Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '17

 
Kategori
İnançlar
 

Ölüm ve cenaze hizmeti (Hakk’a yürümek)

Ölüm ve cenaze hizmeti (Hakk’a yürümek)
 

Ölüm ve cenaze hizmeti (Hakk’a yürümek)


Alevilikte ölmek, “Hakka yürümek” deyimi ile ifade edilmektedir. Alevilikte her şeyin bir canı/ruhu olduğu ve her şeyin aslına (tanrıya) döndüğü, (ruh göçü) devriye inancı vardır. Alevilikte mükafat ve cezaya dayalı bir ahiret cennet, cehennem inancı yoktur. Alevilikte murat/amaç dünyada cennet, insan-ı kâmili, olgun insan olana kadar devriye edip, yaratanla bütünleşmek, hakkın varlığına kavuşmaktır.
Bu konuda yüzlerce alevi deyişi bulunmaktadır. Örnek
 
Yunus Emre;
 
Cennet, cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen onu
Bana seni gerek seni...
 
Pir Sultan ise bir deyişinde.
 
“‘’Cümlenin muradı, dünyada cennet’’ diyor. Öldükten sonra öncelikle cenaze usulünce yıkanır ve kefenlenir.[1] Cenaze merasiminde canlar cenaze etrafında, ayakta cemal cemale halka (kıble) olurlar, cenaze merasimini yürüten Pir bir dua ile, cemaate Hakka yürüyen CAN için haklarını helal edip etmediklerini sorup rızalık alır.. Olumlu yanıt aldıktan sonra dört gülbank okur. Ardından cenazenin mezara konulması işlemi gerçekleştirilir. Daha sonra halk mezar başından ayrılırken Dede bir dua daha eder. Ölüm gününden sonra üçüncü ve kırkıncı günler yemek verilir, dua edilir, düvaz-ı imam deyişler okunur.
 
Alevilikte Hakk’a Yürüme Erkânı
 
Yukarıda da değinildiği gibi Alevilikte: “Hakk ile bir olmak”, “Hakk ile Hakk olmak” ve “Hakk’tan geldik, Hakk’a gidiyoruz” gibi deyimler vardır. O nedenle, Alevili geleneğinde bir kimse ölmez; o kişi için “öldü” denmez, “Hakk’a yürüdü”, “Don değiştirdi” gibi deyimler kullanılır.
Ayrıca, Alevi inancında ne cennete gitme hayali ve ne de cehennem ateşinde yanma gibi bir düşünce yoktur. Bu konuda yol ulularımız bizlere: “Eşim bana huri, evim de cennet” ve “cehennem narını” ise, insanların yaşam süresi içerisinde çektikleri azaplar olarak öğrettiler.
 
Hakk’a Yürüme Erkanında Uygulanan Yöntemler
 
 Eğer bir can Hakk’a evinde yürüdü ise, yanında bulunan bir kişi “Bismişah! Hakk Muhammet ya Ali!” der, o canın gözlerini kapatır. Temiz bir tülbent, bez veya bunlar gibi bir şeyle çenesini bağlar. Hakkk’a yürüyen canın giysileri üzerinden çıkarılır ve bir döşek üzerine sırt üstü yatırılır. Bu döşeğe “Hakk döşeği” ya da “Rahat döşeği” denir. Döşeğe yatırılan canın kolları düzgün bir şekilde yanlara uzatılır. Ayrıca ayakları da düzgün bir şekilde uzatıldıktan sonra, ayak başparmakları birbirine bağlanır. Bundan sonra canın üzeri temiz bir çarşaf veya bir örtü ile örtülür. Sonra o yöreye göre usul ve erkân var ise (düvaz imam, deyiş okumak gibi) o uygulanır.
 
