Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '14

 
Kategori
Tarih
 

Ölüm ve umudun yollarının keşismesi

Ölüm ve umudun yollarının keşismesi
 

ŞEHİTLİK MAHŞERİ, ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!


Alexander Fleming, İskoçyalı çiftçilik yapan köylü bir ailenin çocuğudur. Geleceğine dair istekleri, arzuları vardır her çocuk, her genç gibi. Fakat ailesinin yoksulluğu karşısında istek ve arzuları sadece hayalden ibaretti onun için. Tarlada babasına yardım ederken bir gün ailesinden bu hayatı devralmak zorunda kalacağını düşünerek hüzünlenirdi. "Yoksul kaderler" babadan oğula, aileden çocuğa geçerdi sonuçta. Yoksulluk aşılamaz çok büyük engeldi önünde. Oysa o doktor olmak isterdi, çiftçi değil. Hiç kimse ona, ne olmak istediğini sormuyordu. Sorsalar bile elden ne gelirdi ki? Gönlünde yatan meslek, onun gibiler için uçuk kaçık bir hayaldi sadece, çünkü çok pahalı bir eğitim gerekiyordu ve babasının asla o kadar parası yoktu, olamazdı da... Çift sürerken hayalleri eşlik ederdi sessizce, tohum atarken hayallerini serperdi tarlaya umutsuzca... Yatağına yattığında rüyasına davet ederdi ulaşılmaz ütopyasını. Çoğu geceler rüyasında dahi göremezdi doktor olmuş ya da Tıp öğrencisi Alexander'ı. Rüyaya bile icabet etmezdi arzuları. Fakirlik alın yazısıydı, değiştirilemezdi ama olsun, o hayal kurarak bu dünyanın dışına yolculuk yapıyor, küçük dünyasını genişletiyor, umutsuzluk denizlerinin ufkunu kulaçları ile aşıyordu. Hayalleri yoksul hayatının ölçüsüz zenginliğiydi... 

Winston Churchill  ,İngiliz aristokrat bir ailenin çocuğudur. Hayalleri var mıdır o yıllarda bilinmez! Hayal kurar mı? O da bilinemez. Çünkü varlıklı ailesinin yaşam koşulları istek ve arzularını yerine getirebilecek ölçütteydi. Ne yapmak istiyorsa arzularını gerçekleştirebilecek sosyal çevreye ve maddi imkanlara sahip bir çocuk ya da genç için hayal gerçekleşebilir isteklerdir ancak. Derin hayaller kurmasına pek gerek yoktur her hâlükârda. O, ancak ilerleyen zamanlarda politik hayallerinin peşinden koşacak, ÇANAKKALE'de hüsrana uğrayacaktır. Belki de ömrü hayatında yaşayacağı, yaşayabileceği en büyük hayal kırıklığı olarak kader çizgisine TÜRK'ün güçlü imzası atılacaktı: "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!" O kadar kendinden emindi ki, savaş taktikleri ve siyasi oyunlar konusunda kendine o kadar güveniyordu ki, hatta: "Ben beş çayımı içerken, donanmamız İstanbul'a ulaşmış olacak, İstanbul'un bizim olmasının keyfi ile çayımı yudumluyor olacağım." diyecek kadar pervasızdı kader karşısında. Kader diye bir şey var mıydı acaba onun lügatinde? O güne kadar olduğu söylenemez muhtemelen çünkü hayat akışını kendi elleri ile şekillendirebilmiş şımarık bir aristokrat çocuğudur ki, milletlerin de kaderlerine müdahale edebileceğinden kuşkusu hiç yoktur.

Churchill ailesi, bir yaz tatilini kırsal bölgede geçirmek ister ve genç oğulları Winston ile İskoçya'ya bizim yoksul hayalperest Alexander'ın köyünün civarına giderler. Kaderin cilvesi olacak ya, Alexander'ın hayalleri dua olup kabul edilecek ya, tesadüfler örgüsü işlemeye başlayacaktır. Genç Winston Churchill, tek başına kırsalda yürüyüşe çıkacak, yaz sıcağında terleyip rast geldiği gölün serin sularına kendini atacaktır. Bir iki kulaçtan sonra ayağından başlayan kramp yukarı doğru hareket edip onu boğulmanın eşiğine getirecek ve can havli ile imdat diye haykırtacaktır. Yakınlardaki tarlasında çalışan çiftçi Fleming, Winston'un yardım dileyen haykırışını duyacak ve onu ölümün kucağından çekip çıkaracaktır. Daha sonraları kurtardığı bu gencin, Çanakkale'de binlerce genç fidanın, insanın ölümüne sebep olacağını bilseydi çiftçi  Fleming, o an aynı şeyi yapar mıydı acaba? Orası bilinemez elbette de binlerce insanın ölüm fermanına imza atacak birini kurtarırken, öte yandan hastalıklardan kırılıp ölecek olan milyonlarca insana hayat sunacağı bir girişimde bulunduğunun da farkında değildir tabi ki...

Churchill ailesi, oğullarının hayatını kurtaran çiftçinin oğlu Alexander'ın hayallerinin gerçekleşmesine vesile olarak bu olayın karşısında çocuğun eğitimini üstlenir ve Alexander Fleming tıp eğitimini tamamlar. Hekim olmak ona yetmez, araştırmalara gönül verir ve penisilini icat eder.

Allah her iki aileye de tarihe adını yazdıracak iki çocuk vermiştir ve olayları o kadar cilveli hazırlamıştır ki sırrına erişmek mümkün değildir; biri dünya tarihinde adını Çanakkale'de ölenlerle andıracakken diğeri nesiller boyu insanlara umut olacak, hayat kurtaracaktır...   

 
Toplam blog
: 19
: 268
Kayıt tarihi
: 31.03.14
 
 

1961 İstanbul Doğumlu. Üç çocuk annesi. Yazar. Yayınlanmış kitapları: POSTACI, Herdem Kitap A..