olduğunu zannettiğin sanal bir hayatta yaşamaya devam ederken? Bu ölmeden önce ölmeyi gerektirir. Bu senin dışında olduğunu zannettiğin diğer her şeyin aslında senin bir parçan olduğunu bilip, onların sevincini, mutluluğunu ve acısını içinde hissetmendir. Kendini ve arzularını onların karşısında yok edip, mutluluğunu onlara bağlamandır. Tıpkı annenin kendi yemeyip çocuğuna yedirmekten sonsuz haz alması gibi. İşte bu ölümdür. Arzularının, egonun, bedeninle sınırlı olan algılarının son bulmasıdır, ruhunun sonsuzluğa doğumudur. Aslında bu ölüm bize sonsuz hazzın olduğu bir dünyanın kapılarını açar. O kapıdan bir kere geçince geride bıraktığın sınırlı ve fakir yaşamı terk edersin. Sürekli haz peşinde koşan, sınırlarla dolu bedeninden, zihninden, hiçbir zaman tatmin olmayan arzularından feragat edersin. Bunu yapabilmek ustalık ister. Gerçek Sen’i, ruhunu ortaya çıkarmanın tek yolu, egosal sen’i kurban etmektir. Bunun başka hiçbir yolu yoktur. Ancak bu şekilde sonsuzluğa açılan kapıdan geçersin ve gerçekliği edinirsin.
Sadece bir yanılgı olan bedenlerimizi o kadar önemsiyoruz ki bunun son bulacağını, aslında gerçekte var olanın bu olmadığını göremiyoruz. Bundan soyunduğumuzda asıl geriye kalan gerçekliğimizin ruhumuz olduğunu göreceğiz. Bu yüzden ruhumuzun bu yaşamla ilgili tecrübeleri çok önemli. Beden yaşlanıp, fonksiyonlarını yitirdiğinde ve bizi terk ettiğinde ruhumuza bu yaşamdan geriye kalan tek şey bu hayatta yaşadığımız tecrübeler sonucunda yarattığımız realite. Realitemiz başımıza gelen olayları nasıl yorumladığımıza göre şekilleniyor. Eğer acıyla dolu bir yaşam sürdüysek cehennemi, neşe ve sevgi dolu bir realite yarattıysak cenneti yaşamışız demektir. Beden yok olur fakat ruh edinimleriyle birlikte sonsuzlukta yaşamaya devam eder.
Son Dans
Ölüm'ü öptüm bu gece
Kaygan, sıcak dudakları
Bilmem tenime değdi mi
İvedi,
Bütün tüylerime dokundu
Hepsi bir anda uçuştu
Sonra beni dansa kaldırdı
Kollarında uçurdu
Yükseldikçe aldı beni bir zevk, inceden inceye
Ben “ben” olalı, görmedim böyle kavalye
Ölüm; en güzel çözüm,
Doğacak bebeğe
Ç.M.
Döngü
Sevdiceğim, Cancağızım,
Ayrılığı bize hiç yakıştırır mıyım?
Bin kere ölsem, bin kere dirilirim,
Hallerden hallere girerim.
Doğumun, öldüğüm gündür
Korkma! Bu sadece bir döngüdür.
Ç.M.
Ruhun Buzu
Ruhunun buzu, kırıldı mı bir kere
Yaşarsın her duyguyu, zirvede
Girersin yerin 7 kat dibine
Sonra çıkarsın, bulutların ötesine
Yapraktaki çiy,
Okyanustaki köpük olursun.
“Hiç” olursun
Karıştırırsın gülmekle ağlamayı birbirine
Hepsinde aynı heyecan, aynı esinlenme
Ruhun buzu, kırıldı mı bir kere…
Ç.M.
Aşk'a Boğulmak
Aşk bir derya,
Binbir âlem, binbir hal koynunda.
Dalmak için en dibine,
Geçmek için sınırların ötesine,
Boğulmayı göze almalı sevgili,
Hakikat Denizinde
Ç.M.
Sonbaharın renkleri
Çalıyor saçları kızıla bu sonbaharda
Yeni yıkanmış, Nergis kokuyor her yağmurda
Gözlerinin yeşili de dönmüş sanki elaya
Mahçup, düşürmüş bakışlarını toprağa
Örtmüş güneş sarısı, sümbül moru bir şal çıplak omzuna
Bırakmış kendini rüzgârın dalgasına
Hayatımı renklendirdin bir bakışta
Sonra savrulup gittin Poyrazla
Beklesem, yine gelir misin bir başka bahara?
Ç.M.
Çağla Meydan