 Duvazimamlara iki örnek:
 
Huda İçin Bağışla
 
Hata ettim Huda için bağışla
Muhammet Mustafa için bağışla
 
Safi nesli Cüneyt oğlu Haydar
Ali-yel Murtaza için bağışla
 
Ali’nin Düldül’ü ile Kamber’i
Zülfükar-ı gaza için bağışla
 
Fatima-i Zühre, Hatice-i Kibriya
İmamlar silsilesi için bağışla
 
Hasan pir aşkına girdim meydana
Hüseyin-i Kerbela için bağışla
 
İmam Zeynel, İmam Bakır-ı Cafer
Musa Kazım, Rıza için bağışla
 
 
Muhammet Taki’mdir Şah Ali Naki
Hasan Ali Askeri için bağışla
 
Muhammet Mehdi ey sahip zamanı
Eşiğinde geda için bağışla
 
Bilirim günahım çoktur ey Şahım
Ali oğlusun eba için bağışla
 
On İki İmam nur oldu Hatayi
Gel ol nur-u Huda için bağışla...
 
Tövbe Günahıma
 
Hatalar etmişim noksandır işim
Tövbe günahıma estağfurullah
Muhammet Ali’ye bağlıdır başım
Tövbe günahıma estağfurullah
 
Hasan, Hüseyin balkıyan nur ise
İmam Zeynel sır içinde sır ise
Özümüzde kibir, benlik var ise
Tövbe günahıma estağfurullah
 
Muhammet Bakır’ın izinden çıkma
Yükün Cafer’den tut, gayriye bakma
Hatıra dokunup gönüller yıkma
Tövbe günahıma estağfurullah
 
Musa-i Kazım’a daim niyazım
İmam Rıza’ya bağlıdır özüm
Eksiklik, noksanlık, hep kusur bizim
Tövbe günahıma estağfurullah
 
Taki ile Naki benziyor aya
Ali emekleri vermeye zaya
Ettiğimiz kem işlere bed-huya
Tövbe günahıma estağfurullah
 
Hasan Askeri’nin gülleri bite
Mehdi gönlümüzün gamını ata
Ettiğim yalana, koğu gıybete
Tövbe günahıma estağfurullah
 
 
Kul Himmet Ustadım Bağdat, Basra
Böyle güne kaldık, böyle asıra
Ya Ali cömertsin kalma kusura
Tövbe günahıma estağfurullah
 
1) Yıkama İşlemleri
 
 Öncelikle teneşirin temiz olmasına dikkat edilir ve Hakk’a yürüyen can özenle teneşire taşınır. Kafasının altına bir yastık konur. Edep yerleri uygun bir bezle örtülür. Cenaze kadın ise, kadın; erkek ise, erkek tarafından yıkanır. Yıkamaya başlarken görevli kişi aşağıdaki sözleri veya bildiği bir duayı sessizce kendi içinden okur.
Bismi Şah!
Aramızdan ayrılıp Hakk’a yürüyen ve önümüze gelen bu canı, dünya kirlerinden temizlemeye niyet ettim.
Noksan ve eksiklerimizi olursa Hakk yüce katında af eyleye!
 
Ya Hakk!
Sana yürüyen can senin aşığındı.
Sen canansın, o da candır.
Şimdi can bedeni terk etti.
Bedeni toprağa dönüp, don değiştirecek.
Canı, ruhu ise sana dönecek.
Ehlibeyt'in, erenlerin, evliyaların hakkı için, sana dönen bu canın kusurları af, ruhunu şad eyleyesin.
Gerçeğe Hû!
Mümine Ya Ali!
 
Yukarıdaki söylenen sözlerin yerine sadece  “Hakk Muhammet Ali ya da:
 
