- Kategori
- Şiir
Ölüm Temrinleri-XX
Ateşe düşüp yanan kelebekler gibi
Tutuşup yanmış benim küçük teyzem...
Bu hazin hikayeyi anlatırdı bize
Gözleri buğulanarak, Rahmetli annem...
Altı yaşındaymış daha
Ateşlere yandığında...
Evin tandırlığında
Koşup oynamakta
Küçücük bir kız
Üzerinde entarisi
Kim bilir basmadan mı
Yoksa pazen mi...
Daha o gün alınmış pazardan
Yeni mi yeni...
Belki de yaşadığı bunun sevinci...
Annesi ahırda
Bakım ister inek dana...
Ocağa vurmuş yemeği
Adamlar eve gelecek
Vakit akşam olmakta...
Küçük teyzem tandırlıkta oynamakta...
Pervane gibi dönerken mi
Yoksa ne piştiğini merak edip
Ocağa eğilmesinden mi.
Tutuşuvermiş entarisi
Bir ejderha dili gibi
Yakalamış ateş yalımı
Ucundan eteğini
Bir çığlık duymuş annesi
Bir ateş düşmüş yüreğine
Tıpkı küçük kızının
Düştüğü gibi eteğine
Koşmuş gelmiş tandırlığa ama
Görülesi değil gördüğü manzara
Bir ateş topu olmuş teyzem
Dönüp durmakta
Sesinin son avazıyla
Ana diye bağırmakta...
Deliye dönmüş ninem
Eline geçen ilk güğümden
Boşaltmış suyu kızının
Başından aşağı.
Ama çok geçmiş artık
Ateş yapmış
Neyse yapacağı...
Ninem rahmetli
Böyle kaybetmiş
Kızlarından birini
Adı Emineydi gerçi
Ama Ona Deli Emine derlerdi.
Evladını ateşe atıp da
Delirmeyen anne olabilir miydi ki...
Annemden dinledikçe
Ben ve kardeşlerim
Bu hiç tanımadıığımız
Küçük teyzemizin hikayesini
Derin bir hüzün içinde
Gömülürdük sessizliğe
Bu ağırlaşmış havayı yine
Annem rahmetli hafifletirdi
Hikayenin sonunu daima
Şu kahır sözleriyle getirirdi:
Adam sen de, ne olacak sanki
Yaşasaydı o da nice çileler
Çekmeyecek miydi bizim gibi
Ölmüş kurtulmuş işte
Acıları tatmadan vaktinde...