Bismi Şah!
Aramızdan ayrılıp Hakk’a yürüyen ve önümüze gelen bu canı, dünya kirlerinden temizlemeye niyet ettim.
Noksan ve eksiklerimizi olursa Hakk yüce katında kabul eyleye!
Nuri nebi, kerem Ali, Pirimiz Hünkar Hacı Bektaşi Veli!
Gerçek erenlerin demine Hû!
Mümine Ya Ali! ” desede yeterlidir.
Yıkama işlemleri için önceden sabun, sünger ve eldivenler hazırlanır. Cenazeye abdest aldırma diye bir kural Alevi geleneğinde yoktur.  Yıkama işlemleri ile görevli kişi eldivenlerini taktıktan sonra, yıkama işine öncelikle “edep” yerlerinden başlar. Daha sonra vücudunun üst kısmından başlayarak, vücudunun her tarafı iyice yıkanır.
Yıkama işlemi bittikten sonra, cenazenin yakınları, eşi, dostu cenazeye  “helallik suyu” dökebilirler. Bundan sonra cenaze temiz havlularla kurulanır. Kurulama işleminden sonra, önceden hazırlanan kefene sarılır. Erkek kefeni üç parçadır: Ahret gömleği, eteklik ve sargıdan oluşur. Kadın kefeni ise beş parçadır: Gömlek, eteklik, sargı, başörtüsü ve göğüs örtüsünden ibarettir.
Alevi öğretisinde, Rızalık Meydanı, Hakk Meydanı ve sırlama/toprakla buluşturma diye üç meydan vardır.
 
 
Sonsuzluğa Uğurlama
 
Hakk’a yürüyen can için yürütülecek olan uğurlama töreni evi, Cemevi ya da musalla taşında; bunlardan sadece birinde olabileceği gibi birden fazla yerde de olabilir. Bunun nerede alındığından ziyade anlamı önemlidir.
Uğurlama töreni, Hakk’a yürüyen canın yakınlarının, çevresinin önem verdiği kişilerin toplandığı gündüz ve aydınlık vakitte yapılır. Burada önemli olan halkın toplanmasıdır. Hakk’a yürüyen cana rızalık verecek canların mümkün olduğunca meydanda toplanmış olması gerekir.
Ehil kişi, Hakk’a yürüyen canın yanında uygun bir yerde durur. Kadın erkek ayrımı olmaksızın cümle canlar, halka/yarım ay şeklinde cemal cemale durur. Hakk’a yürüyen Can’ın yakınları önde yer alır.
 
Ehil kişi:
-Geldi geçti ömrüm benim,
Şol yel esip geçmiş gibi.
Hele bana söyle gelir,
Bir göz açıp yummuş gibi.
 
Değerli canlar!
Yunus Emre’nin söylediği gibi, bugün yine bir canımız “bir göz açıp yummuş gibi” aramızdan ayrılarak, Hakk’a yürüdü. Onun canını Hak katına, bedenini ise ebedi yurduna, toprak ananın kucağına uğurlamak için toplanmış bulunmaktayız:
Dedikten sora, canın yaşamı hakkında kısa bir bilgiyide canlarla paylaşabilir. Daha sonra:
Bu nedenle hepimiz üzgünüz, acımız büyük.
Ama canlar;
 Kâinatta hiçbir şey olduğu gibi ve olduğu yerde kalmıyor ki. Her şey değişiyor.
Her şey, her zaman bir yaşamın sonu ve başka bir yaşamın da başıdır.
Bu da Hakk’ın değişmez yasasıdır.
Bizler Hakk’tan geldik ve Hakk’a geri döneceğiz.
Aslında, bütün canlar aslına geri dönüyor. Böylece Hakk’ın hükmü de kesintisiz sürüyor.
Şahı Merdan Ali’nin dediği gibi:
Hakk’a yürüme ne babayı bırakır ne de evladı alıkor.
Orası öyle bir geçittir ki, o geçitten geçmeye herkes mecburdur.
O nedenle, bütün canlar Hakk’a yürür.
 Hakk yolculuğu ansızın bizi bir yerde yakalıyor.
Ama bizler yaşarken zamanı fırsat bilmeliyiz.
Sevgi, saygı, merhamet duygularımızı yeniden geliştirip; birbirimizi sevip, saymalı ve birbirimizin hakkına, hukukuna saygı göstermeliyiz.
Kimliğimize, kültürümüze, öğretimize sahip çıkmalıyız.
 Bizim Hakk’tan dileğimiz;
(Hakk’a yürüyen canın ismi söylenerek) canı erenlerin/evliyaların makamına eriştirmesi ve geride kalan ailesine, ev halkına, sevenlerine ve gönül dostlarına sağlıklı ve mutlu bir yaşam vermesidir.
 
-Değerli Canlar:
Yol ve erkânımızda cenazede üç hizmetimiz vardır. Birincisi “Rızalık Meydanı” hizmetimiz, ikincisi “Hakk (birleme, tevhit) Meydan” hizmetimiz, üçüncüsü ise “Sırlama/toprakla buluşturma” hizmetimiz. –Eğer Helallik Hizmeti ve Hakk (Birleme/Tevhit)  Meydanı Hizmeti aynı yerde yapılacaksa- Rızalık ve Hakk meydanı hizmetlerimizi burada yapacağız. Sırlamayı/toprakla buluşturmayı ise mezarlıkta yapacağız. Ben sizlere “Bu can için rızalık veriyor musunuz?” dediğimde, sizler “Allah eyvallah” diyeceksiniz, bunu üç defa tekrarlayacağız, der.
Not: Kırsalda veya bazı yörelerde, Hakk’a yürüyen canın evinin önünde “rızalık” alınır. Mezarlığın yanında da Musalla taşı vardır. Orada da “Hakk Hizmeti” görevi yerine getirilir.
Rızalık Meydani Hizmeti
Ehil Kişi:
-Sevgili canlar! Şimdi rızalık görevimizi yerine getireceğiz.
Geldim gider oldum illerinize,
Dostlar safa ile gönderin bizi.
Doyamadım tatlı dillerinize,
Dostlar safa ile gönderin bizi.
 
Himmet eylen, şu dağları aşalım,
Pir aşkına kaynaşalım, coşalım.
Gelin birer birer rızalaşalım,
Dostlar safa ile gönderin bizi.
 
Bizler de yol ulularımızdan Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi, bu canla birer birer rızalaşıp, yol ve erkânımıza göre bu canı ebedi yurduna, sonsuz yolculuğuna uğurlayacağız.
Bu nedenle:
Ey canlar!
Kendi amelince Hakk'ı, hakikati özünde görüp ve bu yüzden “Enel-Hak” diyen, yetmiş iki millete bir nazarla bakıp; eline, diline, beline sahip olmayı kendisine ilke edinen; dini sevgi, kıblesi insan olan bu can, sizin içinizde yiyip içti, kondu göçtü.
Hakk’a yürüyen bu can cümle dostlarının, yakınlarının ve sevenlerinin huzurundadır. Bilerek ya da bilmeyerek bazılarınızın gönlünü kırmış, incitmiş olabilir. Ya da üzerinde haklarınız kalmış olabilir.
Hakk’a uğurladığımız bu cana gönül birliğiyle can-ı gönülden bütün maddi ve manevi haklarınız için;
-Rızalık veriyor musunuz?
Hazır bulunan canlar:
-Allah Eyvallah!
Ehil kişi:
-Rızalık veriyor musunuz?
Hazır bulunan canlar:
-Allah Eyvallah!
Ehil kişi:
-Rızalık veriyor musunuz?
Hazır bulunan canlar:
Allah Eyvallah! Dedikten sonar, görevli kişi:
 
- “Allah Eyvallah!” diyen diller dert, keder, ağrı, acı görmeye.
Verilen rızalıklar, Hak-Muhammed-Ali Divanı’nda kabul ola.
Hakk’a yürüyen cümle canlarımızın devr-î daim ola, der.
Böylece “Rızalık Meydanı Hizmeti” görevi tamamlanmış olduktan sonra,  eğer Hakk Meydanı Hizmeti görevi de burada yapılacaksa “Hakk Hizmeti Görevi”ne başlanır. Hakk Meydanı Hizmeti görevi, bazı yörelerde –genellikle köylerde- mezarlığın yanında bulunan musalla taşlarında yapılmaktadır.
 
 
Bağışla
 
Hûda kıl mağfiret cümle günahım,
Muhammed Mustafa hakkı bağışla,
Velayet mülkünün sultanı şahım,
Aliyyel Murtaza hakkı bağışla.
 
Resulü Kibriya’ya hem ser olan,
Şefaatle talibe rehber olan,
Muhakkak ümmehatı ekber olan,
Hatice tül Kübra hakkı bağışla.
 
Budur ol envarı bahrin esası,
Getirir luliyi mercanı hası,
Sürüp yüzün Fatıma’dan ricası,
Bu dem Hayrunnisa hakkı bağışla.
 
Bunların kapısı darul emandır,
Şefi-i rü siyah-ı aşiyandır,
Kerem Kâni İmam-ı dü cihandır,
Hasan-ül Mücteba hakkı bağışla.
 
Allamel Esma-ı Burcu el aman,
Ziyasından ayırma eyle ihsan,
Kusurum çok aman Şah-ı Şehidan,
Hüseyin-i Kerbela hakkı bağışla.
 
Yüzüm yerde, özüm diidar içinde,
Talibim, Muhibim ikrar içinde,
Yandırma fakiri ol nar içinde,
İmam Zeynel Aba hakkı bağışla.
 
Muhibbi Ehlibeyt’e eyle rahmet,
Divanı dergahta bula şefaat,
Niyazıma cihanda eyle rahmet,
İmam Bakır Baha hakkı bağışla.
 
Güruhu Naci’nin hem pişivası,
Tariki Müstakimin müktedası,
Kul beşerdir olur elbet hatası,
Caferi Rahnuma hakkı bağışla.
 
 
Dedi Mürsel bunlar size emanet,
Biri Kur’an biri evlat tamamet,
Seveni yarlığa yevmil kıyamet,
İmam Musa Kazım hakkı bağışla.
 
Horasan mülkinin Şah’ı emiri,
İmam Neşterinin sahip seriri,
Cümle mücriminin hem destigiri
Rıza El Kibriya hakkı bağışla.
 
Bunlardan isterim daima himmet,
Ne kadar günah işlerse kul elbet,
Yine bir zerredir ol şemse nispet,
Şah Taki Biliha hakkı bağışla.
 
Açık rahmet kapısı bi nevaye,
Durup didara gelir ilticaya,
Bu demde affın kıl koyma cezaya,
Şah Naki Helata hakkı bağışla.
 
Buyurmuş mümini rihletlerine,
Bu dem cem olmuşuz haki derine,
Seza kıl rahmetin kemterlerine,
Hasan ül Askeri hakkı bağışla.
 
Muhammed Mehdi her dü cihanın,
Savnında haşır kıl Sahip Liva’nın,
Muhibbi Muhlisi Ali Aba’nın,
Hünkar Bektaş Veli hakkı bağışla.
 
Cihanda mahsundu bildim ki Ekrem,
Sığındı Feyziya affına her dem,
Huzuru hazretinde durdum hepzem,
Ehlibeyt Ali Aba hakkı bağışla
 
Hakk Meydanı (Birleme/Tevhit) Hizmeti
 
Bu bölümde bölgesel farklılıklarda gözetilerek, Hakk’a göçü anlatan bir nefes, bir düvaz imam ve bir gülbank (dua) okunur.
Yine burada ehil (görevli) kişi tarafından aşağıdaki gibi kısa bir açıklama yapılır.
-Değerli Canlar:
Yol ve erkânımıza göre “Hakk Meydanı Hizmeti” görevimizde devriye ile ilgili bir nefes, bir düvaz imam ve bir gülbank okuyarak tevhit olacağız. Yani birleşip, bir araya gelip, birlikte düşüneceğiz. Bütün varlıkların Hakk’ta bir olduğuna ikrar getireceğiz. Ayrıca Hakk’tan, can için iyi dileklerde bulunacağız.
Düvaz imamlar 12 imamların isminin geçtiği nefeslerdir. Düvaz imam ve gülbanklarımız okunurken mümkün olduğunca ayaklarımızı birleştirip, sağ elimizi kalbimizin üzerine koyarak dar’a duracağız. Dar canlara karşı bir saygı duruşudur. diye bir açıklama yaptıktan sonra:
 
Ya Hakk!
Divana Geldik Darına Durduk!
Hal ile halleştik, özümüzü öze bağladık, Hakk’a yürüyen bu can için bir yâr olup, birleştik.
Senden saklımız gizlimiz yoktur. Sen bilirsin halimizi. Senden geldik sana döneceğiz.
 
Ey Canlar!
Ay’dan, Güneş’ten ezel bu mülke geldik gittik, bu âlemi seyrettik.
Bu mülkte bir zaman ana rahmine düştük bir can olduk.
Özümüzü tanıdık, yol olduk.
Geleceğe koştuk umutla.
Yeri geldi bulut olup nehirleri, vadileri, dağları, denizleri aştık.
Sonra rüzgârla buluşup başladık damla damla çimenlerin, çiçeklerin üzerine düşmeye.
İşte böyle böyle kendimize döndük.
Ama sonunda yine tekrar Hakk’a döneceğiz.
Çünkü Hakk’tan geldik.
…………………. (Kışının isim söylenecek) canımızda bir devrini daha tamamlayarak Hakk’a geri döndü. Hakk’la buluştu.
Böylece yeni bir dona, yeni bin bir cana karışacak.
Bu canımız ölmeden evvel binlerce kez ölmüş, binlerce kez dirilmişti.
Şimdi başka bedenlerde yeniden dirilecek.
Bedeni canlı, cansız her şeye sinecek ve Kâinat durdukça da yaşayacaktır.
 
Sırlama/Toprakla Buluşturma Hizmeti
 
Mezarlığa (kabire) götürülmek üzere Hakk’a yürüyen can omuzlara alınarak taşınır.
Can mezarına konulurken ehil kişi:
Cümle canlılar aslına döner,
Hakk’tan geldik, Hakk’a gideceğiz.
Muhammed Mustafa’nın gül cemaline,
Aliyyel Murtaza’nın yoluna,
Hasan ve Hüseyin’in kemaline, Allah eyvallah Hû dost! Der.
Mezarlıkta; sırlama/toprakla buluşturma zaman süresindce nefes, düvaz imam ve gülbank okunmalıdır. İsteyen bunların yerine bildiği başka nefes, düvaz imam ve gülbankı ya da bölümün sonundaki nefes, düvz imam ve gülbanklardan da söyleyebilir.
 
 
 
Destur-u Pir!
Hakk’ın himmetiyle!
Görünen, görünmeyen, bilinen, bilinmeyen; göklerde, yerlerde ve tüm Kainatta varlığını her nesneye nakş’eyleyen, kendini ademe bahş’eyleyen Hakk’ın himmetiyle, toprağa sırladığımız (……..) canımız ve hazırda bulunan cümle canların geçmişleri için gönül birliğiyle diyelim bir Allah, Allah!..
Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, On İki İmamların, On Dört Masumu Pakların, On Yedi Kemerbestlerin, Kırkların hakkı için!
Kerbela’da şehit düşen canların hakkı için!
Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve bütün erenlerin/evliyaların hakkı için!
Bu uğurda yakılan, yıkılan, asılan, kesilen, derisi yüzülen ve katledilen tüm canların hakkı için!
Âşıkların, sadıkların, ariflerin, bilgelerin hakkı için!
Bütün insanları aynı gözle görenlerin,
Eline, beline, diline sahip olanların,
Enal Hak deyip de ezilen ve çilesini çekenlerin ve kâmil insanlık yolunda yürüyen canların hakkı için!
Hakk Erenleri;
Merhum (…………..) candan rahmetini esirgemeye!
Ulu dergâhında mahcup ve mahrum eylemeye!
Erenlerin, ermişleri makamına eriştire!
Kötülükleri var ise iyiliğe çevrile!
Güruh-u Naci den, Ehlibeyt’ten, erenlerin/evliyaları aydınlık yolundan ayırmaya!
Geride kalan ev halkına, yakınlarına, sevenlerine ve gönül dostlarına sağlık, sabır, metanet ihsan eyleye!
Cümle dostlarına acı ve keder gösterilmeye!
Cümle geçmişlerimiz Hakk-Muhammet-Ali katarına/didarına nail olalar!
Her an pir, mürşit huzurunda yüzleri ak, gönülleri pak ola!
Tenini toprağa sırladığımız ………….. canımızın ve cümle geçmişlerimizin ruhları şad, mekânları aydınlık, toprakları bol ola! Der.
Son olarak da: Hakk’a yürüyen canın yakınları, bir canlarını kayıp ettikleri için ya da insanlık için büyük hizmetleri olmuş ulu bir kişinin cenazesinde de herkes haliyle üzgün olurlar. Onları bir nebze rahatlatmak için hizmeti yapan ehil kişilere, aşağıdaki sonusuza yolculuk nefesini söylemelerini önerim.
 
Sonsuza Yolculuk
 
Erenler, canlar, dostlar, yarenler
....... canımızı ebedi yurduna, sonsuz yolculuğune, toprak ananın kucağın uğurladığımız için hepimiz üzgünüz, acımız büyük. O nedenle sevgili canlar:
Yüzümüz yerde, özümüz dâr'da
Elimiz bağlı, yüreğimiz dağlı
Gözümüz yaşlı, bağrımız ateşli
 
Yaşam bitimli, acılar bitimsiz
Sevgi acı ile kardeş, yaşam, ölümle eş.
Yer anamız, gök atamız
Doğada doğduk, topraktan var olduk
Bir tende can bulduk, bir bilinçle özgür olduk
 
Yaşam koşusu engebeli, yaşam yolu dikenli
Taş taşa değmeden duvar olamaz,
Birbirini üzmeyen insan olamaz.
 
Kimileyin insan yükü ağır,
Kimileyin duyguların dili sağır
 
An olur öfke kabarır,
Öfke geçer yüz kararır
Dünya işi dünyada kalır
 Kişi kötü demeyelim, işi kötü diyelim
Ağrınan incinen kötü geçmişi unutsun
Giden yolcuya gönül çiçeklerini sunsun!
 
 
Sevgi en güzel çiçek,
Bağışlamak en büyük emek
Emeğiniz varsa bağışlayın
Toprak ana bir canı bağrına basıyor
 
Hakk’ın vadisinin gölgeli yolu
Tümümüzü bekliyor yaratılmışların sonu
Tanrı yaşam için sabır, umut sundu.
Ateş külde söner, acı yürekte diner.
Acı paylaşıldıkça azalır,
Sevgi paylaşıldıkça çoğalır.
 
Acılar azalsın, sevgiler artsın.
Kinler bitsin, dostluklar pekişsin.
Yeni yaşamlarda yeni çiçekler yeşersin.
Tanrı kalanlara uzun esenlik dolu yaşam versin.
Erenlerin, evliyaların ruhu sinsin.
Hacı Bektaş Veli ve bütün erenler/evliyalar ruhunu pak etsin.
 
Ey ………………..can: Hava, su, toprak ve ateşten varlığa geldin; önce can idin sonra beden oldun. Hakk kapısından doğdun: Dil oldun, tel oldun, söz oldun. Sese dönüşüp canlı-cansız her şeye sızdın; toprak donuna büründün, ateş donuna büründün, su donuna büründün, hava donuna büründün; devriye oldun miracını tamamlamak için koştun durdun.      
Yolun açık, ruhun şad, mekânın aydınlık, toprağın bol olsun. Hak-Muhammet-Ali yolunu aydınlatsın. Bütün erenler/evliyalar didarın olsun!     
Her hizmetin görüldü. Bizden yana helali hoş olsun. Bu meydan senden razı oldu, Hakk da senden razı olsun.
Hoşça kal (canın ismi söylenerek) can!
Hoşça kal (canın ismi söylenerek) can!
Hoşça kal (canın ismi söylenerek) can! Der ve böylece sırlama işlemide tamamlanmış olur.
Orada bulunan canlar, Hakk’a yürüyen canını yakınlarına başsağlığı diledikten sonra oradaki tören sona erer.
 
 
 
 
Toplam blog
: 447
: 1524
Kayıt tarihi
: 20.09.13
 
 

06 Mayıs 1974 Çorum Sungurlu'da doğdu. Yaşamının büyükçe bir bölümünü Mamak'ın gecekondu mahalleler..